Psikoloji

Çok da Farklı Değiliz: Koşullanma ve Ivan Pavlov’un Köpek Deneyleri

1904 yılının 12 Aralık günü, Rus bilim insanı Ivan Pavlov, İsveç’teki Karolinska Enstitüsü’nde bir grup araştırmacının karşısına çıktı. İki gün önce, Nobel Ödülü kazanan ilk Rus olmuştu. Nobel’in kuralları gereği, ödül sahipleri, ödül kazandıkları konuda bir konferans vermekle yükümlüydü. Pavlov da Stockholm’de bu konuşmayı gerçekleştirdi.

Çok da Farklı Değiliz: Koşullanma ve Pavlov'un Köpek Deneyleri

Bugün psikolojiye katkılarıyla tanınsa da, Nobel Ödülü’nü bu alandaki çalışmalarıyla değil, fizyoloji alanındaki başarılarıyla elde etti. Pavlov, bir psikolog değil; sindirim sisteminin işleyişine dair fizyolojik mekanizmaları araştıran bir fizyologdu.

O döneme kadar sindirim sistemi ancak hayvanların organları çıkarılarak incelenebiliyordu. Ancak Pavlov, sağlıklı hayvanlar üzerinde daha az müdahaleyle çalışmaya imkân veren yöntemler geliştirdi. En ünlüsü, köpeğin tükürük bezlerinden birine yerleştirilen küçük bir tüple, uyarana bağlı olarak ne kadar tükürük salgılandığını ölçmesini sağlayan sistemdi. Aynı tekniği yemek borusu, mide ve pankreas gibi organlara da uyguladı.

Pavlov, üç meslektaşıyla birlikte bir köpeği ameliyat ediyor.

Bu yöntemlerle, çeşitli gıdaların sindirim sisteminde hangi kimyasalları tetiklediğini ve sindirim organlarının sinir sistemi tarafından kontrol edildiğini keşfetti. Bu çalışmalar ona Nobel Ödülü’nü kazandırdı.

Ancak konuşmasının üçte ikisi tamamlandığında, Pavlov dikkatini ödüle değer görülen çalışmalarından başka bir yöne çevirdi. Heyecanlı bir bilim insanı olarak, henüz tam anlamıyla olgunlaşmamış ama çok önemli olacağına inandığı bir alana değinmeden edemedi: Koşullu refleksler.

Ivan Pavlov’un Köpek Deneyleri Nasıl Gerçekleşti?

Ivan Pavlov yaptığı hassas ölçümlerde bir sorunla karşılaşıyordu. Hayvanlar yiyeceği henüz tatmadan, hatta yalnızca deneyin başlayacağını fark ettiklerinde bile sindirim tepkileri gösteriyordu. Bu, tat uyaranına verilen tepkiyi ölçmek isteyen bir araştırmacı için bir “hata”ydı. Bu durumu ortadan kaldırmak için deneyciler, köpeklerle görsel teması kesmek gibi önlemler aldı.

“Klasik şartlanma” adı verilen bir öğrenme türü, psikolog Ivan Pavlov tarafından popülerlik kazandı. Pavlov, yiyecek sunarken zili tekrar tekrar çalarak, köpeklerin sadece zil sesiyle salya akıtmasını sağlamıştı.

Ancak zamanla Pavlov, bu “psişik uyarım”ı bir hata değil, analiz edilmesi gereken bir değişken olarak görmeye başladı. Bu yönelimi, psikologları laboratuvarına dahil etmesiyle hızlandı. Sonunda, köpeklerin yalnızca yiyeceğe değil; metronom, ışık ya da zil gibi daha önce yiyecekle eşleşmiş uyaranlara da salya tepkisi verdiğini keşfetti.

Bu durumu “koşullu refleks” olarak tanımladı: Zil sesiyle yiyeceği ilişkilendiren köpek, sadece zil sesine maruz kaldığında bile salya üretmeye başlıyordu. Bu refleks, doğuştan gelen, önceden bir uyaranla ilişkilendirilmeyen “koşulsuz refleks”lerin aksine, öğrenilmişti.

Koşullanma ve Pavlov'un Köpek Deneyleri
Pavlov deneylerini sonradan ‘Sessizlik Kuleleri’ adını verdiği bir laboratuvar da gerçekleştirdi. Bu sayede konuyla ilgisi olmayan değişkenlerin köpekler üzerindeki etkisini engelledi.

Bu koşullu reflekslerin en dikkat çekici özelliği, istemsiz olmalarıydı. İnsanlar bu tepkileri bilinçli olarak durduramıyordu. Örneğin, topluluk önünde konuşma korkusu olan biri, sahneye çıkmadan önce istemsizce gerilir. Pavlov’un köpekleri de zil sesine karşı istemsizce salya üretirdi.

Bu tür öğrenmelerin bilinç dışı gerçekleşmesi, hafıza ve öğrenmenin sanıldığından çok daha ilkel beyin yapılarıyla gerçekleşebileceğini gösterdi. Pavlov, farkında olmadan, öğrenmenin evrimsel temelini keşfetmişti.

Pavlov’dan çok önce, İngiliz filozoflar John Locke, David Hume ve David Hartley gibi isimler, gözlem ve içgörüye dayalı olarak, bir olayın diğerini nasıl hatırlattığına dair temel ilişkisel yasaları ortaya koymuşlardı.

Pavlov’un asıl bilimsel başarısı, bu yasaları nesnel ve deneysel yollarla incelemesiydi. Üstelik Pavlov, bu süreci sadece hayvanlara özgü ilkel bir mekanizma olarak görmüyordu. Aksine, bu tür öğrenmenin insan davranışlarının geniş bir yelpazesinde etkili olabileceğini düşünüyordu.

Pavlov Köpek Deneyleri Sonuçlarını Hayatımızda da Gözlemlemek Mümkündür

Yüz yılı aşkın süredir yapılan bilimsel araştırmalar artık net bir gerçeği ortaya koyuyor. Temel ilişkisel öğrenme —diğer adıyla klasik ya da Pavlovcu koşullanma— olaylar arasındaki bağlantıları kurmamıza yardımcı olan en temel zihinsel süreçlerden biridir.

Bu ilişkiler, Pavlov’un köpeklerinde tükürük bezi çıktısı yoluyla ölçebildiğinden daha karmaşık şekillerde insanlarda ortaya çıkar.

Örneğin, şimşeğin ardından gök gürültüsünü beklememiz, bir senfonide sakin geçen üçüncü bölümden sonra enerjik bir dördüncünün geleceğini tahmin etmemiz ya da kapı zili çaldığında bir misafirin geldiğini anlamamız bu tür öğrenmeye dayanır.

Bu tür işaretler, çevremizde olup bitenleri daha iyi anlamamıza ve uygun tepkiler vermemize yardımcı olur. Fırtına yaklaştığında sığınacak yer aramak, müziğin sesini kısmak ya da kapıya yönelmek gibi davranışlarımız bu öğrenmenin sonucudur.

Söz konusu uyarıcılar sadece davranışlarımızı yönlendirmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal tepkilerimizi de harekete geçirir. Bu duygusal yanıtların temelinde de yine ilişkisel öğrenme yatar. Pek çok duygu, Pavlovcu koşullanma süreciyle zamanla şekillenir.

Neleri sevip nelerden hoşlanmadığımız, hangi kültürle kendimizi daha yakın hissettiğimiz ya da favori fıstık ezmesi markamız gibi tercihlerimizin çoğu aslında bilinçsiz bir şekilde bu öğrenme süreciyle gelişir. Doğuştan gelen eğilimler değil, kişisel deneyimlerin bir sonucudur bunlar.

Bu duygusal tepkilerin çoğu çocuklukta kazanılır ve zamanla değiştirmek zorlaşır. Ancak duyguların evrimsel olarak bir işlevi vardır. Özellikle korku temelli savunma mekanizmaları —savaş, kaç ya da donakal— duygusal olarak tetiklendiğimizde bizi hayatta tutan davranışları devreye sokar.

Ayrıca, fobilerden bağımlılıklara kadar uzanan birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde kullanılan terapilerin temelinde de yine bu öğrenme biçimi yatar. İnsan sağlığı ve ruhsal iyilik haline dair kaydedilen önemli ilerlemeler, bu temel davranışsal sürecin daha iyi anlaşılması sayesinde mümkün olmuştur.

Sonuç Olarak

Günümüzde öğrenme bilimi, medyada sıkça karşılaşılan basit tanımların çok ilerisindedir ve klasik koşullanmanın işleyişi ile doğasını derinlemesine açıklığa kavuşturmuştur. Bu nedenle, insan davranışlarını veya duygularını “sadece bir Pavlov refleksi” diyerek hafife alan söylemler yanıltıcı olur. Çünkü bu tür tepkiler, gündelik yaşamımızın ayrılmaz ve hayati bir parçasını oluşturmaktadır.

Bu arada köpekler ile ilgili yaptığı deneyler ile akıllarda kalan tek isim Pavlov değildir. Bu yazının devamında Vladimir Demikhov ve onun iki başlı köpek deneyleri ile tanışmalısınız. Vladimir Demikhov İki Başlı Köpek Deneylerini Neden Ve Nasıl Yaptı?


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • Honey, R.C., Dwyer, D.M., & Iliescu, A.F. (2020a). HeiDI: A model for Pavlovian learning and performance with reciprocal associations. Psychological Review, 127, 829-852.
  • Honey, R. C., Dwyer, D. M., & Iliescu, A. F. (2022). Associative change in Pavlovian conditioning: A reappraisal. Journal of Experimental Psychology: Animal Learning and Cognition.
  • ‘He’s Pavlov and we’re the dogs’. How associative learning really works in human psychology. Kaynak site: Conversation. Yayınlanma tarihi: 17 Kasım 2017. Bağlantı: ‘He’s Pavlov and we’re the dogs. How associative learning really works in human psychology
  • Cardinal RN, Parkinson JA, Hall J, Everitt BJ. Emotion and motivation: the role of the amygdala, ventral striatum, and prefrontal cortex. Neurosci Biobehav Rev. 2002 May;26(3):321-52. doi: 10.1016/s0149-7634(02)00007-6. PMID: 12034134.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir