İzlenmek, Düşünce Biçiminizi de Değiştirebilir
İzlenmek sadece davranışlarımızı değiştirmiyor. Son kırk yılda biriken bulgular, bunun düşünme biçimimizi de etkilediğini gösteriyor.

1785 yılında İngiliz filozof Jeremy Bentham, ideal bir hapishane düşündü. Bu hapishanede hücreler, ortadaki bir kuleyi çevreliyordu. Mahkûm her an gözetlenebileceğini varsaymak zorundaydı ve buna göre davranmalıydı. İşte Panoptikon böyle doğdu.
Bu kesintisiz gözetim duygusu çoğumuza tanıdık gelecektir. Kim olduğumuz, ne yaptığımız, ne satın aldığımız, nereye gittiğimiz gibi bilgiler artık tamamen anonim üçüncü tarafların erişimine açık. Hayatımızı çevrimiçi platformlarda sergiliyoruz. Bazı sosyal çevrelerde konumumuzu arkadaşlarımızla paylaşmak da adeta bir norm haline gelmiş durumda.
İzlenmek bizi nasıl etkiliyor?
Bu sorunun cevabı ilk kez 1898’de verildi. Psikolog Norman Triplett, bisikletçilerin yalnızken değil, başkalarının izlediği durumlarda daha hızlı sürdüklerini göstermişti.
Bu alandaki çalışmalar 1970’lerden itibaren hız kazandı. Araştırmalar, insanların izlendiğini fark ettiğinde yalnızca ne yaptığı değil, nasıl algılandığı konusunda da düşünmeye başladığını gösterdi. Kişiler, başkalarının ne düşüneceğini hesaba katarak davranışlarını değiştiriyor; daha dikkatli, daha uyumlu ve toplumca kabul gören biçimde hareket etmeye başlıyorlardı. Bu da gözetimin, itibar ve sosyal sonuçlar üzerindeki etkisini gözler önüne serdi.
Ancak izlenmek sadece davranışlarımızı değiştirmiyor. Son kırk yılda biriken bulgular, bunun düşünme biçimimizi de etkilediğini gösteriyor. Dahası, yeni bir çalışma artık gözetimin beynimizdeki bilinçdışı işlem süreçlerine bile sızabildiğini ortaya koyuyor. Araştırmacılara göre, böylesine yoğun bir gözetim çağında yaşıyor olmamız, toplumun zihinsel sağlığı açısından ciddi kaygılar yaratıyor.
İzlenmenin etkisi sadece fizyolojik değil; bilinçli davranışlarımız da değişir. İzlenirken daha sosyal davranma eğilimindeyiz: daha cömert oluyor, aldatma ya da yere çöp atma gibi eylemlerden uzak duruyoruz. Hatta bazı araştırmalar, çevreye göz resmi yerleştirmenin bile hırsızlık ve çöp atmayı azalttığını gösteriyor.
Ancak araştırmalar bunun da ötesine geçiyor. Son yıllarda yapılan çalışmalar, izlenmenin yalnızca davranışlarımızı değil, zihinsel yetilerimizi de etkilediğini gösteriyor. Bellek ve dikkat bunların başında geliyor.
Örneğin bir çalışmada, kendilerine bakan kişilerin fotoğraflarını gören katılımcılar, çalışma belleği testinde daha kötü performans gösterdi. Gözünü kaçıran yüzlere bakarken ise bu etki görülmedi. Araştırmacılar, doğrudan bakışın dikkati kendine çektiğini ve kişinin mevcut göreve ayırdığı zihinsel kaynakları azalttığını belirtiyor. Diğer çalışmalar da mekânsal algıdan dil işlemeye kadar pek çok bilişsel sürecin benzer biçimde izlenme hissinden olumsuz etkilendiğini ortaya koyuyor.
Gözlerin Üzerimizde Olduğunu Bilmek
Gözetimin etkileri yalnızca davranışlarımızı değil, zihnimizin çevremizi bilinçdışı düzeyde nasıl işlediğini de etkiliyor. Yakın tarihli bir araştırma, izlenme hissinin insanların yüzleri bilinçdışı olarak algılama hızını artırdığını ortaya koydu.
Bu çalışmada “sürekli flaş baskılama” (CFS) adı verilen bir yöntem kullanıldı. Yöntemde, bir göze dikkat dağıtıcı renkli desenler gösterilirken, diğer göze fark edilmesi geciktirilen bir görsel sunuluyor. Bu teknik, hangi uyaranların bilinçli algıya daha kolay ulaştığını ölçmeye yarıyor. Önceki bulgular, kişiye bakan yüzlerin başka yöne bakan yüzlere göre daha hızlı algılandığını göstermişti. Yani beynimiz, bir görüntüyü görmeden önce bile bakış yönünü fark edebiliyor.
Araştırmacılar, izlenme hissinin bilinçdışı algıyı etkileyip etkilemediğini test etmek istedi. Bu amaçla, katılımcılara odadaki kameraların görüntüsünün başka bir odaya canlı olarak aktarıldığını söylediler. Ardından, CFS yöntemiyle gizlenmiş yüz görsellerini gösterip her yüzün konumunu belirtmelerini istediler.
İzlenme hissi yaşayan katılımcılar, yüzleri hem daha hızlı hem de daha doğru şekilde algıladı. Kontrol grubuna kıyasla yaklaşık bir saniyelik fark oluştu—bu tür bilinçdışı süreçler için oldukça anlamlı bir süre. Katılımcılar izlendiğini biliyordu, ancak bunun performanslarına etki ettiğini düşünmüyordu. İlginç şekilde, bu fark yalnızca yüz görsellerinde ortaya çıktı. Soyut desenlerde benzer bir değişim gözlenmedi. Bu da izlenmenin genel bir uyarılma değil, doğrudan sosyal algıyı etkileyen özel bir tetikleyici olduğunu gösterdi.
Günümüzün gözetim teknolojileri, zihinsel sağlığımızı nasıl etkiliyor?
Her yerde karşımıza çıkan dijital gözler—kamera sistemleri, algoritmalar, sosyal medya—zihinsel sağlığımızı sandığımızdan daha derin bir şekilde etkiliyor. Özellikle sosyal ipuçlarına karşı hassasiyeti yüksek bireyler, bu sürekli izlenme hissiyle birlikte daha yoğun bir tedirginlik yaşamaya başlıyor.
Bu gözetim hali, klasik Panoptikon modelini hatırlatıyor. Dijital çağda veri akışı, yapay zekâ ve görünmez algoritmalar bu modeli bir gerçekliğe dönüştürüyor. İzleniyoruz ama kimin baktığını bilmiyoruz.
Bu yeni düzenin bilişsel etkileri henüz tam olarak çözülmüş değil. Ancak elimizdeki veriler, dikkat ve çalışma belleği gibi temel zihinsel işlevlerin gözetim altında baskılandığını gösteriyor. Odaklanma azalıyor, zihinsel kaynaklar dağılmaya başlıyor. İş yerlerinde üretkenliği artırmak için uygulanan gözetim sistemleri bu nedenle tam tersi bir etki yaratabiliyor. Aynı durum, çevrimiçi sınavlarda öğrencilerin kameralarla izlenmesi gibi uygulamalarda da geçerli: Performans düşüyor.
Bugünün sürekli bağlantılı ve sürekli gözetlenen dünyası, önceki kuşakların hiç deneyimlemediği bir toplumsal bağlam yaratıyor. Bu yeni düzen, yalnızca davranışlarımızı değil, düşünme biçimimizi de şekillendiriyor. Bu dönüşümün uzun vadede zihinsel işleyişimizi nasıl etkileyeceğini düşünmek, artık bir tercihten çok bir zorunluluk haline geliyor..
Kaynaklar ve ileri okumalar
- Conty L, Tijus C, Hugueville L, Coelho E, George N. Searching for asymmetries in the detection of gaze contact versus averted gaze under different head views: a behavioural study. Spat Vis. 2006;19(6):529-45. doi: 10.1163/156856806779194026. PMID: 17278526.
- Panagopoulos, Costas & van der Linden, Sander. (2017). The feeling of being watched: Do eye cues elicit negative affect?. North American Journal of Psychology. 19. 113-121.
- Belletier, Clément & Normand, Alice & Huguet, Pascal. (2019). Social-Facilitation-and-Impairment Effects: From Motivation to Cognition and the Social Brain. Current Directions in Psychological Science. 28. 096372141982969. 10.1177/0963721419829699.
- You’re Constantly Being Watched Online. It Could Be Changing How You Think. Yayınlanma tarihi: 6 Mayıs 2025. Kaynak site: SCientific American. Bağlantı: You’re Constantly Being Watched Online. It Could Be Changing How You Think
Matematiksel