Tarihteki en ünlü bilim insanlarından bazıları, sadece zekâlarıyla değil, aynı zamanda milyonlarca insanın hayatını kurtaran buluş ve keşifleriyle hatırlanır. Bu kişiler, sadece laboratuvarlarda değil, doğrudan insan yaşamını etkileyen somut katkılar sunmuşlardır

Bilim tarihi denince akla genellikle Einstein, Newton, Galileo gibi büyük kuramlar geliştiren isimler gelir. Oysa sessiz sedasız yaptığı keşiflerle milyonlarca insanın hayatını kurtaran bilim insanları da var. Ne var ki bu kişiler hak ettikleri kadar tanınmazlar. Oysa hayatımıza en doğrudan dokunan isimler çoğu zaman onlardır.
Elbette hayat kurtarmak dendiğinde ilk olarak doktorlar akla gelir. Ancak bu yazıda, doğrudan sahada yer almasalar da geliştirdikleri buluşlarla insan sağlığını ve yaşam kalitesini iyileştiren beş bilim insanından bahsedeceğiz. Sayıları çok daha fazla, ama bu beşi tüm o isimsiz kahramanlar adına örnek olarak seçildi. Her birine büyük bir teşekkür borçluyuz.
Edward Jenner (1749-1823)
Genellikle “Bağışıklık Biliminin Babası” olarak anılan Edward Jenner, 18. yüzyılda yaşamış bir İngiliz hekim ve bilim insanıdır. Milyonlarca insanın ölümüne neden olan ölümcül çiçek hastalığına karşı geliştirdiği aşıyla tanınır.

O dönemde birçok hekim çiçek hastalığına bir çare bulmaya çalışırken, Jenner farklı bir şey fark etti. Sütçülük yapan kadınlar, yani inek sağan kadınlar, çiçek hastalığına yakalanmıyordu. Bunun nedenini araştırdığında, bu kadınların daha önce ineklerde görülen ve insanlarda çok daha hafif seyreden “inek çiçeği” hastalığını geçirdiğini gördü.
Bu gözlemden yola çıkarak, Jenner çiçek hastalığına karşı ilk etkili bağışıklık yöntemini geliştirdi. İnsanlara doğrudan ölümcül çiçek virüsü yerine, hafif geçen inek çiçeği virüsünü enjekte ederek onları korumayı başardı. Bu uygulama tarihte geliştirilen ilk aşı olarak kabul edilir.
Edward Jenner’ın bu alandaki çalışmaları yalnızca modern immünolojinin temellerini atmakla kalmadı, aynı zamanda insanlık tarihinde en fazla hayat kurtaran bilimsel gelişmelerden biri oldu.
Jonas Salk (1914-1995)

1950’li yıllarda çocuk felci (polio) dünya genelinde özellikle çocukları sakat bırakıyor, büyük bir korkuya yol açıyordu. İşte tam bu dönemde, Amerikalı virolog ve tıp araştırmacısı Jonas Salk, hastalığa karşı ilk etkili aşıyı geliştiren kişi oldu. Salk, “öldürülmüş virüs” yöntemiyle, yani etkisizleştirilmiş poliovirüsü kullanarak güvenli bir aşı üretmeyi başardı. Bu aşı, çocuk felcine karşı bağışıklık kazandırıyordu.
Aşının toplum sağlığı açısından ne kadar önemli olduğunun farkında olan Salk, bu başarısından maddi kazanç elde etmeyi reddetti. Aşıyı patentleyip ticarileştirmek yerine, herkesin erişimine açık olmasını sağladı. Kendisine bu konuda bir patentin olup olmadığı sorulduğunda, tarihe geçen şu yanıtı verdi: “Patent yok. Güneşi patentleyebilir misiniz?”
Salk’ın ardından, Albert Sabin adlı başka bir bilim insanı canlı ama zayıflatılmış virüs kullanan farklı bir çocuk felci aşısı geliştirdi. Bu aşı da yaygın olarak kullanıldı ve kitlesel bağışıklama kampanyalarında milyonlarca insana uygulandı. Eğer Salk ve Sabin olmasaydı, bugün milyonlarca insan çocuk felcinin yıkıcı etkileriyle yaşamaya mahkûm olacaktı.için.
Ronald Ross (1857-1932)

Britanyalı bir tıp doktoru olan Sir Ronald Ross, Nobel Ödülü kazanan ilk Britanyalı olarak tarihe geçmiştir. Onu bu başarıya götüren çalışması ise, sıtma hastalığının sivrisinekler aracılığıyla bulaştığını bilimsel olarak kanıtlamasıdır. Ross, sivrisineklerin sindirim sisteminde sıtma parazitini tespit ederek, hastalıkla sivrisinekler arasındaki bağı kesin olarak ortaya koymuştur.
Bu keşfi, özellikle sıtmanın yayılmasında rol oynayan anofel türü sivrisinekleri tanımlamasına ve bu türün durgun sularda ürediğini belirlemesine olanak sağladı. Böylece sadece bilim insanları için değil, toplumun geneli için de büyük bir farkındalık yaratıldı. Ross’un çalışmaları, sıtmanın yayılmasını önlemek için alınması gereken temel önlemleri belirlemeye yardımcı oldu. Durgun su kaynaklarının azaltılması, sineklik kullanımı ve çevre temizliği gibi basit ama etkili yöntemlerle hastalığın önlenebileceği anlaşıldı.
Ronald Ross’un bu katkıları, yalnızca bilimsel bir devrim yaratmakla kalmadı. Aynı zamanda milyonlarca insanın hayatını kurtaran koruyucu sağlık uygulamalarının da temelini attı.
Alexander Fleming ( 1881- 1955)

İskoç farmakolog, biyolog ve botanikçi Sir Alexander Fleming, tıp tarihinin en büyük keşiflerinden biri olan penisilinin mucidi olarak tanınır. Penicillium notatum adlı küf mantarından izole ettiği benzilpenisilin (Penisilin G) adlı antibiyotik madde, modern antibiyotik tedavisinin öncüsü olmuştur. Ayrıca Fleming, antibakteriyel özellik gösteren lizozim enzimini de keşfetmiştir.
Penisilin, kızıl hastalığı, zatürre, boğaz enfeksiyonları, kan zehirlenmesi, difteri, frengi ve bel soğukluğu gibi ölümcül olabilecek pek çok hastalığın tedavisinde devrim yaratmıştır. Bu ilaç sayesinde, antibiyotik tedavisi tıpta standart bir uygulamaya dönüşmüş ve milyonlarca insanın hayatı kurtarılmıştır.
Fleming’in bu keşfi aynı zamanda bir tesadüfün ürünüydü. Laboratuvarındaki bir Petri kabında büyüyen mantarın, çevresindeki bakterileri öldürdüğünü fark eden Fleming, bu gözlemi bilimsel merakla araştırmış ve penisilinin etkilerini anlamaya başlamıştır. Bugün bu hikâye, bilimde sezgi, dikkat ve şansın nasıl birleşebileceğine dair klasik bir örnek olarak anlatılır.
Günümüzde de penisilin, geliştirilen yeni antibiyotiklerin temelini oluşturur. Fleming’in bu katkısı, sadece kendi döneminde değil, halen süregelen tıbbi gelişmeler açısından da çok önemlidir. Onun sayesinde, sayısız hastalık artık tedavi edilebilir hâle gelmiştir.
Frederick Banting (1891-1941)

Kanadalı doktor ve bilim insanı Frederick Banting, 1920 yılında diyabetin ardındaki mekanizmayı keşfederek tıpta çığır açan bir başarıya imza attı. Banting, pankreasın bazı salgılarının diyabet semptomlarını önlemede kilit rol oynayabileceğini düşündü. Bu fikrini, karbonhidrat metabolizması üzerine çalışan uzman John Macleod ile paylaştı.
Mayıs 1921’de Banting ve asistanı Charles Best, deneylerine köpekler üzerinde başladı. Bazı köpeklerin pankreası tamamen çıkarıldı ve bu hayvanlarda diyabet gelişti. Ancak pankreas kanalları bağlanan diğer köpeklerde durum farklıydı. Sindirim enzimleri üreten hücreler işlevini kaybetmiş olsa da, Langerhans adacıkları zarar görmedi. Bu adacıkların, diyabeti engelleyen bir madde salgıladığı sonucuna ulaştılar.
Bu deneyler sonucunda ilk kez bir diyabetik köpek insülinle hayatta kaldı. Böylece, diyabet tedavisinde devrim yaratacak insülin hormonunun keşfi gerçekleşti. Elde ettikleri bulgular, 14 Kasım 1921’de “The Effects Produced on Diabetes by Extracts of Pancreas” başlıklı makale ile yayımlandı.
Bu keşif sayesinde Banting ve Macleod, 1923 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü’ne layık görüldüler. Ayrıca, Frederick Banting’in doğum günü olan 14 Kasım, bugün Dünya Diyabet Günü olarak anılmaktadır. Banting’in çalışması, milyonlarca diyabet hastası için yaşama tutunma umudu olmuştur.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
5 Scientists Who Saved Millions of Lives With Their Inventions; Yayınlanma tarihi: 18 Ekim 2023. Kaynak site: Science ABC. Bağlantı: 5 Scientists Who Saved Millions of Lives With Their Inventions;
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel