Biyoloji ve Coğrafya

Beş Duyu Söyleminden Vazgeçin! Hafife Aldığımız Başka Duyularımız da Var

Bilimsel konuları çocuklara anlatırken konunun basitleştirilmesi normal bir yaklaşımdır. Ancak öyle bir yanlış bilgi var ki, yalnızca okul kitaplarında değil, kültürümüzün derinliklerine kadar işlemiş durumda. Üstelik bu bilgi, yüzeyine biraz dokunulduğunda bile anlamını kaybediyor. Sözünü ettiğimiz şey, insanın dünyayı yalnızca beş duyuyla algıladığımız inancıdır.

duyu sayımız
Sadece beş duyumuz olduğu fikri tüm kültürlerde yer alır. Üstelik sadece günlük konuşmalarda değil, bilimsel bağlamlarda da bazen ortaya çıkar.

Hepimiz işitme, görme, koku alma, tat alma ve dokunma olmak üzere beş duyumuz olduğu öğretilerek büyüdük. Ancak bu fikri biraz kurcaladığınızda, aslında çevremizi algılamanın çok daha fazla yolu olduğunu fark ediyorsunuz.

İnsanda yalnızca beş duyu olduğu fikri, büyük olasılıkla Aristoteles’in De Anima (Ruh Üzerine) adlı eserine dayanır. Aristoteles, her bir duyuya ayrı bir bölüm ayırarak görme, işitme, koklama, tatma ve dokunmayı tanımlamıştı.

Ancak o günden bu yana bilim çok yol kat etti. Bazı ders kitaplarında hâlâ bu beşli sıralama yer alsa da, modern bilim insanları bu konuda hemfikir değil. Hatta kaç duyumuz olduğu konusunda kesin bir sayı vermekte bile zorlanıyorlar.

Beş Duyu Söyleminden Vazgeçin!
Beş temel insan duyusu vardır: dokunma, görme, duyma, koklama ve tatma. Her duyuyla ilişkili duyu organları, etrafımızdaki dünyayı anlamamıza ve algılamamıza yardımcı olmak için beyne bilgi gönderir. Ancak aslında temel beş duyuya ek olarak başka insan duyuları da vardır.

En basit tanımıyla “duyu”, beynin dış dünyadan bilgi toplamak için kullandığı algı kanallarıdır. Bu tanımdan yola çıkarsak, duyularımızın sayısının beşle sınırlı olmadığını kolayca fark ederiz. Örneğin yalnızca görme duyusunu ele alalım: Parlaklık, renk ve derinlik gibi özellikler, aslında farklı algı sistemleri tarafından ayrı ayrı değerlendirilir.

Yeni duyular keşfedildikçe, insan bedeninin çevreyi ve kendini algılayış biçiminin ne kadar karmaşık olduğu daha iyi anlaşılıyor. Bu yazıda, çok daha az bilinen bazı duyularımıza birlikte göz atacağız.

Propriyosepsiyon Duyusu: Fiziksel Farkındalık

Kendinize kolunuzu serbestçe hareket ettirebileceğiniz bir alan bulun. Gözlerinizi kapatın ve kolunuzu yana doğru açın. Ardından hâlâ gözleriniz kapalıyken parmağınızla burnunuza dokunun. Başardınız mı? Büyük ihtimalle evet. Ancak vücut farkındalığı — yani propriosepsiyon — problemi yaşayanlar için bu o kadar kolay değildir.

Beş Duyu Söyleminden Vazgeçin!

Bazıları, bu hareketin vücut geometrisine bağlı olarak otomatik gerçekleştiğini öne sürebilir. O zaman biraz zorlaştıralım: Yine gözleriniz kapalıyken, parmağınızı burnunuza birkaç santimetre kala durdurmayı deneyin. Parmağınızı gözünüze sokmadan ya da burnunuza çarpmadan bu hareketi yapabiliyorsanız, vücut farkındalığınız çalışıyor demektir.

İnsan vücudundaki her iskelet kasına bağlı bir gerilme algılayıcısı bulunur. Bu algılayıcılar, kasın ne kadar gerildiğini ya da gevşediğini sürekli olarak beyne bildirir. Bebeklik dönemimizde, bu sinyaller sayesinde vücudumuzun içsel bir haritasını oluştururuz. Bu harita, gözünüz kapalıyken yüz ifadenizi bile fark etmenizi sağlar.

Ancak propriosepsiyon bozulursa — örneğin alkol etkisi altındayken — hareketlerimiz sakarlaşıp kontrolsüzleşir. Kendi ayaklarımıza takılabilir, nesnelere çarpabiliriz. Çünkü o anda kollarımızın, bacaklarımızın nerede olduğunu gerçekten bilemeyiz.

Bir araştırmada, bilim insanları PIEZO2 geninde belirli bir mutasyona sahip kişilerin propriosepsiyon duyusunun zayıf olduğunu keşfetti. Bu bireyler, bedenlerinin konumunu ve hareketlerini yeterince algılayamadıkları için, daha beceriksiz ve koordinasyon açısından daha yetersiz olma eğilimindeydiler.

Denge Duyusu (Equilibrioception)

.Vücudumuzun uzayda nerede olduğunu bilmek yeterli değildir; onu dik tutabilmek de gerekir. İşte bu noktada devreye denge duyumuz girer. Bu özel duyu, hareket hâlindeyken dengemizi korumamıza ve çevremize göre yönümüzü tayin etmemize yardımcı olur.

Denge duygusu, insanların inanılmaz fiziksel yetenekler göstermesini sağlar.

Çoğumuzun deneyimlediği gibi, kendi etrafımızda birkaç kez döndükten sonra ayakta durmakta zorlanırız. Baş dönmesi geçene kadar bir süre beklememiz gerekir. Bu durumun temelinde, iç kulakta yer alan ve işitme sisteminin bir parçası olan vestibüler sistem vardır.

Vestibüler sistemden gelen sinyaller, hem göz hareketlerini kontrol eden sinir yapılarına hem de bedenin dik durmasını sağlayan kaslara iletilir. Bu sistem, aynı zamanda hız algımızı da belirler. Örneğin başınızı sağa ya da sola eğseniz bile gözleriniz bu sayfaya odaklanmaya devam eder ve okumayı sürdürebilirsiniz. Bu, vestibüler sistemin ve göz kaslarının birlikte kusursuz çalışması sayesindedir.

Vestibüler sistem aynı zamanda bazı insanların araç tutmasının da nedenidir. Araba yolculuğu sırasında dışarı baktığınızda, gözleriniz hareket hâlinde olduğunuzu bildirir. Oysa vestibüler sistem vücudun sabit olduğunu söyler. Beyne iki farklı mesaj gider: biri “hareket ediyoruz,” diğeri “yerimizdeyiz.” Bu çelişki, bazı insanlarda mide bulantısı gibi belirtilerle sonuçlanabilir.

Sıcaklık Algısı (Thermoception)

Dışarıda havanın sıcak mı yoksa soğuk mu olduğunu nasıl anladığınızı hiç düşündünüz mü? Sıcakkanlı canlılar olarak, sıcaklık algımız hayatta kalmamız için kritik bir rol oynar. Bir insanın çevresindeki sıcaklık farklarını algılama yetisine “sıcaklık duyusu” ya da “termosensasyon” denir.

Sıcaklık algısı kişiden kişiye değişiklik gösterir.

Bu duyumuz, sanılanın aksine sadece dokunma reseptörleriyle ilgili değildir. Beynimizde iki farklı merkez tarafından kontrol edilir ve bu sistem yalnızca dış çevredeki sıcaklık değişimlerini algılamakla kalmaz, aynı zamanda vücut içi sıcaklığının dengede tutulmasına da yardımcı olur.

Sıcaklık algısı, bizi potansiyel tehlikelerden koruyan temel bir savunma mekanizmasıdır. Aşırı sıcak bir nesneye dokunduğumuzda elimizi hızla geri çekmemiz ya da çok soğuk bir ortamdan uzak durma eğilimimiz, bu duyunun bir sonucudur.

Sonuç Olarak;

Dünyayı nasıl algıladığımızı biyolojik olarak incelemeye başladığımızda tablo giderek karmaşıklaşıyor. Duyular, net sınırlarla ayrılmış kutulara sığmıyor. Görme gibi basit sandığımız bir duyunun bile aslında birden fazla sistemi var.

Görme, iki farklı hücre tipiyle gerçekleşir: siyah-beyaz ve düşük ışıkta çalışan çubuk hücreler ile renkleri ayırt eden, ancak daha fazla ışığa ihtiyaç duyan koni hücreleri. Ortamdaki ışığa göre bu iki sistemden biri baskın hale gelir. Aydınlık bir yerden karanlık bir ortama geçtiğinizde, çubuk hücreler devreye girer ve gece görüşünüz yaklaşık yarım saatte etkinleşir.

Bu da gösteriyor ki, ışığı algılamanın bile iki farklı yolu varsa, belki de iki ayrı görme duyumuz var demektir.

Görünen o ki, yalnızca beş duyumuz yok. Hem çevremizi hem de kendi bedenimizi algılamamızı sağlayan pek çok farklı duyumuz var. Bu duyuların bazıları birbiriyle örtüşüyor ve aralarındaki sınırlar net değil. Yani algı sistemimiz, düşündüğümüzden çok daha karmaşık.

Beş duyu fikri, temel biyoloji bilgilerini ilkokul düzeyinde öğretmek için elverişli bir yol olabilir. Ancak sorun, bu sadeleştirilmiş yaklaşımın gerçeğin kendisi sanılmaya başlanmasıyla ortaya çıkıyor. Aslında yapmamız gereken şey, duyularımızı kullanarak bu anlatının ne kadar eksik olduğunu fark etmek ve biyolojinin biraz dağınık ama çok daha zengin gerçekliğini kabul etmek.


Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • Think you have only 5 senses? You’ve actually got about 14 to 20. Yayınlanma tarihi: 2 Mayıs 2018; Bağlantı: Think you have only 5 senses? You’ve actually got about 14 to 20/
  • Chesler AT, Szczot M, Bharucha-Goebel D, Čeko . Donkervoort S, Laubacher C, Hayes LH, Alter K, Zampieri C, Stanley C. Innes AM, Mah JK, Grosmann CM, Bradley N, Nguyen D, Foley A. Le Pichon CE, Bönnemann CG. The Role of PIEZO2 in Human Mechanosensation. N Engl J Med. 2016 Oct 6;375(14):1355-1364. doi: 10.1056/NEJMoa1602812. Epub 2016 Sep 21. PMID: 27653382; PMCID: PMC5911918.

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir