Çocukken yazların hiç bitmeyecekmiş gibi geldiğini, yaşlandıkça ise zamanın hızla akıp gittiğini fark ettiniz mi? Sinirbilim, yaşlandıkça zamanın neden daha hızlı geçtiğini açıklamaya yaklaşıyor.

Zaman algısı ile bilgi işleme arasında güçlü bir ilişki vardır. Zihnimiz ne kadar fazla bilgi işlerse, zaman o kadar yavaş geçiyormuş gibi hissedilir. Bu nedenle bir konferans uzun sürmüş gibi gelir. Çünkü çok fazla bilgi alınır. Buna karşılık, tanıdık ortamlarda aynı insanlarla benzer deneyimleri yaşadığımızda, zaman daha hızlı akar.
Bilgi işleme hızı, dikkatin yoğunlaştığı durumlarda zamanın neden hızlandığını, sıkıldığımızda ise neden yavaşladığını da açıklar. Bir etkinliğe tamamen odaklandığımızda, çevremizdeki diğer uyaranları dışlarız ve zihin sakinleşir. Düşünceler azalır, işlenen bilgi miktarı düşer. Bu da zamanı daha hızlı algılamamıza yol açar.
Ancak dikkatimiz dağınık olduğunda, yani can sıkıntısı, sabırsızlık ya da kaygı gibi durumlarda zihnimizden büyük miktarda bilişsel bilgi akar. Dakikalar içinde yüzlerce, hatta binlerce düşünce aklımızdan gelip geçer. Bu zihinsel kalabalık, zamanı gerçekte olduğundan daha uzun hissetmemize neden olur.
Yaşlandıkça Zaman Algımız Neden Değişiyor?
Çocukken zamanın yavaş geçtiğini hepimiz hatırlarız. Bunun nedeni, çocukların sürekli yeni deneyimler yaşaması ve çevresindeki her ayrıntıyı güçlü biçimde algılamasıdır.
Ancak yaşlandıkça deneyimler azalır, çevre tanıdık hale gelir ve algı otomatikleşir. Duyularımız çevreye daha az tepki verir, işlenen bilgi miktarı düşer. Bu da zamanın göz açıp kapayıncaya kadar geçtiği hissini yaratır.

Bunların dışında, yeni bir araştırma, zaman algısının hızlanmasının beynin çevredeki değişimleri daha az fark etmesinden kaynaklanabileceğini de ortaya koydu. Basitçe söylemek gerekirse, yaşlandıkça beynimiz, yaşamımızı oluşturan anları daha az fark ediyor.
Tıpkı bir filmin sahneleri arasındaki kesintilerin azalması gibi, zihnimiz de olayları daha az bölüyor. Bu nedenle yaş ilerledikçe zamanın daha hızlı geçtiğini hissediyoruz.
Beyinde Hitchcock Deneyi
Araştırmacılar, yaşla birlikte zaman algısının nasıl değiştiğini anlamak için sinematik bir deney tasarladı. Cambridge Yaşlanma ve Sinirbilim Merkezi’nin (Cam-CAN) projesine katılan 18 ila 88 yaşlarındaki 577 kişinin beyin taramaları incelendi. Katılımcılar, Alfred Hitchcock’un Bang! You’re Dead adlı kısa filminin sekiz dakikalık bir bölümünü izlerken fMRI cihazına bağlandı.
Ekrandaki gerilim arttıkça beyin aktivitelerindeki değişimler kaydedildi. Araştırma ekibi, bir yapay zekâ algoritması kullanarak beynin kararlı etkinlik durumları arasında ne zaman geçiş yaptığını belirledi. Bu geçişler, beynin “yeni bir şey oluyor” dediği anları temsil ediyordu.

Sonuçlar çarpıcıydı. Genç beyinler bu nöral durumlar arasında çok daha sık geçiş yaparken, yaşlı beyinler her bir durumda daha uzun süre kalıyordu. Özellikle algı ve hafızayla ilişkili beyin bölgelerinde bu fark belirgindi.
Araştırmacılar, bu etkinin beynin yaşlandıkça uzmanlaşmış tepkilerini kaybetmesiyle ortaya çıktığını düşünüyor. “Nöral ayrışma kaybı” denilen bu süreçte, yüzlere, nesnelere ya da sahnelere verilen beyin tepkileri giderek birbirine benziyor.
Zamanı daha yavaş hissetmek mümkün mü?
Yapılan araştırmalar, yaşlı insanların belirli bir zaman diliminde daha az nöral olay yaşadığını, ancak beyin durumlarındaki değişimlerin gerçek dünyadaki olaylarla uyumunun sabit kaldığını gösteriyor. Yani beyin, hayatın büyük dönüm noktalarını hâlâ algılıyor, fakat aradaki küçük ayrıntıları eskisi kadar fark etmiyor.

Bu uyumun en güçlü olduğu bölgeler dikkat ve hafızayla ilişkili beyin alanlarıydı. Buna karşılık, yaşlanmadan en çok etkilenen görsel korteks gibi bölgelerde geçişler yavaşladı. Bu da algısal detayların zamanla silikleştiğini gösteriyor. Araştırmacılar bu durumu “zamanın bulanıklaşması” olarak tanımlıyor.
Beynin olayları ne kadar hızlı “kestiği” hayatın hızını belirliyorsa, bunu değiştirmek mümkün mü? Bulgulara göre, yeni şeyler öğrenmek, seyahat etmek ve farklı deneyimlere açık olmak zamanı genişlemiş gibi hissettirecektir.
Daha da önemlisi, anlamlı sosyal ilişkiler kurmak ve keyif veren etkinliklerle ilgilenmek, zamanı daha dolu ve yavaş akan bir deneyime dönüştürebilir. Yani zaman sadece eğlenirken uçup gitmez; gerçekten dikkat kesildiğimizde de yavaşlar.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Lugtmeijer, Selma & Oetringer, Djamari & Geerligs, Linda & Campbell, Karen. (2025). Temporal dedifferentiation of neural states with age during naturalistic viewing. Communications Biology. 8. 10.1038/s42003-025-08792-4.
- Why Time Feels Like It Speeds Up as We Age, According to Neuroscience. Yayınlanma tarihi: 24 Ekim 2025. Kaynak site: ZME Science. Bağlantı: Why Time Feels Like It Speeds Up as We Age, According to Neuroscience
- Bejan, Adrian. (2019). Why the Days Seem Shorter as We Get Older. European Review. 27. 1-8. 10.1017/S1062798718000741.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





