Kendimizi Geliştirelim

Şanslı Kız Sendromu: Pozitif Düşünmenin Potansiyel Karanlık Yüzü

Hayatınızı daha iyi, daha olumlu bir hale getirmenin yollarını arıyorsanız son TikTok trendi, “şanslı kız sendromu” bunu mümkün kılacağını iddia ediyor. Şu anda TikTok’ta #LuckyGirlSyndrome (şanslı kız sendromu) etiketi altında bir çılgınlık yaşanıyor. Bu hashtag, hepsi bu yeni pozitif düşünce biçiminin hedeflerinize ulaşmanıza yardımcı olacağını iddia eden sayısız videoyu birbirine bağlıyor.

Bu videolarda genç kızlar kendilerini “çok şanslı” olarak ilan ediyorlar. “Çok şanslıyım, dünya benim etrafımda dönüyor, istediğim her şey gerçekleşiyor.” gibilerinden cümleler kuruyorlar. Videoların çoğu, bu olumlu cümlelerin ardından, meydana gelen son şanslı olaylara örnekler veriyor. Bu örnekler ele geçen toplu bir para, iyi bir iş ya da ömür boyu tatil şansı gibi şeyler oluyor.

Şanslı Kız Sendromu: Pozitif Düşünmenin Potansiyel Karanlık Yüzü

Gençler eğleniyor, bunun ne zararı var diye düşünebilirsiniz. Ancak bu eğilim en iyi niyetle başlamış olsa da, aslında yarardan çok zarar verme potansiyeline sahiptir.

Şanslı Kız Sendromu Tam Olarak Nedir?

Şanslı kız sendromu, istediğimiz şey zaten bizim gerçeğimizmiş gibi davrandığımızda – ve buna inandığımızda – hayatta en çok arzuladığımız şeylerle ödüllendirildiğimizi öne süren ünlü çekim yasasının son versiyonudur. Özeti şudur: Başınıza hep iyi şeyler gelecekmiş gibi davranırsanız başınıza iyi şeyler gelir.

Çekim yasasına göre, hayatta yaşadığımız bütün deneyimler, aslında düşüncelerimizin bir sonucudur. Olumlu düşünceler, sözde olumlu deneyimleri kendine çeker. Yani zengin olmayı çok isterseniz zengin olursunuz. “Kalbim aşka açık” gibi cümleleri sık tekrar ederseniz aradığınız aşkı bulursunuz.

Şanslı Kız Sendromu: Pozitif Düşünmenin Potansiyel Karanlık Yüzü
Çekim yasasına göre tesadüf diye bir şey yoktur. Bunun yerine, düşünceleriniz ve duygularınız, mıknatıslar gibi manyetik özelliklere sahiptir. Aynı frekansları paylaşan olaylar ve insanlar birbirine çekilecektir. Yani pozitif düşünce frekansları pozitif şeyleri çeker ve bunun tersi de geçerlidir.

Çekim yasasının savunucuları, düşüncelerinizin ve duygularınızın hayatınızı yarattığına inanmaktadır. Dünyaya yaydığınız enerji size geri döner. Aynı şey elbette olumsuz düşünceler için de geçerlidir. Bu tür “ne düşünürsen osun” ideolojisi çok ikna edici ve popülerdir çünkü eski bir bilgeliği anımsatır.

Örneğin, Stoacı felsefe, psikolojik durumumuzu durumun kendisinin değil, durumumuz hakkında düşünme şeklimizin belirlediğini öne sürer. Ancak şanslı kız sendromunun aksine, stoacı felsefe aynı zamanda bazen işlerin istediğimiz gibi gitmediğini, bunun öğrenmek ve büyümek için başlı başına bir fırsat olduğunu kabul etmeyi de savunur.

Şanslı Kız Sendromu İle İlgili Sorun Nedir?

Şanslı Kız Sendromu: Pozitif Düşünmenin Potansiyel Karanlık Yüzü

Hayatta zorluklarla karşılaşan insanları yeterince olumlu düşünmüyorlar diye suçlamak onlara zarar verir. Bu insanlar olumsuzlukların gerçek sorumlusu olan sistemik ve toplumsal adaletsizlikleri bir kenara bırakıp her şeyi “kötü şansa” yormaya başlar. Bu durumda Afrikalıların sömürüldükleri için değil, zengin olmayı isteyemedikleri için fakir olduklarını söylemek mümkün olacaktır.

Şanslı kız sendromunun çekiciliği basitliğinden gelir. Başarıya giden yol kolay değildir. Örneğin, başarılı kadın liderler ile ilgili bir araştırma, onların çok çalıştıklarını, hedeflerine ulaşmak için fedakarlıklar yaptıklarını bizlere gösteriyor. Yani onları bulundukları yere getiren sadece şansları değildir.

Özellikle de kadınları hedef alan şanslı kız videoları tam olarak da burada tezat bir sorun yaratıyor. Çünkü bu videolarda başarı için size gereken şey sadece düşünmek ve istemek olarak aktarılıyor. Yani eyleme herhangi bir vurgu yapılmıyor. Bunun evrene verdiğiniz şeyin karşılığında alacağınız şey olduğunu öne sürüyorlar. Yani fakir veya başarısız olduğunuzu düşünüyorsanız, geri alacağınız şey budur.

Neden Bu Kadar Çok İnsan İnanıyor?

Fenomen olma çabasını bir tarafa bırakırsak, sıradan insanların bu videolarda anlatılanlara inanma nedenlerinin başında “doğrulama yanlılığı” adı verilen bir düşünce hatası geliyor. Doğrulama yanlılığı kişinin önceki inançlarını veya değerlerini onaylayan veya destekleyen bir şekilde bilgiyi arama, yorumlama, tercih etme ve hatırlama eğilimini açıklayan bir mantık hatasıdır.

doğrulama yanlılığı
Doğrulama yanlılığı bir şekilde anılarımızla bağlantılıdır. İnançlarımızı destekleyen kanıtları hatırlama eğilimimiz vardır. 

Bu bağlamda, insanlar olumlu sonuçlarla örtüşen şeyleri, olmayanlardan daha sık hatırlama eğilimindedir. ‘Yıldızlar bir hizaya geldiğinde’ bir iş görüşmesi için çağrıldıysak bunu hatırlarız. Ancak hiçbir şey olmadı diğer durumları pek de hesaba katmayız.

Geleceği hayal etmek, hayal kurmak hepimizin yaptığı normal ve sağlıklı bir şeydir. Kendimiz için daha iyi bir gelecek yaratmamıza yardımcı olacak daha olumlu, sağlıklı bir zihniyet yaratmaktan da şüphesiz önemlidir.

Sonucunda hayatta genel olarak iyimser olmanın faydalarını gösteren birçok araştırma da var. Ortalamaya bakıldığında iyimser insanlar daha mutlu olma, daha uzun yaşama ve daha sağlıklı olma eğiliminde. Bunun sebebi, olumlu beklentilere sahip olmanın endişe ve stresi azaltmasıdır.

Ama evrenden daha fazla zenginlik, başarı ve güç istemek yerine, belki de birbirimiz için daha fazla şefkat, nezaket ve destek istemeliyiz. Bu insani niteliklere odaklanmak, yalnızca maddi kazanç için çabalamaktan daha büyük bir yaşam doyumu ile ilişkilidir.

Genel olarak bu TikTok akımı, pozitif psikolojinin bazı gerçek tekniklerine ucundan dokunmaktadır. Ancak bu kesinlikle bilimsellikten çok uzaktır. Ne yazık ki kendinize tekrar tekrar şanslı olduğunuzu söylemek sizi şanslı yapmayacaktır. Ancak sizin bu inancınız başkalarının şansını yaratmaya da yardımcı olacaktır.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu