Tarih

Nikolas Kopernik’in Mezarının Tuhaf Hikayesi

Nicolaus Copernicus – Kopernik (1473-1543), geçmiş çağlarda birkaç örneği olan, ama bizim karmaşık modern dünyamızda eşine rastlamayı pek ummadığımız evrensel dehalardan biridir. Kendisi günümüzde modern astronominin ve güneş sisteminin babası olarak da hatırlanır. Ancak bu yazı onun başarılarından ziyade bir türlü bulunamayan mezarı ile ilgilidir.

Nicolaus Copernicus Anıtı, Torun, Polonya. Eski Şehir Meydanı’nda bulunan ve Christian Friedrich Tieck tarafından yapılan anıtın açılışı 1853 yılında yapılmıştır.

Kopernik gerçek bir dahiydi. Latince, Almanca, Lehçe bilen ve aynı zamanda biraz Yunanca, İtalyanca ve İbranice konuşan birisiydi. Genellikle çevirmen olarak çalışmıştı. Diplomat ve vali olarak görev yapmasına rağmen, astronom ve matematikçi olarak da ün kazandı.

Ayrıca bir ekonomistti. Ancak elbette Kopernik, güneş merkezli evren modelini önermesi ve bunun için güçlü kanıtlar sunmasına neden olan astronomik gözlemleri yapmasıyla ünlü oldu. 1543 yılında Polonya’nın Frombork şehrinde ölümü üzerine Kopernik yerel bir katedrale gömüldü. Sonraki yüzyıllarda ise mezarının yeri tarihe karıştı.

Nikolas Kopernik Kimdir?

Nicolaus Copernicus ( Nikolas Kopernik), 19 Şubat 1473’te Polonya’nın kuzey-orta kesiminde, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk olarak 1491 ile 1494 yılları arasında Kraków Üniversitesi’nde, daha sonra Bologna, Padua ve Ferrara’daki İtalyan üniversitelerinde eğitim gördü.

Kopernik tıp, hukuk, matematiksel astronomi ve astroloji okuduktan sonra 1503’te evine döndü. Daha sonra Warmia Prensi Piskoposu olan amcası Lucas Watzenrode’un yanında çalıştı. Bu dönemde iki etkili ekonomik teori formüle etti. 1517’de, daha sonra John Locke ve David Hume tarafından yeniden ifade edilen ve 1960’larda Milton Friedman tarafından popüler hale getirilen paranın miktar teorisini geliştirdi. 1519’da da, paranın dolaşımını ve değerlemesini ele alan ve şu anda Gresham yasası olarak bilinen kavramı da tanıttı.

Kopernik’in evren modeli

Kopernik 1533 yılında, altmış yaşındayken; bir dizi konferans verdi.

Kopernik’in bilime yaptığı katkıların en önemlisi elbette devrim niteliğindeki evren modeliydi. Kopernik’in yaşadığı dönemde in­sanlar yerküreyi, çevresinde yıl­dız ve gezegenlerin döndüğü, kü­resel evrenin tam ortasında sabit bir yer sayıyorlardı. Buna göre, göksel cisimler (Güneş, Ay, tüm gezegen ve yıldızlar) kürelerle bağlıydı.

Kopernik, 1512-1515 yıllarında uzun bir dizi yoğun yıldız ve gezegen gözlemleri yaptı. Bu süreçte Sisamlı Yunan filozof Aristarkus’un dünya ve diğer gezegenlerin güneş etrafında döndüklerine ilişkin düşüncesiyle tanışmıştı. Sonunda bu güneş merkezli hipotezin doğruluğuna ikna oldu. Kırk yaşlarındayken konu hakkında kendi fikirlerini ortaya koyan, el yazısıyla yazılmış kısa bir müsveddeyi arkadaşları arasında dolaştırmaya başladı.

Bu kitapta Copernicus, dünyanın kendi ekseninde ve ayın da dünyanın etrafında döndüğünü; dünya ve diğer bütün gezegenlerin ise güneşin etrafında döndüklerini doğru olarak ortaya koydu.

Kopernik, çalışmalarının kilise ve diğer akademisyenler tarafından nasıl karşılanacağından korkuyordu. Bu nedenle de başyapıtı ” De Revolutionibus Orbium Coelestium ” (Göksel Kürelerin Hareketi Üzerine) ancak 1543’teki ölümünden hemen önce yayımlandı.

Tarihsel olarak, bu kitabın basımı modern astronominin, daha da önemlisi modern bilimin başlangıç noktasıydı. Kopernik tarafından ortaya atılan sistem, görünüşte basit ve zararsız olmasına karşın, et­kisi yönünden Ortaçağ düşüncesine ölüm darbesi indirmişti. Ölümünden 20 yıldan fazla bir süre sonra doğan Galileo gibi geleceğin gökbilimcilerinin önünü açtı.

Kopernik’in Mezarı Nerede?

Sonuç olarak Kopernik, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü kanıtlayan ilk kişiydi. Ayrıca dünyanın kozmosun merkezi olduğu yönündeki yaygın düşünceyi alt üst etti. Ancak Polonyalı gökbilimci 1543’te öldüğünde Frombork Katedralinde isimsiz bir mezara gömüldü. Zaman içinde de mezarın tam konumu unutuldu.

Günümüzde Katedral Tepesindeki Piskoposun Sarayında, Kopernik’in hayatına ilişkin bir sergi var. Ayrıca astronominin navigasyon ve yerölçümdeki kullanımları üzerine bir sergi yer alır.

16. ve 17. yüzyıldan başlayarak onun mezarını bulmak için birçok başarısız girişim oldu. Kopernik’in mezarını arayan kişilerden birisi de kendisine büyük saygı duyduğunu dile getiren Napolyon idi. Ancak o da başarılı olamayacaktı. Arkeologlar gömüldüğü yeri iki yüz yıldan uzun süre boyunca aradıysa da sonuç alamadı.

Kopernik’in Mezarı Disiplinler Arası Bir Çalışma Sonucunda Bulundu

Ardından 2005’te, Jerzy Gasowski’nin liderlik ettiği bir arkeoloji ekibi Kopernik’in kalıntıları olduğuna inandığı bir keşif yaptı. Aslında buluntular çok da iyi durumda değildi. Ancak Dariusz Zajdel’in başında bulunduğu bir ekip, yaptığı uzunca bir çözümlemeyle Kopernik’in olduğu düşünülen kafatasını kullanarak, onun portresiyle yakın benzerlik taşıyan bir yüz meydana getirdi. Bulunan iskeletin kafatası, yüzün yeniden yapılandırılmasının temelini oluşturdu.

Nikolas Kopernik’in mezarının bulunmasını sağlayan ve kendisine ait olduğu neredeyse kesinleşen kafatası

Bu keşfin anlam kazanması Kopernik’in uzun yıllar boyunca kullandığı astronomi kitabının sayfalarının arasında bulunan bir saç teli ile oldu. Bu kitap, 17. yüzyılın ortalarında İsveç’in Polonya’yı işgalinin ardından savaş ganimeti olarak İsveç’e götürülmüştü. Kitabın titiz bir incelemesi, kitabın birincil kullanıcısı olan Kopernik’e ait olduğu düşünülen birkaç saç telini ortaya çıkardı.

İskeletten alınan DNA, Kopernik’e ait kitaptan alınan saç örnekleriyle eşleşiyordu. Gasowski, 3 Kasım 2008’de, iskeletin Kopernik’e ait olduğundan hemen hemen emin olduğunu söyleyerek duyurdu. Sonunda Kopernik’in mezarı bulunmuştu. Bu keşfin devamında Kopernik Katedraldeki aynı mezara 22 Mayıs 2010’da yeniden gömüldü.

Nikolas Kopernik en sonunda hak ettiği saygınlığa ulaşmıştır.

Katedralde şu anda, Kopernik’i güneş merkezlilik kuramının kurucusu olarak onurlandıran bir yazıyı içeren siyah, granit bir taş bulunmaktadır. Ayrıca taşın yukarısında, güneş sisteminin Kopernikçi bir modelinin gösterimi yer almaktadır.

Sonuç olarak

Kopernik’in mezarının bulunması bir kaç açıdan önemlidir. En başta kendisi hak ettiği saygınlığı elde etmiştir. Öte yandan mezarın bulunması bir çok disiplinin birlikte çalışması ile mümkün olmuştur. Arkeolojik kazıları, morfolojik çalışmaları ve ileri DNA analizini içeren bu çaba başarılı bir sonuç vermiştir. Bu da tarihsel verileri doğrulamada modern bilimsel yöntemlerin gelişmişliğini de göstermektedir.


Kaynaklar ve ileri okumalar

  • The strange story of the grave of Copernicus. yayınlanma tarihi: 3 Ocak 2024. Kaynak site: The Conversation. Bağlantı: The strange story of the grave of Copernicus
  • Copernicus. Nature 152, 408–409 (1943). https://doi.org/10.1038/152408c0
  • Volckart, Oliver. (2003). Early beginnings of the quantity theory of money and their context in. Polish and Prussian monetary policies, c. 1520–1550. The Economic History Review. 50. 430 – 449. 10.1111/1468-0289.00063.
  • Kokowski, Michal. (2015). The Nicolas Copernicus grave mystery. A dialog of experts..

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu