Birçoğumuz fit görünmek isteriz ve bunun için kilo vermeye çalışırız. Kilo vermek, vücuttaki fazla yağların yakılarak atılması anlamına gelir. Peki, bu yağlar nereye gider? Başka bir deyişle, kilo vermek dediğimiz şeyin biyolojik karşılığı tam olarak nedir?

Ne yazık ki bu soruya verilen yanıtların çoğu yanlıştır. Çevrenizdeki insanlara soruyu sorduğunuzda, büyük olasılıkla “yağlar enerjiye ve ısıya dönüşür” cevabını alırsınız. Bazı insanlar ise yağların kasa dönüştüğünü düşünür.
Hatta birkaç yıl önce yapılan bir araştırma, sağlık çalışanlarının bile bu soruya çoğu zaman yanlış cevap verdiğini ortaya koymuştu. Bazı katılımcılar yağın kasa dönüştüğünü düşündü. Diğerleri ise yağın bağırsak yoluyla atıldığını sandı. Katılımcıların yalnızca üçü doğru cevabı verdi. Bu da yüzde 98’inin kilo kaybının nasıl gerçekleştiğini doğru açıklayamadığını gösteriyordu.

Peki, yağ ne enerjiye, ne kaslara, ne de doğrudan dışkıya dönüşüyorsa, o hâlde nereye gidiyor? Cevap, vücudumuzda yakılan yağların karbondioksit ve suya dönüşmesidir. Ortaya çıkan karbondioksiti nefes yoluyla, suyu ise idrar ve ter yoluyla vücuttan atarız.
Kilo Verdiğimiz Zaman Yağlara Ne Olur?
Alınan fazla karbonhidrat ya da protein, vücutta trigliseritlere dönüştürülür ve yağ hücrelerinde depolanır. Kilo vermek isteyen biri, aslında biyokimyasal olarak yağ hücrelerinde depolanan trigliseritleri parçalayarak enerjiye dönüştürmeye çalışır.
Tek bir trigliserit molekülünün tam oksidasyonu çok sayıda enzim ve biyokimyasal basamak içerir, ancak süreç genel olarak şu şekilde özetlenebilir: C₅₅H₁₀₄O₆ + 78O₂ → 55CO₂ + 52H₂O + enerji

10 kilogram insan yağının tamamen oksitlenmesi için 29 kilogram oksijen gerekir. Bu süreç sonunda 28 kilogram karbondioksit ve 11 kilogram su oluşur. Yani verdiğiniz kilonun büyük bölümü aslında nefesinizle kaybolur.
Bu hesap, yağın nasıl dönüştüğünü gösterir ancak 10 kilogram yağın hangi kısmının karbondioksit, hangi kısmının su olarak vücuttan atıldığını doğrudan söylemez. Bu oranı belirlemek için, yağ molekülündeki her bir atomun vücudu nasıl terk ettiğini izlemek gerekir.
Yağdaki karbon atomları karbondioksite, hidrojen atomları ise suya dönüşür. Ancak trigliserit molekülünde yer alan altı oksijen atomunun akıbeti daha karmaşıktır. Bilim insanları, ağır oksijen (O¹⁸) izotoplarını kullanarak, vücuttaki suyun ve solunumla atılan karbondioksitin oksijen atomlarının hızla yer değiştirdiğini göstermişlerdir. Bu değişim, karbonik asit (H₂CO₃) oluşumu sırasında gerçekleşir.
Bir trigliserit molekülündeki altı oksijen atomu karbondioksit ve su arasında, bu bileşiklerdeki oksijen oranına uygun biçimde paylaşılır. Başka bir deyişle, bu altı oksijen atomunun dördü karbondioksit olarak dışarı verilir, ikisi ise suyun içinde kalır.
Sonuç olarak, trigliserit kütlesinin %84’ü CO₂ olarak akciğerlerden, %16’sı su olarak vücuttan atılır. Yani, kilo verdiğimizde “yağ yakmak” aslında “yağı nefesle dışarı atmak” anlamına gelir. Akciğerler, sandığımızdan çok daha büyük bir “yağ atma organı”dır.
Kilo Verme Organımız Aslında Akciğerlerdir
Yağlar (trigliseritler), esas olarak karbon (C), hidrojen (H) ve oksijen (O) atomlarından oluşur.
Vücut enerji üretmek için bu yağları “yakarken”, yani oksijenle tepkimeye sokarken, yağın içindeki karbon atomları karbondioksite (CO₂) dönüşür ve nefesle dışarı atılır. Yani kilo verirken aslında “karbonu dışarı soluruz.”
Ortalama 70 kilogram ağırlığındaki bir insan, karışık bir diyetle beslendiğinde ve istirahat hâlindeyken dakikada 12 nefes alır ve her nefeste yaklaşık 200 mililitre karbondioksit (CO₂) verir. Her nefeste yaklaşık 33 miligram CO₂ atılır; bunun 8,9 miligramı karbondur.
Bu kişi, gününü üç eşit döneme ayırarak —8 saat uyuyarak, 8 saat dinlenerek ve 8 saat hafif aktivitelerle geçirirse— bir günde yaklaşık 0,74 kilogram CO₂ solur ve böylece 203 gram karbon kaybeder. Eğer bu kişi bir saatlik dinlenme süresini, metabolizma hızını yedi kat artıran bir egzersizle (örneğin koşu) değiştirirse, vücudundan ek 39 gram karbon atar. Böylece toplam günlük karbon kaybı yaklaşık 240 grama çıkar.
Buna karşılık, yalnızca 100 gramlık bir muffin, ortalama bir insanın günlük enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 20’sini karşılar. Bu nedenle fiziksel aktiviteyle kilo vermeye çalışmak, alınan küçük miktarda fazla yiyecekle kolayca dengelenecektir.
Daha Fazla Nefes Almak İyi Bir Fikir mi?

Eğer yağ karbondioksite dönüşüyorsa, sadece daha fazla nefes alarak kilo verebilir miyiz? Ne yazık ki hayır. Gereğinden fazla ve hızlı nefes almak, yani hiperventilasyon, yalnızca baş dönmesine ya da bayılmaya yol açar.
Vücuduna 3,5 kilogram yiyecek ve su alıp buna yaklaşık 600 gram oksijen eklediğinde, toplamda 4,1 kilogram madde içeriye girmiş olur. Aynı miktarda maddeyi dışarı atmazsan, bu fark kilo olarak vücudunda birikir. Kilo vermek istiyorsan, bu 4,1 kilogramdan daha fazlasını vücuttan uzaklaştırman gerekir.
Vücudunuzun ürettiği karbondioksit miktarını bilinçli olarak artırmanın tek yolu kaslarınızı hareket ettirmektir. Ancak bunun için illaki spor salonlarına yazılmanız gerekmez. Sadece ayağa kalkıp giyinmek bile metabolizma hızını iki katından fazla artırır.

Başka bir deyişle, 24 saat boyunca sadece kıyafetlerini değiştirsen bile yaklaşık 1200 gram karbondioksit soluyarak dışarı atarsın. Daha gerçekçi bir örnekle, kısa bir yürüyüş yapmak metabolizma hızını üç katına çıkarır. Aynı etkiyi yemek pişirmek, süpürmek ya da temizlik yapmak da yaratır.
Sonuç Olarak
Yaklaşık 100 gram yağın yakılması için 290 gram oksijen gerekir ve bu süreçte 280 gram karbondioksit ile 110 gram su açığa çıkar. Ne yediğin bu oranları değiştirmez. İyi haber şu ki, her gece uyurken bile 200 gram karbondioksiti dışarı verirsiniz. Yani vücudunuz mükemmel biçimde çalışır. Kilo vermek için dengeli beslenip, hareket ile onu desteklemeniz temelinde yeterlidir.
Kaynaklar ve İleri Okuma
- When we lose weight, where does it go? yayınlanma tarihi: 13 Mart 2018. Kaynak site: Conversation. Bağlantı: When we lose weight, where does it go?
- Meerman R, Brown AJ. When somebody loses weight, where does the fat go? BMJ. 2014 Dec 16;349:g7257. doi: 10.1136/bmj.g7257. Erratum in: BMJ. 2014;349:g7782. PMID: 25516540.
- Hodson L, Skeaff CM, Fielding BA. Fatty acid composition of adipose tissue and blood in humans and its use as a biomarker of dietary intake. Prog Lipid Res. 2008 Sep;47(5):348-80. doi: 10.1016/j.plipres.2008.03.003. Epub 2008 Apr 4. PMID: 18435934.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





