Tarih

Çubukla Su Bulma (Dowsing): Gerçek mi Yoksa Uydurmaca mı?

İnsanlık tarihi boyunca, görünmeyen kaynakları bulma arzusu pek çok farklı yöntemin doğmasına neden olmuştur. Bunlardan biri de “dowsing” olarak bilinen, halk arasında ise genellikle çubukla su bulma şeklinde anılan yöntemdir.

çubukla su bulmA

Küresel ısınmanın etkisiyle hava olayları giderek daha aşırı bir hâl alırken, suya erişim konusu dünya genelinde daha da karmaşık bir sorun haline geliyor. Bu şartlar altında insanlar, çözüm arayışında sıra dışı yollara yönelmeye başlıyor. Bu eğilimlerden biri de, susuz kalan bölgelerde bazı insanların çareyi doğaüstü yöntemlerde aramaya başlaması.

Bu uygulama su arama, radyestezi, gaipten haber alma ya da basitçe “çubukla arama” olarak adlandırılmıştır. Temelinde, genellikle su olmak üzere, beş duyumuzla algılanamayan nesneleri bulma iddiası vardır.

Çubukla Su Bulma (Dowsing) Nedir?

Su arayıcılığı (dowsing), çatallı bir dal, çubuk, sarkaç veya benzeri bir araçla yer altındaki suyu, mineralleri ya da kayıp nesneleri bulma yöntemidir. Bu uygulama, yüzlerce yıldır tartışmalı bir konudur.

Çubukla Su Bulma Yani Dowsing Tekniği: Gerçek mi Yoksa Bir Uydurmaca mı?
Çubukla su bulma için size gereken belki de L şeklinde iki adet ya da Y şeklinde bir adet tahta veya metal çubuktur.

Yöntemler ve araçlar kişiden kişiye değişir. Çoğu arayıcı hâlâ geleneksel çatallı dalı kullanır. Bu dal genellikle söğüt, şeftali ya da cadı fındığından alınır. Bazıları ise anahtar, tel askı, pense, tel çubuklar, sarkaç veya karmaşık cihazlar kullanır. Bazı kişiler toprağın altını “görebildiklerini” iddia eder. Bazılarıysa uygun koşullarda transa geçer.

Klasik yöntemde, çatallı dalın iki ucu elde tutulur. Avuç içleri yukarı bakar. “Y” harfinin alt ucu 45 dereceyle yukarı dönük olur. Arayıcı, aranan alan üzerinde yürür. Su bulunduğunda çubuğun alt ucu aşağıya çekilir ya da döner.

Su arayıcılığı genellikle saha üzerinde, yani suya ihtiyaç duyulan yerde yapılır. Ancak bazı su arayıcıları, yalnızca bir harita üzerinde çubuğu gezdirerek de yer altı suyu tespit edebildiklerini öne sürer.

İnsanlar Binlerce Yıldır Çubukla Su Bulmaya Çalışıyorlar

Çubukla su aramanın en eski kaydına, Cezayir’de bulunan bir mağarada rastlanmıştır. Yaklaşık MÖ 6000’e tarihlenen bir mağara resmi, elinde kıvrık bir sopa tutan bir insan figürünü göstermektedir. Bir asır sonra, Yunan tarihçi Herodot da benzer uygulamalardan bahsetmiştir. Çubukla su aramanın Ortaçağ döneminde de popüler olduğu bilinmektedir.

Çubukla Su Bulma Yani Dowsing Tekniği: Gerçek mi Yoksa Bir Uydurmaca mı?
Tassili n’Ajjer, güneydoğu Cezayir’de, 72.000 kilometrekarelik bir alanı kaplayan geniş bir platodur. Keşfedildiği tarih olan 1933’ten itibaren bölgeyi ünlü yapan kaya resimleridir. Şu ana kadar 15.000 gravür tespit edilmiştir.

Su arama uygulaması tarih boyunca büyük tartışmalara yol açmıştır. 17. yüzyıldaki savunucuları, yöntemi “empati” ya da “çekim ve itim” ilkeleriyle açıklamaya çalışmıştır. Karşıtları ise bu yöntemi boş inançlara dayalı, faydasız bir uğraş olarak nitelendirmiştir. Kimileri çubuğun şeytani bir güç tarafından hareket ettirildiğini, kimileri ise arayıcının yeteneğini Tanrı’dan aldığını savunmuştur.

American Journal of Science dergisinin 1821 ve 1826 yıllarına ait iki sayısında bu yöntemi eleştiren makaleler yer alır. Bu yazılar, su arayıcılığına karşı kaleme alınmış uzun bir bilimsel eleştiri geleneğinin ilk örneklerinden sayılmaktadır.

Çubukla Su Bulma Yani Dowsing Tekniği: Gerçek mi Yoksa Bir Uydurmaca mı?

Jeologlar ve teknik uzmanlar tarafından neredeyse oy birliğiyle reddedilmesine rağmen, su arayıcılığı uygulaması yayılmaya devam etmiştir. Sadece Amerika Birleşik Devletleri’nde binlerce su arayıcısının aktif olduğu tahmin edilmektedir.

Çubukla Su Bulanlar Neden Bazen Başarılı oluyor?

Su arayıcıları, yer altı suyuyla ilgili çeşitli inançlara sahiptir. Bazılarına göre, yer altı suyu insan vücudundaki damarları andıran hatlar boyunca akar. Modern dönemin en tanınmış uygulayıcılarından biri olan Henry Gross, yer altı suyunun çok derinlerden yüzeye doğru aktığını ve “kubbe” adı verilen yapılar oluşturduğunu ileri sürmüştür. Gross’a göre bu su kubbeleri, farklı yönlere akan yer altı su damarlarının kaynağını oluşturur.

Çubukla Su Bulma Yani Dowsing Tekniği: Gerçek mi Yoksa Bir Uydurmaca mı?
Agricola’nın 1556 tarihli De Re Metallica’sından, o sırada uygulandığı şekliyle su aramayı gösteren çizim.

Su arayıcılarının çoğu, yalnızca bu sözde su damarlarının yerini tespit etmeye odaklanır. Ancak birçok müşteri, “Kaç metre kazmam gerekecek?” ve “Ne kadar su çıkar?” gibi sorular da yönelttiği için bazı su arayıcıları, suyun derinliği ve miktarı hakkında tahminlerde bulunur. Eğer kuyucu, gösterilen noktada suya ulaşamazsa bu durum farklı gerekçelerle açıklanır..

Su arayıcılarının vaka örnekleri ve gösterileri ilk bakışta ikna edici gelecektir. Ancak bu yöntem bilimsel olarak incelendiğinde, ortaya bambaşka bir tablo çıkar. Örneğin, bir su arayıcısının “10 denemeden 8’inde başarılı olduğu” iddia edildiğinde, şu sorular akla gelir:

  • Ne kadar su var?
  • Suyun kalitesi nedir?
  • Ne kadar süreyle kullanmak olasıdır?
  • Yakındaki diğer kuyular veya su kaynakları üzerindeki etkisi nedir?

Çoğu zaman “başarı”, yalnızca o bölgenin doğal olarak zaten su açısından elverişli olmasından kaynaklanır. Aslında yer altı suyu, dünyanın pek çok bölgesinde doğal olarak vardır. Bu yüzden, su arayıcısı hangi noktayı gösterirse göstersin, o bölgede kuyu açıldığında suya ulaşılması zaten oldukça olasıdır. Bu da su arayıcısının başarılıymış gibi görünmesine neden olur.

Bir bölgede suyun derinliğini, miktarını ve kalitesini doğru şekilde belirlemek için, çubukla arama gibi yöntemler yeterli değildir. Bunun yerine, hidrolojik, jeolojik ve jeofiziksel analizler içeren bilimsel yöntemler kullanılmalıdır.

Hidroloji Uzmanları Yer Altı Suyunu Nasıl Bulur?

Su arayıcılarının inandığının aksine, yer altı suyu genellikle damarlar, kubbeler ya da yer altı nehirleri şeklinde akmaz. Yer altı suyu, yer altındaki kayaçların gözeneklerini veya çatlaklarını dolduran sudur. Yağmur yağdığında, bitkiler ve toprak suyun bir kısmını emer. Fazla suyun bir kısmı yüzey akışıyla derelere, diğer kısmı ise toprağın altına süzülerek yer altındaki kayaçların gözeneklerine veya çatlaklarına ulaşır.

Su arayıcılarının gösterişli yöntemleriyle karşılaştırıldığında, hidroloji uzmanlarının yer altı suyu bulma süreci oldukça sadedir. Öncelikle arazinin yapısı önemli ipuçları sunar. Sığ yer altı suları, genellikle tepelerin altındaki vadilerde daha büyük miktarlarda bulunur. Bunun nedeni, yer altı suyunun da yüzey suyu gibi yerçekimine uyarak aşağı doğru akmasıdır.

Çiftçiler arazileri tanıma konusunda yeteneklidirler ve ister istemez bu noktalara yönelirler.

Kurak bölgelerde, “su seven” bitkilerin varlığı, sığ yer altı suyunun göstergesidir. Yüzeyde suyun görüldüğü her alan—kaynaklar, sızıntılar, bataklıklar veya göller—bir miktar yer altı suyu olduğunun işaretidir.

Kayalar da hidroloji uzmanları için en değerli ipuçlarını sağlar. Yer altı suyu aramanın ilk adımı olarak hidroloji uzmanı, farklı kaya türlerinin yüzeye nerelerde çıktığını gösteren jeolojik bir harita hazırlar. Sonrasında uzman, bölgedeki kuyular hakkında bilgi toplar.

Eğer bölgede hiç kuyu yoksa ya da mevcut kuyularla ilgili yeterli bilgi bulunmuyorsa, bazı deneme sondajları gerçekleştirilir. Bu sondajlarda, pompalama testleri ya da akifer testleri yapılır. Akifer, yer altındaki suyu depolayan ve taşıyan geçirgen kaya veya tortul tabakaları ifade eder. Bu testler, kuyunun ulaştığı akiferin su taşıma özelliklerini ortaya koyar.

Çatal Çubuğun Hareketini Nasıl Açıklayabiliriz?

Çubukla su arama esnasında, çubuğun dış kuvvetlere tepki veriyormuş gibi davranmasının cevabı da basittir: ideomotor etkisi. İdeomotor tepki, düşünceler, anılar veya duygular yaşanırken ortaya çıkan bilinç dışı, istemsiz fiziksel hareketlerdir. Örneğin:

  • Film izlerken hayali frene basmak
  • Tanıdık bir şarkıda masaya ritim tutmak
  • Bir şey düşünürken farkında olmadan karalama yapmak ideomotor etkidir. Bu hareketlerin farkında bile olmayız. Bu da, dışsal “gizemli” güçlerin devrede olduğu gibi yanlış yorumlara yol açar.
Çubukla Su Bulma Yani Dowsing Tekniği: Gerçek mi Yoksa Bir Uydurmaca mı?
Su arayıcıları, çatallı bir sopayı kullanırken uçlarını avuç içleri yukarı bakacak şekilde kavrar. “Y” harfine benzeyen bu sopanın alt ucunu, yaklaşık 45 derecelik bir açıyla gökyüzüne doğru yöneltirler. Ardından, test edilen alanda ileri geri yürüyerek suyun yerini belirlemeye çalışırlar. Su kaynağının üzerinden geçtiklerinde, çubuğun alt ucu aşağı doğru hareket eder ve bu, suyun varlığına işaret eder.

Kişi yaptığı şeyin gerçek olduğuna inandığında, vücudu o farkında olmasa da, inancını yansıtacaktır. Bu durumda gevşek durumda tutulan bir çubuğun hareket etmesi de oldukça kolaydır. Çubukla su bulma ile bir fincan ya da Ouija tahtası aracılığı ile ruh çağırma aynı mantıkla ilerler. Cevaplara olan arzumuz, parmaklarımızdaki minik kas kasılmalarını tetikler.

Sonuç olarak

Bugün su arayıcılığı, bilimselmiş gibi sunularak yüksek ücretlerle pazarlanır. Dowsing çubukları, “gelişmiş teknolojili” kitlere dönüşüp binlerce dolara satılır. Deneyler, su arayıcılığının rastgele tahminden öteye geçemediğini defalarca göstermiştir. Yine de YouTube videoları, köy efsaneleri ve kişisel anlatılar bu gerçeği gölgede bırakır.

Çubukla su aramanın işe yaramadığı defalarca gösterilmiş olmasına rağmen, kuraklıkların ardından su bulmaya yardımcı olmak için kullanılmaya devam etmektedir. Doğrulama yanlılığı ve irrasyonel matematiksel olmayan düşüncenin gücü, insanların bizim hissedemeyeceğimiz şeyleri sözde tespit edebilen kişilerin dolandırıcılığına kapılmalarına izin verir.


Kaynaklar ve İleri Okuma

Matematiksel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir