Nasıl Bir Eğitim?

30 Milyon Kelime Farkı Ne Anlama Gelmektedir?

Geçtiğimiz birkaç on yılda, bir dizi kamuoyu bilinçlendirme kampanyası, ebeveynleri çocuklarıyla daha fazla konuşmaya teşvik etmeye odaklandı. Bunda elbette bir sorun yok. Sonuçta hemen hemen herkes bu konuda hemfikirdir. Küçük çocukların ebeveynlerinin ve bakıcıların konuşmalarını duyarak büyümesi dil gelişimi açısından önemlidir. Ancak bu konunun gündeme taşınması tartışmalı bir araştırma ile oldu. Bu araştırma 30 milyon kelime farkı olarak tanınıyor.

Bu çalışma yaklaşık 20 yıl önce 1990’ların başlarında yapıldı. O zamanlar, ikisi de o zamanlar Lawrence’taki Kansas Üniversitesi’nde çocuk psikologları olan Todd Risley ve Betty Hart sosyo-ekonomik durumun okul öncesi dönemde bir çocuğun gelişimini nasıl etkilediğini araştırmaya başladılar. Sonunda da rahatsız edici sonuçlara ulaştılar. Bu çalışma literatüre “30 Milyon Kelime Farkı” ( 30 Million Word Gap) araştırması olarak geçti.

Araştırma Nasıl Gerçekleşti?

Araştırma kapsamında farklı sosyoekonomik düzeyde, dokuz aylıktan üç yaşına kadar olan çocuklar takip edildi. Araştırmaya dahil edilen 42 ailede çocuklar ve yetişkinler arasındaki yüzlerce saatlik etkileşim kayıt altına alındı. Bu kayıtların dökümlerini inceleyen Risley ve Hart şaşırtıcı bir keşifte bulundular. Varlıklı ve eğitimli ailelerdeki çocuklar ile ebeveynleri arasında saatte ortalama 2.153 kelime etkileşimi oluyordu. Ancak düşük gelirli ailelerin çocukları için bu etkileşim 616 kelime ile sınırlı idi.

Dört yaşına gelindiğinde bu fark, yaklaşık 30 milyon kelimelik kümülatif bir boşluğa dönüşüyordu. Daha yoksul evlerdeki ebeveynler, daha kısa, daha yüzeysel yorumlar yapma eğilimi gösteriyordu. Oysa ki daha zengin evlerdeki ebeveynler, çocuklarıyla çeşitli konular hakkında uzun sohbetler ederek onları hafızalarını ve hayal güçlerini kullanmaya teşvik ediyordu.

Araştırmacılar ayrıca kendileri ile daha fazla konuşulan çocukların, IQ testlerinde daha yüksek puanlar aldığını iddia etti. Araştırmanın bir uzantısı olarak, araştırmacılar ilk çalışmadaki çocukların bazıları hakkında yaşları ilerledikçe veri toplamaya devam ettiler. Sonrasında da erken yaşta dil becerileri edinen çocukların ileri yıllarda daha iyi dil becerileri geliştirdiğini iddia ettiler.

Konu ile ilgili bulgular 1995 yılında bir kitapta yayınlandı. Google Akademik’e göre, bu bulgular 8.000’den fazla kez alıntılandı. Kitap, 20 yıldan fazla bir süre sonra yayıncısının en çok satanlarından biri olmaya devam ediyor. Ancak, Hart ve Risley’nin çalışması yayınlandığından beri, eleştirmenler verilerin nasıl toplandığı ve yorumlandığı konusunu sorguluyor.

30 Milyon Kelime Farkı Araştırması İle ilgili Eleştiriler

Başta da dediğimiz gibi çocukların erken yaşta ebeveynleri ile kaliteli bir şekilde etkileşim halinde olmaları elbette ileri yaştaki dil becerilerini etkileyecektir. Sonuçta gelişimin ilk yılları beyinde hızlı bir büyüme dönemidir. Ancak yoksulluk içinde büyüyen çocukların 3 yaşına kadar 30 milyon daha az kelime duyduğu fikri sonraki süreçte yaygın olarak kabul gördü. Ancak bu fikir düşünülenin tersi de bir sonuca neden oldu. Öncelikle ayrımcılığı tetikledi. Sosyoekonomik olarak düşük seviyede olan bireylerin çocuklarının hiçbir zaman akranlarını yakalayamayacağı mitinin doğmasına neden oldu.

Araştırma kapsamında sadece 42 ailenin incelenmesi başlı başına bir sorundu. Ayrıca 30 milyon gibi bir rakamın doğruluğu da şaibeli idi. Muhtemelen bu rakam dikkat çekmek adına abartılı biçimde kullanılmıştı. Bir başka sorun da çalışmanın metodu ile ilgiliydi. Sonuçta eğitimli bir ebeveyn bir gözlemci eşliğinde çocuğu ile etkileşime geçerken daha detaylı cümleler kurabilir. Ancak bir başka ebeveynin, özellikle başka bir ırktan birinin varlığıyla sessiz kalmayı tercih etmiş olması da olasıdır.

Çocukların Kelime Haznesi Neye Bağlıdır?

okumak, kitap

Çocukların kelime haznesi elbette sadece konuşmak ile gelişmeyecektir. Kelime hazinesini genişletecek en önemli faaliyetlerden birisi de çocukları kitaplarla buluşturmaktır. Bu alandaki en önemli araştırmalardan biri olan, Nevada Üniversitesi’nden Sosyolog Mariah Evans’ın 42 ülke arasında yaptığı çalışmadır. Sonuçlarına göre evdeki kitap sayısı çocuğun bilişsel becerilerinin gelişmesi ve akademik performansı üzerinde çok güçlü bir etkiye sahiptir.

Araştırmadaki dikkat çeken bir diğer nokta ise kitapların özellikle eğitim seviyesi ve geliri düşük olan dezavantajlı ailelerin çocukları için daha da çok faydalı olması biçimindedir. Konu ile ilgili daha kapsamlı yazımızı incelemek isterseniz: Çocuğun Başarısı Evdeki Kitap Sayısı İle Doğru Orantılı.

Sosyoekonomik durum ne olursa olsun, ailelerin yaşam biçiminde yapacakları küçük farklar çocuklarının geleceğinde büyük farklar yaratacaktır. Çocuklarımızla kaliteli diyalog kurmak, zaman geçirmek, ona hikayeler anlatmak ve kitaplar ile dolu bir evde büyümelerini sağlamak onlara sunacağımız en önemli katkımız olacaktır. 30 milyon kelime farkı bir efsane olabilir. Ancak kesin olan iletişimin herkes açısından önemli olduğudur.



Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • Scholarly Culture and Academic Performance in 42 Nations; Yayınlanma tarihi; 1 Mart 2014; Bağlantı: https://academic.oup.com/
  • 30 Million Word Gap: Why Some Kids Are Left Behind; Yayınlanma tarihi; 9 Mart 2017; Bağlantı; https://www.machronicle.com/
  • Let’s Stop Talking About The ’30 Million Word Gap’; yayınlanma tarihi;1 Haziran 2018; Bağlantı; https://www.npr.org/

Dip not:

Matematiksel, tamamen gönüllü bir ekip tarafından 2015 yılından beri yürütülen, Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmayı hedefleyen, öğretmenler tarafından kurulmuş bir bilim platformudur. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu