1906 yazında, New Yorklu bankacı Charles Henry Warren ve eşi, aileleriyle birlikte keyifli bir yaz tatili planlamıştı. Bu amaçla büyük bir yazlık ev kiraladılar. Günlük işleri yürütmek için birkaç hizmetçi, bir bahçıvan ve aşçı olarak da dönemin en beğenilen isimlerinden biri olan Mary Mallon’u işe aldılar. Bugün onu “Tifolu Mary” olarak tanıyoruz.

27 Ağustos’ta, Warren’ın kızlarından biri tifo hastalığına yakalanacaktı. Hızlı bir şekilde, Bayan Warren ve iki hizmetçi de hastalandı. Ardından bahçıvanları ve diğer kızları da tifo olacaktı. Hepsi dayanılmaz bir baş ağrısı, ateş, mide bulantısı, karın ağrısı, ishal ve kusma yaşadı. Neyse ki kimse ölmedi. Ancak kesinlikle bu tatil düşündükleri gibi olmamıştı.
Günümüzde konu ile ilgili yapılan bir belgeselin ardından, Amerika’nın en tehlikeli kadını diye anılan, Mary Mallon’un hikayesine geçmeden önce, 1900’lerin başında tifo hastalığına yakalanmanın ne anlama geldiğini daha iyi anlamaya çalışalım.

dolaşımına girmeden önce bir ila üç hafta boyunca bağırsakta kalır.
Tifo, Salmonella typhi adlı bakterinin yol açtığı bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık genellikle yüksek ateş, mide bulantısı, kusma ve ishalle kendini gösterir. Günümüzde bu belirtiler ciddi olsa da, antibiyotik tedavisi sayesinde tifo büyük ölçüde kontrol altına alınabilmektedir.
Ancak 1900’lü yılların başında durum çok daha ciddiydi. 1906 yılında tifoya yakalananların yaklaşık %20’si hastalık nedeniyle hayatını kaybediyordu. Korunmanın en etkili yolu, hastalıklı kişilerle temastan kaçınmaktı. Enfekte olduğu düşünülen evler, hastalık kalıntılarını tamamen ortadan kaldırmak amacıyla yakılarak imha edilirdi.
Alman patolog Karl Joseph Eberth, 1879 yılında tifoya neden olan ve bağırsakları ile kanı enfekte eden Salmonella typhi bakterisini ilk keşfeden kişi oldu. Ancak hastalıkların, belirti göstermeyen ama bulaşıcılığı sürdüren “sağlıklı taşıyıcılar” aracılığıyla yayılabileceği fikri, uzun süre kimsenin aklına gelmedi.
Mary Mallon Kimdi?

Mary Mallon, 1869 yılında İrlanda’da doğdu. Daha iyi iş imkânları bulmak amacıyla 1880’lerde Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Mutfaktaki yeteneği sayesinde kısa sürede New York’ta varlıklı aileler için aşçı olarak çalışmaya başladı. Eğer ölümcül bir hastalığın taşıyıcısı olmasaydı, büyük olasılıkla sade ama rahat bir yaşam sürebilirdi.
Ancak Mary, asemptomatik bir Salmonella typhi taşıyıcısıydı. Yani, tifo hastalığının patojenini taşımasına rağmen herhangi bir belirtisini göstermiyordu. Mary’nin yemek pişirdiği her yerde tifo, hane halkının üzerine çöküyordu. İşin sorun çıkartan kısmı ise, 50’den fazla insanı enfekte etmesine ve üç ölüme neden olmasına rağmen, teşhisine asla inanmamasıydı.
Tifolu Mary Tifo Virüsü Taşıdığına Asla İnanmadı

Mary’nin son çalıştığı yer, Charles Henry Warren’ın eviydi. Tifo genellikle yoksul mahallelerde görülen bir hastalıkken, zengin bir malikanede ortaya çıkınca durum dikkat çekti. Nedeni araştırılmak üzere başarılı bir sanitasyon mühendisi olan George Soper görevlendirildi.
Soper, tifo salgınlarının kaynağını bulmak için geniş çaplı bir araştırmaya girişti. New York Eyaleti’nde son yıllarda görülen tüm tifo vakalarını tek tek inceledi. Bulgular, her seferinde aynı kişiye, yani aşçı Mary Mallon’a işaret ediyordu. Mallon’un özellikle pazar günleri taze şeftali eşliğinde dondurma servis ettiğini öğrendi. Bu tatlı, pişirilmediği için bakterilerin yok edilmediği nadir yiyeceklerden biriydi. Soper’a göre bu, “bir aşçının ellerindeki mikropları farkında olmadan bir aileye bulaştırmasının en etkili yollarından biriydi.”
Bunun üzerine Soper, Mary Mallon’un çalıştığı mutfağa giderek ona hastalıkla ilgili şüphelerini anlattı ve inceleme yapılabilmesi için kan, idrar ve dışkı örnekleri talep etti. Mary bu isteği öfkeyle reddetti ve iş birliği yapmayı kabul etmedi. Ancak yetkililerin devreye girmesiyle, gerekli örnekler alındı. Yapılan analizlerde, dışkısında Salmonella typhi bakterisine rastlandı.
Soper, Mallon ile yaptığı görüşmelerin ardından, hastalığın yayılma nedeninin kötü hijyen alışkanlıkları olduğuna kanaat getirdi. Mallon, tuvalet kullanımından sonra ellerini yıkamadığını ve buna gerek duymadığını itiraf etmişti. Farkında olmadan taşıdığı bakteriler, oradan aşçı olarak görev yaptığı mutfaklara taşınıyordu.
George Soper’ın yürüttüğü soruşturma kısa sürede basının dikkatini çekti. Gazeteler onu “Tifolu Mary” olarak etiketledi ve kesin kanıt olmasa da birçok tifo salgınının kaynağı olarak lanse etti.
Toplumun tepkisi her geçen gün büyüyordu. Buna rağmen Mary, sağlık görevlileriyle iş birliği yapmayı reddediyordu. Sonunda yetkililer harekete geçti ve Mary, North Brother Adası’ndaki Riverside Hastanesi arazisinde bulunan küçük bir barakada zorla karantinaya alındı. İzolasyon süreci tam üç yıl sürdü.
Mary Mallon’un İzolasyon Zamanı

Hastanede kaldığı süre boyunca doktorlar, Salmonella typhi bakterisinin Mary’nin safra kesesinde bulunduğunu tespit etti. Safra kesesi alınsaydı, çevresine hastalık yaymadan sağlıklı bir yaşam sürmesi mümkün olabilirdi. Ancak Mary, durumun ciddiyetini muhtemelen hiçbir zaman tam olarak kavrayamadı ve bu operasyonu reddetti.
Bir süre sonra, uygun hijyen kurallarına uyması ve bir daha aşçılık yapmaması şartıyla hastaneden serbest bırakılacaktı. Ancak başka bir mesleği olmayan ve taşıyıcılığının tehlike oluşturduğuna inanmayan Mary, soyadını değiştirerek yeniden aşçılık yapmaya başladı.
Daha sonra bir otel, restoran, spa ve pansiyonda yemek pişirdi. 1915’te Sloane Doğum Hastanesi’nde tifo salgını çıktı ve 25 kişi hastalandı. Soruşturmayı yürüten kişi yine George Soper’dı. Olayın arkasında Mary’nin olduğunu kısa sürede anladı. Bunun üzerine Mary, hayatının geri kalanını geçireceği hastaneye geri gitmek zorunda kaldı. Yaklaşık çeyrek yüzyıllık bir karantina sürecinin ardından, 1938 yılında hayatını kaybetti. Tifo taşıyıcısı olduğunu ise hiçbir zaman kabul etmedi.
Süper Taşıyıcıların Anlaşılması

Tifolu Mary’nin hayatı trajik bir şekilde sona erdi. Ancak geride bıraktığı en önemli miras, salgın hastalıklarda süper taşıyıcıların anlaşılmasına katkı sağlaması oldu. Salmonella typhi bakterisini taşıyan kişilerin yaklaşık %6’sının hiçbir belirti göstermeyen asemptomatik taşıyıcılar olduğu düşünülüyor. Mary de bu gruba dahildi. Ölümünden sonra New York sağlık yetkilileri, 400’den fazla sağlıklı S. typhi taşıyıcısı tespit etti.
Ancak hiçbir taşıyıcı, Tifolu Mary kadar dışlanmadı ya da toplumdan izole edilmedi. Günümüzde hâlâ, özellikle yeterli temizlik altyapısına erişimi olmayan ülkelerde her yıl yaklaşık 21 milyon tifo vakası görülüyor. Bu hastalığın başlıca yayılma kaynağı ise asemptomatik taşıyıcılar olmaya devam ediyor. Her yıl 128.000 ila 161.000 kişi tifodan hayatını kaybediyor.
Yazımızın sonunda bir başka Mary’nin hikayesini öğrenmek isterseniz: Tavşanlar Doğuran ve Tüm İngiltere’yi Kandıran Mary Toft’un Hikayesi
Kaynaklar ve ileri Okumalar:
- Marineli F, Tsoucalas G, Karamanou M, Androutsos G. Mary Mallon (1869-1938) and the history of typhoid fever. Ann Gastroenterol. 2013;26(2):132-134. PMID: 24714738; PMCID: PMC3959940.
- Typhoid Mary’s tragic tale exposed the health impacts of ‘super-spreaders’. Yayınlanma tarihi: 17 Mart 2020. Kaynak site: National Geographic. Bağlantı: ;Typhoid Mary’s tragic tale exposed the health impacts of ‘super-spreaders’/
Matematiksel