Psikoloji

Stanford Marshmallow Deneyi: Öz Denetim Başarının Göstergesi mi?

İnsanlardan akıllarında kalan ünlü bir psikolojik deneyin adını söylemesini isterseniz bir çok kişinin aklına ilk olarak büyük bir ihtimal ile Stanford Hapishane Deneyi ya da Pavlov’un Köpek Deneyleri gelecektir. Oysa ki en az bu deneyler kadar ünlü bir başka deney daha vardır. 1960’ların sonlarında, psikolog Walter Mischel tarafından gerçekleştirilen bu deney Stanford Marshmallow Deneyi ismi ile anımsanmaktadır.

The-Marshmallow-deneyi

Her ebeveyn çocuğunun gelecekte başarılı ve mutlu bir yetişkin olmasını ister. Ancak bu süreç sadece ebeveynin isteği ile gerçeklemez. Sonucunda her çocuk birbirinden farklıdır. Özdenetim, çalışkanlık, adalet, başkalarını önemseme, dürüstlük gibi karakter özellikleri neticesinde de, belirli türde durumlarla karşı karşıya kaldıklarında birbirinden farklı tepkiler vereceklerdir.

Örneğin kendini denetleme yetisinden yoksun çocuklar, yetişkinlere dönüştüklerinde ne oluyor? Bir araştırmada 1972-73 yıllarında Yeni Zelanda’nın Dunedin kentinde doğan l000’den fazla çocuk, doğumlarından 32 yaşına dek izlenmişti. Her bir çocuk üç yaşından itibaren ana-babalarından, öğretmenlerinden, araştırmacılardan ve çocukların kendisinden alınan bildirimlere dayalı özdenetim ölçütlerine göre değerlendirildi.

Sonuçlar şaşırtıcıydı. Yüksek düzeyde özdenetimli çocuklar daha sağlıklı, mutlu, zengindi ve suça daha az eğilimliydiler. Ancak bu gözleme dayalı bir araştırmaydı, dolayısıyla bu sonuç için özdenetimin tam olarak hangi açıdan sorumlu olduğunu anlamak güçtü. Sorunun cevabını tam olarak bulmak için biraz şekerleme kullanmak gerekecekti.

Stanford Marshmallow Deneyi: Öz Denetim Başarının Göstergesi mi?
Mischel, başarıyla bekleyebilen çocukların küçük bir yüzdesini incelerken ilginç bir şey keşfetti. İstisnasız, bu çocukların hepsi aynı zihinsel stratejiye güveniyorlardı. Çocuklar bakışlarını nefis şekerlemeden başka yöne çevirerek, kendilerini ikram hakkında düşünmekten alıkoymanın bir yolunu bulmuşlardı.

Stanford Marshmallow Deneyi Nedir?

Stanford psikologlarından Walter Mischel, 1960’larda şekerlemeleri, çocukların baştan çıkmadan önce doyumu ne kadar geciktirebileceklerini ölçmek için kullanacaktı. Aslında yapılan deneyde hiç marshmallow kullanılmamıştı. Aslında, araştırmaya katılan çocuklar hangi yiyecekleri tercih ettiklerini belirtmişler ve bu sevdikleri yiyecekler ile baştan çıkarılmışlardı. Ancak yine de bu deney dilimize marshmallow deneyi olarak yerleşti.

Mischel ve ekibi deneyleri sırasında, çoğu 4 ve 5 yaşlarında olan yüzlerce çocuğu test etti. Marshmallow deneyi aslında oldukça basitti. Çocukları bir masa ve sandalyenin bulunduğu küçük bir odaya davet etti. Odadaki masanın üzerinde bir tabak ve içinde bir marshmallow vardı. Mischel daha sonra dört yaşındaki çocuklara bir teklif yaptı. İsterlerse ikramları hemen yiyebilirlerdi. Ya da o gidip gelene kadar sabredip, döndüğünde iki tane alabilirlerdi. Bu tekliflerinden sonra Walter Mischel ve ekibi olan biteni gözlemlemeye başlamıştı.

Stanford Marshmallow Deneyi: Öz Denetim Başarının Göstergesi mi?
Küçük bir çocuk bir masada oturmuş sabırla marshmallow bekliyor

Kimi çocuklar bakışlarını nefis şekerlemeden başka yöne çevirerek, kendilerini ikram hakkında düşünmekten alıkoymanın bir yolunu bulmuşlardı. Bazıları gözlerini kapatmış ya da masaların altında saklambaç oynamıştı. Diğerleri Susam Sokağı’ndan şarkılar söylemiş, tekrar tekrar ayakkabı bağcıklarını bağlamıştı.

Sonucunda dört yaşındakilerin yaklaşık yüzde 75’i ortalama altı dakikalık bir bekleyiş sonrası sınıfta kaldılar. En içtepisel çocuklar şekerlemeleri hemen yutarken, daha özdenetimli olanlar buna direndiler. Araştırmacılar daha sonra bu testi geçmenin bir çocuğun okuldaki, meslekteki ve hatta genel olarak hayattaki başarısının erken bir göstergesi olabileceğini öne süreceklerdi.

Mischel on üç yıl sonra ilk denekleri takip ettiğinde (onlar artık lise son sınıf öğrencisiydiler) marshmallow testi performansları ile akademik yaşantılarının ilişkili olduğunu fark etti. Dört yaşında beklemekte zorlanan çocukların hem okulda hem de evde davranış sorunları yaşama olasılıkları daha yüksekti.

Tekrarlanan Marshmallow Deneyi Neden Çelişkili Sonuçlar Ortaya Çıkarmıştı?

Orijinal çalışma, Stanford anaokuluna kayıtlı 90’dan az çocuğu içeriyordu. (çoğu Stanford üniversitesi öğrencilerinin ve profesörlerinin çocuklarıydı). Stanford Marshmallow Deneyi ilerleyen yıllarda tekrardan ele alındı. Ancak bu sefer elde edilen bulgular çelişkiliydi.

2018 yılındaki deney, farklı etnik kökenlere ve ebeveyn eğitim düzeylerine sahip 900’den fazla çocukla tekrarlanacaktı. Ancak araştırmacılar bu sefer, marshmallow testinde hazlarını erteleyebilen çocukların yaşamda daha iyi olduğunu gösteren sınırlı kanıt buldular. Bunun yerine, bir çocuğun sosyoekonomik durumunu uzun vadeli başarının daha güçlü bir göstergesi olduğunu keşfettiler.

Ancak bu sefer de ilginç bir bulgu elde edilecekti. Daha sonraki bir ödül için beklemek büyük ölçüde orta veya üst sınıfa özgü bir davranış biçimiydi. Yani kıtlığın ve vaatlerin tutulmadığı bir yerden geliyorsanız, önünüzdeki ikramı şimdi yemek, daha sonra olacağına güvenmekten daha güvenliydi.

Hayvanlar da Marshmallow Testinde Başarılı Olabilir mi?

Orijinal testin geçerliliği ile ilgili tartışmalar devam ederken araştırmacılar da boş durmak istemediler. Bu nedenle de benzer bir testi hayvanlara uygulamaya karar verdiler. Günümüzde mürekkep balığının da bu testi başarı ile geçebildiğini biliyoruz. Marshmallow testinin yeni bir versiyonuna sokulan mürekkep balıkları, küçük beyinlerinde bildiğimizden çok daha fazlası olduğunu ortaya koydu. 

Deneye katılan 9 aylık altı mürekkep balığından biri.

Daha önce yapılan araştırmalar, iyi bir hafızaya sahip olduklarını, farklı av türlerinin değerini öğrenebildiklerini ve nerede yiyecek bulacaklarını tahmin etmelerine yardımcı olmak için geçmiş deneyimlerini kullanabildiklerini bizlere göstermişti. Günümüzde bu canlıların hazzı da geciktirebileceğini biliyoruz.

Deneylerde elbette marshmallow kullanılmadı. Bunun yerine bu canlıların yemekten hoşlanacakları bir besin türü tercih edilecekti. Deney sonucunda mürekkepbalıkları, bir kapının bir gecikmeden sonra açılacağını biliyorlarsa, daha lezzetli bir yemek elde etmek için hazzı ertelemeyi seçti. Sabretme süreleri ise 50 ila 130 saniye arasındaydı. Bu süre zarfında, genellikle tankın dibinde oturup ödüle baktılar.

Araştırmacılar ayrıca mürekkep balığındaki öz kontrol derecesinin zekayla veya mürekkep balığının öğrenme yeteneği ile bağlantılı olup olmadığını da test ettiler. Bunu yapmak için mürekkepbalığını ödülü çeşitli uyaranlarla ilişkilendirecek şekilde eğittiler. Bulgulara göre, kendini daha fazla kontrol eden (yiyeceklerini almak için daha uzun süre bekleyen) mürekkep balıklarının daha iyi öğrenme yeteneği vardı.

Sonuç olarak

Biz insanlar, kolay cevapları (örneğin, bazı kişilerin öz denetim düğmesinin açık, diğerlerinin kapalı olması gibi) tercih ederiz. Oysa ki insan psikolojisi karmaşık bir olgudur. Sonuçların tutarlı çıkmamasının da temel nedeni budur. Görevde en başarılı olan çocuklar, şekerleme için beklerken illa ki daha fazla özdenetim göstermemişlerdi. Daha çok zihinlerini uzaklaştırmanın bir yolunu bulmuşlardı. Belki de gerçekten de mürekkep balıkları bu konuda bizlerden daha başarılıdır.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu