Gerçeklik yanılsaması olarak da bilinen illüzyon etkisi, aynı yanlış bilginin tekrar tekrar duyulmasıyla, zamanla doğru kabul edilmesini tanımlar. Endişe verici olan şu ki, insanlar bu bilginin başta yanlış olduğunu bilseler bile, tekrar edildikçe ona inanmaya başlayabilirler.

Diyelim ki son günlerde ofiste bir soğuk algınlığı salgını var ve sen de hasta olmaktan kaçınmak istiyorsun. Yıllar içinde pek çok kişiden C vitamininin hastalıklardan korunmaya yardımcı olabileceğini duymuşsun. Bu yüzden gidip portakal aromalı C vitamini takviyeleri alıyorsun.
Daha sonra C vitamininin soğuk algınlığını önlediğine dair bir kanıt olmadığını öğreniyorsun (ama hastalık süresini biraz kısaltabilir!). Yine de, bu takviyeleri almaya devam ediyorsun—çünkü hâlâ bir şekilde koruyucu etkisi olabileceğini hissediyorsun. İşte bu, gerçeklik yanılsamasına bir örnektir.
Yanlış bilgilerin bu şekilde tekrarlanarak karşımıza çıkması, doğruyu değerlendirme biçimimizi etkiler. Başta kuşkuyla yaklaştığımız bir ifadeye, zamanla inanır hale gelebiliriz. Örneğin balıkların hafızasının sadece üç saniye sürdüğünü, kahvenin vücudu susuz bıraktığını ya da çiğnenen sakızın yedi yılda sindirildiğini kaç kez duydunuz?
Bu tür mitlere başlangıçta eleştirel bakmak mümkün olsa da, tekrar tekrar duydukça içimizde bir doğruluk hissi oluşur. Üstelik bu durumun zekanız veya eğitiminiz ile hiçbir bağlantısı yoktur.
Gerçeklik Yanılsaması İle Nasıl Tanıştık?
Gerçeklik yanılsaması etkisi ilk kez 1977 yılında Lynn Hasher, David Goldstein ve Thomas Toppino tarafından yayımlanan bir çalışmayla ortaya kondu. Araştırmada üniversite öğrencileri, üç oturum boyunca—her biri iki hafta arayla—laboratuvara davet edildi.
Her seansta katılımcılara doğru ve yanlış ifadeler içeren listeler verildi ve her bir ifadeyi ne kadar doğru buldukları soruldu. Zaman geçtikçe hem doğru hem de yanlış ifadeler, katılımcılar tarafından giderek daha “doğru” olarak değerlendirildi.
Bu çalışma, tekrarın inançlar üzerindeki etkisini deneysel olarak gösteren ilk örnekti. Ancak araştırmadaki ifadeler, çoğu öğrenci için tanıdık olmayan ama kulağa makul gelen bilgilerdi. Daha sonraki araştırmalar, aynı etkinin insanlar bir konuda bilgi sahibi olduklarında bile görülebildiğini ortaya koydu.
Gerçeklik yanılsaması etkisine olan ilgi özellikle 2000’lerin sonlarında ve 2010’larda arttı. İnternetin ve sosyal medyanın bilgi yaymadaki rolü büyüdükçe, tekrarın etkisi daha görünür hâle geldi. Etki, 2016 ABD başkanlık seçimleri sonrası daha da fazla dikkat çekti. Bugün ise bu etkinin dijital çağdaki sonuçları giderek daha çok tartışılıyor.

İnternet ve Gerçeklik Yanılsaması
Bir araştırmaya göre, sahte haberler gerçek haberlere kıyasla ortalama altı kat daha hızlı yayılıyor ve 1.500 kişiye çok daha çabuk ulaşıyor. Üstelik sahte içeriklerin paylaşılma (örneğin retweetlenme) olasılığı, gerçek içeriklere göre yüzde 70 daha fazla
Bu kadar yoğun bir bilgi kirliliği içinde, sahte haberlerle karşılaşmak kaçınılmaz. Hatta çoğumuz, farkında bile olmadan, bu tür içeriklere neredeyse her gün maruz kalıyoruz. İşte bu durum bile başlı başına gerçeklik yanılsaması etkisine açık hâle gelmemize yetiyor.
Üstelik bu etki her zaman tesadüfen ortaya çıkmaz. Tekrarın gücünü bilen propaganda uzmanları, bir mesajın sürekli tekrarlanmasının insanların ona inanmasını sağladığını çok iyi bilir. Adolf Hitler bile Kavgam adlı kitabında, “sloganlar, son birey de anlayana kadar ısrarla tekrarlanmalıdır” demiştir.
Bugün bir politikacının açıkça yanlış bir ifadeyi defalarca tekrarlaması bir gaf değil, bilinçli bir stratejidir. Amaç, yalanı tanıdık hâle getirmek ve zamanla onun doğruymuş gibi kabul edilmesini sağlamaktır. Bu yüzden, tekrar edilen her yanlış cümleyi sıradan bir hata olarak görmemeliyiz. Gerçeklik yanılsaması etkisi, kasıtlı olarak kullanılan güçlü bir ikna aracıdır.
Joseph Goebbels’in sözleri bu gerçeği çarpıcı biçimde özetliyor. “Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır; ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur.” Araştırmalar, bir yalanın doğruymuş gibi algılanması için bin kez tekrarlanmasına bile gerek olmadığını gösteriyor. Çoğu zaman aynı mesaja yalnızca 3 ila 5 kez maruz kalmak, o bilginin doğru olduğuna dair bir his oluşturmak için yeterli oluyor.
Gerçeklik Yanılsamasına Karşı Eleştirisel Düşünme
“Eleştirel düşünme” bu soruna karşı klişe ya da sıkıcı bir çözüm gibi görünecektir. Ama gerçek şu ki, gerçeklik yanılsaması etkisinden korunmanın en etkili yolu budur. Her gün karşımıza çıkan bilgi akışı içinde, şüpheli iddiaları sorgulamadan geçip bir sonraki içerikle ilgilenmek oldukça kolaydır.
Ancak sahte bir ifadeyle ilk karşılaştığımız anda onu sorgulamazsak, beynimiz bu bilgiyi tanıdık olarak kaydeder. Bu da bizi, ileride o bilgiye istemeden inanmaya daha açık hâle getirir.
Ayrıca, bir iddiayı ilk duyduğunda doğrulamak, gerçeklik yanılsaması etkisini azaltmanın en etkili yollarından biridir. Bu noktada Google güçlü bir araçtır. Politik içerikli yalanlar söz konusu olduğunda ise Teyit ve Snopes gibi siteler, sahte haberleri tespit etmek ve çürütmek için sürekli çalışır.
Ayrıca, yanlış bilgiyle karşılaştığını fark etmek için bazı temel işaretlere karşı dikkatli olmak gerekir. Belirsiz ya da doğrulanamayan kaynaklar, kötü yazılmış metinler, imla hataları ve büyük iddialarda bulunmasına rağmen hiçbir güvenilir haber kaynağında yer almayan içerikler genellikle yanlış bilgiye işaret eder.
Sonuç Olarak
Sonuçta mesele sadece ne duyduğumuz değil, o anda ne kadar dikkatli düşündüğümüzdür. Çünkü sorgulamadan geçtiğimiz her yanlış bilgi, zihnimizde yer eder. Yeterince tekrarlandığında ise yalnızca tanıdık gelmez—gerçekmiş gibi hissettirmeye başlar.
İşte bu yüzden, doğru soruları sormak ve birkaç dakikalık basit bir araştırma yapmak, bir yalanın zihinlerde hakikate dönüşmesini engellemenin en güçlü yoludur. Sessiz kaldığımız her an, yalanın kök salmasına izin veririz.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Pennycook, G., Cannon, T. D., & Rand, D. G. (2018). Prior exposure increases perceived accuracy of fake news. Journal of Experimental Psychology: General, 147(12), 1865–1880. https://doi.org/10.1037/xge0000465
- Dechêne A, Stahl C, Hansen J, Wänke M. The truth about the truth: a meta-analytic review of the truth effect. Pers Soc Psychol Rev. 2010 May;14(2):238-57. doi: 10.1177/1088868309352251. Epub 2009 Dec 18. PMID: 20023210.
- Hassan, A., Barber, S.J. The effects of repetition frequency on the illusory truth effect. Cogn. Research 6, 38 (2021). https://doi.org/10.1186/s41235-021-00301-5
- Illusion of Truth Effect: Repetition Makes Lies Sound True; Bağlantı: https://thedecisionlab.com
- Fazio LK, Brashier NM, Payne BK, Marsh EJ. Knowledge does not protect against illusory truth. J Exp Psychol Gen. 2015 Oct;144(5):993-1002. doi: 10.1037/xge0000098. Epub 2015 Aug 24. PMID: 26301795.
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel





