Sinirbilim

Beynimizde Bulunan Broca Alanının Rastlantısal Keşfi

Tarihte önemli bir nörolojik vakalardan biri, 11 Nisan 1861’de Fransız nörolog ve antropolog Paul Broca’nın görmesi için Paris’teki Bicêtre hastanesinin cerrahi servisine nakledilen 51 yaşındaki hasta Mösyö Leborgne idi. Onun kaderi, o zamanlar da birçok kişi tarafından kabul gören, dil üretme yeteneğinin beyin boyunca dağıldığı efsanesini devirmeye yardımcı oldu. Onun sayesinde beynimizde bulunan Broca alanının farkına vardık.

Leborgne tarafından, söyleyebildiği tek sözcük bu olduğu için “Tan” lakabı ile anılan, bu hasta sinirbilimin Phineas Gage‘den sonra en önceli hastası olarak kabul görmektedir. Tan maalesef uzun yaşamadı. Broca’nın onu ilk muayene etmesinden bir hafta sonra öldü. Ancak onun sayesinde beynimiz hakkında bir çok şey öğrendik.

Beynimizde prefrontal korteksin bir bölgesi olan Broca alanı, adını dil üretiminde anahtar bir rol oynadığı fikrini savunan Fransız cerrah Paul Broca’dan almıştır. Broca alanı konuşmanın oluşumu için hayati önem taşır.

Broca Alanı ve Tan’ın Hikayesi

Tan, 31 yaşında, muhtemelen gençliğinden beri çektiği epilepsinin bir komplikasyonu olarak, dil üretme güçlerini kaybetmişti. İlk olarak 1833’te, işyerinde toksik metal dumanlarına maruz kalmanın neden olduğu ciddi baş ağrılarıyla hastaneye kaldırılmıştı. Sonraki yıllar içinde de vücudunun sağ tarafındaki yetilerini de giderek kaybetmişti.

Bunun sonucunda Leborgne, epilepsi, konuşma kaybı ve sağ tarafında felç gibi çeşitli nörolojik hastalıklarla yirmi yıldır mücadele ediyordu. 1861’de Bicêtre cerrahi koğuşuna geldiğinde sağ bacağında yeni gelişen bir kangren vardı.

Tan’ın ölümünün zamanlaması tesadüfen akademik çevrelerde beynin ön kısmının dil üretme yeteneğini destekleyip desteklemediği konusundaki bir tartışmayla aynı zamana denk geldi. Paul Broca hastasının beynini incelemeye karar verdi.

Paul Broca yaşadığı dönemin popüler fikirlerinden frenelojinin etkisi altında antropolojiye oldukça merak salan bir kişiydi. Leborgne’nin beynini incelerken Broca, sol frontal bölgenin yüzeyindeki düzensiz bir lezyona denk geldi. Muhtemelen Tan, bu yüzden konuşamıyordu.

Broca bu önemli keşif sonrasında doku bozukluğu olan bu bölgenin konuşma ile ilgili bir merkez olabileceğini öne sürdü. Sonrasında bulgularını (kendi kurduğu) Société d’Anthropologie’ye ve Société Anatomique’e sundu. Sol şakağın hemen arkasında yer alan beynin bu bölümü artık genel olarak Broca bölgesi olarak anılıyor.

Broca Alanının Keşfinin Ardından

Paul Broca ( 1824-1880)

Broca’nın keşfi, fiziksel beyin ile psikolojik ve entelektüel özellikler arasındaki ilişkiye olan ilgiyi artırmıştı. Broca ve meslektaşları kısa süre sonra Tan ve bu konuşma bozukluğuna sahip diğer hastalarda beyin hasarının neredeyse her zaman sol beyin yarı küresi ile ilgili olduğunu fark ettiler.

Broca, bu dil problemlerini aphémie (“konuşmama” anlamına gelir) olarak adlandırdı. Ancak kısa süre sonra Armand Trousseau tarafından ortaya atılan “afazi” (Yunanca “konuşmama”) terimi kabul gördü. Bugün, Broca bölgesine verilen hasarla ilişkili konuşma ve dil bozuklukları sendromuna Broca afazisi denir.

Broca’nın gözlemi, yaşadığı dönemde çok önemli bir keşifti. Günümüzde ne kadar apaçık görünse de, konuşma yeteneğimizin kaynağı uzun zamandır dil ile bağlantılı olarak düşünülüyordu. Örneğin, antik Roma’da, konuşamamanın tedavisi dil kaslarını iyileştirmek ve güçlendirmek biçiminde yapılıyordu.

Dilin konuşma için birincil organ olduğu görüşü 17. yüzyıl boyunca sağlam bir şekilde yerleşmişti. Broca’nın keşfi konuşmanın kökeninin serebral kortekste olduğunu açığa çıkarmıştı. ( Ek okumalar: Dil Olmadan Düşünmek Mümkün mü?)

Broca’nın bu önemli keşfi gerçekleştirdiği Tan’ın beyni halen Paris’teki Dupuytren Müzesi’nde bir kavanoz içinde sergilenmektedir. Broca beyni yalnızca yüzeysel olarak gözlemlemeyi seçtiği için halen üzerinde araştırmalar yapmaya uygun biçimdedir.

Tan’ın Beyni Araştırılmaya Devam Ediyor

İlk olarak 1980 yılında olmak üzere, 1994 ve 2007 yılında modern görüntüleme cihazları ile Tan’ın beyni üç kere daha incelendi. Bu sayede de Tan’ın lezyonlarının Broca’nın fark ettiğinden çok daha geniş olduğunu anladık. Aslında Tan’ın beynindeki en önemli hasar Broca bölgesinde değildi. Broca, beyni incelememe kararı nedeniyle bu hasarın çoğunu algılayamamıştı. Yani gerçekten de her şey biraz tesadüfler üzerine kuruluydu.

Günümüzde bu alanın aynı zamanda diğer zihinsel işlevlerle de ilgili olduğu bilinmektedir. Bu işlevler dil anlama; müzik dinlemek ve icra etmek genel olarak söz dizimi işlevi gerektiren görevlerdir.

Broca alanıyla ilgili son bir not. Bu alanın hasar görmesinden sonra konuşma üretiminin düzelebileceğine dair kanıtlar var. Bunu bir başka dikkate değer ve yakın tarihli vaka çalışması sayesinde biliyoruz. Erkek bir hasta olan FV’nın 2009 yılında beyninin ön tarafından, Broca bölgesini kapsayan bir bölgeden büyük bir tümör çıkartıldı. Buna rağmen, konuşması büyük ölçüde etkilenmedi.

Vakayı belgeleyen Monique Plaza ve meslektaşları bunun, tümörün yavaş büyümesi ve diğer beyin bölgelerinin genellikle Broca alanının hizmet ettiği işlevleri üstlenmesi, nedeniyle olabileceğini açıkladılar. Ancak FV’de garip bir eksiklik vardı. O da diğer insanların konuşması hakkında konuşamıyordu. Sonuç olarak yeni anlayışlar, beyin hasarı ve iyileşme söz konusu olduğunda işlerin nadiren basit olduğunu bizlere gösterdi.


Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • Shaywitz, Sally E.; Overcoming dyslexia;  Vintage; 2nd edition ( 2020); ISBN: 9780679781592
  • The man who couldn t speak and how he revolutionized psychology; https://blogs.scientificamerican.com/
  • Plaza M, Gatignol P, Leroy M, Duffau H. Speaking without Broca’s area after tumor resection. Neurocase. 2009 Aug;15(4):294-310. doi: 10.1080/13554790902729473. Epub 2009 Mar 9. PMID: 19274574.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu