Biyoloji ve Coğrafya

Bu Yüzyıl İçerisinde Nüfus Düzeltmesiyle Karşı Karşıya Kalabiliriz! Peki İnsanlık Gerçekten Yok Oluşun Eşiğinde mi?

Doğa kanunları gereği diğer canlılarda olduğu gibi insanlık da bu gezegen üzerinde kalıcı değildir. Homo sapiens adını verdiğimiz türümüz öyle çok uzun zamandan beri de burada değil zaten. Şunun şurasında sadece 250 bin yıldır ayaktayız. Peki sizce Dünya üzerindeki bu egemenliğimiz daha ne kadar devam edecek? İnsanlık yok oluş eşiğinde mi?

Bu Yüzyıl İçerisinde Nüfus Düzeltmesiyle Karşı Karşıya Kalabiliriz! Peki İnsanlık Yok Oluşun Eşiğinde mi?
Dünya üzerindeki bu egemenliğimiz daha ne kadar devam edecek? İnsanlık yok oluş eşiğinde mi?

Hızla artan nüfus, aşırı tüketim, çevre kirliliği, iklim değişikliği vb. durumları göz önüne alırsak gezegen üstündeki saltanatımız pek uzun sürmeyecek gibi duruyor. Nitekim bazı bilim insanları da bu görüşte. Ve ne yazık ki bazı bilim insanları türümüzün yok oluşla karşı karşıya kalmasının öyle çok da uzak bir zamanda olacağını düşünmüyor. Hatta ünlü ekolojist William Rees, bu yüzyılın sonlarına doğru bir nüfus düzeltmesiyle karşı karşıya kalacağımızı söylüyor.

Peki ama nüfus düzeltmesi nedir? William Rees neden bu yüzyılın sonlarını işaret ediyor? İnsanlık gerçekten de yok oluşa mı sürükleniyor? Gelin bu yazımızda bu sorulara cevap aramaya çalışalım.

William Rees Nüfus Düzeltmesiyle Ne Kast Ediyor?

1800’lü yıllarda insan nüfusu yaklaşık 1 milyardı. Aradan geçen bir yüzyıldan sonra nüfusumuz 600 milyon kadar artmıştı. Bugün ise gezegenimizde 8 milyar insan var. Sizce de bir türün yaklaşık 200 senede sayısını %700 arttırması tuhaf değil mi?

Bu Yüzyıl İçerisinde Nüfus Düzeltmesiyle Karşı Karşıya Kalabiliriz! Peki İnsanlık Yok Oluşun Eşiğinde mi?
Bilim ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak insan nüfusunun nasıl hızla arttığını görüyorsunuz.

Günümüzde Dünya’nın neredeyse her yerinde insanlar yaşıyor. Deyimi yerindeyse her yeri işgal ediyor ve sömürüyoruz. Ve bu durumdan da yine kendimiz zarar görüyoruz. Çünkü nüfusumuzun bu absürt artışı ve tüketim çılgınlığımız, ekosferimiz için sürdürülebilir bir şey değil. Bu yüzden de Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nden nüfus ekolojisti William Rees, bu yüzyılın sonlarında bir nüfus düzeltmesi yaşayabileceğimizi söylüyor.

Doğadaki her tür, kaynaklar bol ve tehditler az olduğunda çoğalır. Ancak aşırı tüketim veya çevresel etmenler nedeniyle kaynaklar azalmaya başladığında türün popülasyonu da azalır. Ve insan da doğanın parçası olan bir tür olarak bu kurala uymak zorundadır.

Bu Yüzyıl İçerisinde Nüfus Düzeltmesiyle Karşı Karşıya Kalabiliriz! Peki İnsanlık Yok Oluşun Eşiğinde mi?

İşte bu yüzden Rees, türümüzün tehlikede olduğuna inanıyor. Çünkü fosil yakıtları aşırı kullanarak, ormansızlaştırma ve madencilik faaliyetlerinde bulunarak ve tarım alanlarını tahrip ederek kendimizi yok oluşa sürüklüyoruz. Ve bu nedenle Rees’e göre insanlığın bu yüzyılın sonunda bir nüfus düzeltmesiyle karşı karşıya olma olasılığı var. Bunun sonucunda da sayımız 100 milyon ile 3 milyara kadar düşme potansiyeline sahip olacak.

İnsanlık Bu Hale Nasıl Geldi?

İnsan nüfusunun hızlı artışının ilk sebeplerinden birisi Sanayi Devrimidir. Gelişen bilim ve teknoloji sayesinde daha konforlu ve daha sağlıklı yaşamaya başladık. Artan refah düzeyi ailelerin daha çok çocuk büyütebilmesini sağladı. Ve tüm bunların yanında bilim ve teknolojimiz sayesinde doğayı yendiğimizi sandık.

Bugün birçoğumuz türümüzün de evrim yasalarına tabi bir şekilde yaşadığını hiç fark etmiyoruz. Çünkü iyi koşamadığımız için avlanmıyoruz. Ama yine de evrim yasaları bizim için de işliyor. Ve bunu fark etmiyor olmamız da insanlığın bu hale gelmesinin sebeplerinden birisidir.

Rees de makalesinde işte bu noktaya parmak basıyor. İnsan, evrimsel geçmişinde son derece yararlı olan kısa vadeli düşünme eğilimi sebebiyle bugün bu kadar çok tüketiyor. Bu da bizi tüketim çılgınlığına ve çevreyi kirletmeye itiyor. Her gün üretilen milyonlarca ton yiyeceği düşünün. Bunların ne kadarı gerçekten ihtiyacı olan insanlara ulaşıyor? Tüketim çılgınları tarafından tüketildikten sonra üretim fazlasına yani çevre kirliliğine sebep olacak atıklara dönüşüyorlar.

Peki Rees’in sözünü ettiği nüfus düzeltmesinden sonra bizi neler bekliyor dersiniz? Ona göre kentler sular altında kaldıktan, kıtlık baş gösterdikten ve metropoller batmaya başladıktan sonra nüfus gittikçe azalmaya başlayacak. Rees bu işin sonunda bizi daha ilkel bir yaşamın beklediğini söylüyor. En iyi senaryoda ise bu ilkel yaşamı yenilenebilir enerjiyle sürdürebileceğimizi tahmin ediyor.

Peki Rees’in de Dediği Gibi İnsanlık Gerçekten de Yok Oluşun Eşiğinde mi?

William Rees nüfus düzeltmesi tahminini öne süren ilk isim değil. Sanayi Devrimi’nden sonra gezegenimize zarar vermeye başladığımızı anladığımızdan beri buna benzer senaryolar ara ara gündeme gelmişti. Ve şu ana kadar da Dünya üzerindeki koşulların insan popülasyonunun çöküşüne neden olacak kadar değiştiğini öne süren ikna edici bir kanıt yok. Hatta teknoloji ilerledikçe daha az kaynak kullanarak daha çok şey üretiyoruz.

Birleşmiş Milletler 2080’lere kadar insan nüfusunun artış göstereceğini ve 10.4 milyarla zirveye ulaşacağını tahmin ediyor.

Ayrıca Birleşmiş Milletler’in mevcut öngörüsüne göre insan nüfusu 2080’lere kadar artış göstererek 10.4 milyar ile zirveyi görecek. Daha sonra ise sabitlenip azalmaya başlayacak. Bu doğal yavaşlama yıkıcı bir yok oluştan ziyade doğum kontrollerine, sürdürülebilir yaşama ve yüksek yaşam standartlarına bağlı olarak gerçekleşecek bir azalma olacak. Kısacası BM ve birçok bilim insanı, türümüzün yok oluşa karşı nüfusunu bilinçli bir şekilde kontrol altında tutacağına inanıyor.

Sonuç Olarak;

Hemen endişelenmemize gerek yok. Muhtemelen hiçbirimiz hayattayken büyük bir yok oluşa şahit olmayacağız. Bu yüzden bu yüzyılın sonuna kadar insan nüfusunun artmaya devam edeceğini de söyleyebiliriz. Ancak bu durum William Rees’in haksız olduğunu göstermiyor.

Eğer bazı konularda önlem almazsak Rees’in senaryosu çok daha yakın bir zamanda gerçekleşebilir. Veya en azından Rees’in senaryosu er ya da geç gerçekleşmek zorunda kalacaktır. Bunun olmaması için şimdiden önlem almalı, doğanın bir parçası olduğumuzu, onu yenmeye çalışmanın anlamsız olduğunu unutmamak gerek.


Kaynaklar ve İleri Okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Melike Üzücek

Ankara Fen Lisesi'nden mezun oldum. Erdemli insanların yetişmesinde en önemli unsurun eğitim olduğunu düşündüğüm için lisans eğitimime matematik eğitimi üzerinden devam ediyorum. Kitap okumayı yazarların zihinlerine, düşünce dünyalarına girmek olarak gördüğümden kitap okumak benim için boş zaman aktivitesinden çok daha farklı bir konumdadır. Araştırma yapmayı ve sorgulamayı seven biriyim. Matematik ve biyoloji başta olmak üzere felsefe, astronomi, modern fizik ile ilgileniyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu