Elektronik parçaların devreye girmesi, hesap makinelerinden bilgisayarlara geçişte önemli bir adım olarak görülür. Ancak esas kırılma noktası, sadece dört işlem yapan bir aygıttan, her türlü veriyi işleyebilen bir makineye geçiş fikrindeydi. Ada Lovelace ile Charles Babbage’ın ortaklığı, tam da bu dönüşümün simgesidir.

Babbage (1791–1871), Lovelace’le tanıştığında Analytical Engine adını verdiği makine üzerinde on yılı aşkın süredir çalışıyordu. Hedefi, matematiksel tablolar için sonsuz sayı dizilerini otomatik hesaplayacak bir sistem geliştirmekti. Lovelace ise bu makinenin yalnızca sayısal değil, her türlü veriyi işleyecek kapasitede olduğunu fark etti. Bu vizyonla, tarihte belirli bir algoritma tasarlayıp yayımlayan ilk kişi oldu.
Kısaca Ada Lovelace Kimdir?
Ada Augusta Lovelace, karmaşık ve huzursuz bir ailede büyüdü. Babası, ünlü şair Lord Byron —tam adıyla George Gordon Byron— idi. Byron, 1813’te üvey kız kardeşi ile tutkulu bir ilişki yaşamaya başlamıştı.
Lady Byron ise iyi bir eğitim almış bir kadındı; özellikle matematik ve astronomiye ilgi duyuyordu. Ancak onun soğukkanlı, akılcı kişiliği ile Byron’un tutkulu ve kural tanımaz doğası birbiriyle çatışıyordu. Evlilikleri, sert tartışmalarla ve muhtemelen fiziksel kavgalarla doluydu.

10 Aralık 1815’te çiftin ilk ve tek çocuğu Ada dünyaya geldi. Byron, bir erkek çocuk beklediği için hayal kırıklığına uğradı. Ada’nın doğumundan yalnızca bir ay sonra evlilik tamamen sona erdi. Bu ayrılık Byron’un itibarını yerle bir etti; ülkesini terk etti ve bir daha geri dönmedi. 36 yaşında da, evinden uzakta, hayatını kaybetti.
Ada dört yaşında matematik derslerine başladı; ardından coğrafya, astronomi, teknik çizim, çeşitli diller ve müzik dersleri aldı. 1833 yılı onun için dönüm noktası oldu. Aristokrat genç kızlar için gelenek olduğu üzere, on yedi yaşında saraya takdim edildi.

Zekâsı ve konuşma yeteneğiyle çevresindekileri derinden etkiledi; dönemin önemli isimleriyle tanıştı. Bunlar arasında o dönemde çoktan üne kavuşmuş yazar Charles Dickens ve elektromanyetizma üzerine çalışan ünlü bilim insanı Michael Faraday da vardı. Faraday ile yaptığı uzun yazışmalar ve tartışmalar, onun bilimsel yöntem konusundaki düşüncelerini derinleştirdi.
Ancak Ada’nın yaşamını kökten değiştirecek karşılaşma, bir kadınla tanıştığında gerçekleşecekti. Bu kadın Mary Somerville (1780–1872) idi. Mary Somerville, Ada Byron için bir rol model, güvenilir bir dost ve entelektüel bir sohbet ortağı oldu. Ada’yı 1833 yılının Haziran ayında Charles Babbage ile tanıştıran da Somerville’di.

Ada Lovelace ve Charles Babbage Birlikteliği
O dönemde 42 yaşında olan Babbage, matematikçi, filozof ve makine mühendisiydi; on yılı aşkın süredir, binlerce hassas dişliden oluşan mekanik bir hesaplama makinesi üzerinde çalışıyordu. Ada Byron bu makinenin çalışma prensibini ilk görüşte anlayan sayılı kişilerden biri oldu. Ancak Ada, bu işbirliğinin ivme kazanmasından önce, yaşamındaki bazı kişisel sorunlarla baş etmek zorundaydı.
1835’te Ada, kendisinden on yaş büyük Baron William King ile evlendi. Evliliğiyle birlikte annesinin baskısından kurtulsa da bu kez aristokrat bir kadın olarak sosyal yükümlülükleri başladı. Bu yeni hayat, ona ne bilimsel çalışmalarına devam edecek ne de bilim insanlarıyla yazışmalarını sürdürecek zaman bırakıyordu.
1836 ile 1839 yılları arasında Ada King üç çocuk dünyaya getirdi. Bu dönemde eşi, kont unvanına yükseltildi. Yeni soyluluk unvanı için, Ada’nın soyundan geldiği Lovelace baronlarının adı seçildi. Böylece Lady King, Lady Lovelace olarak anılmaya başladı.

Üçüncü çocuğunun doğumundan sonra Ada Lovelace yeniden bilime yöneldi. Zamanla Babbage’ın en yakın dostu ve sırdaşı haline geldi. Babbage, Ada’ya “sayıların büyücüsü” diyordu; Ada ise onu, buhar gücüyle çalışan ilk hesaplama makinesinin öncü mucidi olarak hayranlıkla görüyordu.
Ada Lovelace bu süreçte, Babbage’ın yakın dostu ve matematik profesörü Augustus De Morgan ile de fikir alışverişi yapıyordu. 1840’ların başında De Morgan, Ada’yı karmaşık analiz ve sayı teorisi üzerine çalışmaya teşvik etti. Sonucunda bu çalışmalar, yalnızca sayılarla değil, semboller aracılığıyla karmaşık formüller üzerinde işlem yapmanın da yolunu açtı.
Bu, bilgi teknolojisinin tarihinde bir dönüm noktasıydı. Çünkü artık amaç sadece sayıları işlemek değil, düşünceyi ve mantığı da hesaplama diliyle ifade edebilmekti.
Ada Lovelace Analitik Makine’yi Düşünülenden Çok Daha İleriye Taşıdı
Charles Babbage’ın 1820’lerin başından beri üzerinde çalıştığı makine Difference Engine (Fark Makinesi) idi. Ancak on yıllık bir çalışmanın ardından, makinenin yalnızca küçük bir bölümü tamamlanmıştı.. 1842’de Difference Engine projesi sone erdi.
Sıradaki proje Analytical Engine (Analitik Makine) idi. Bu makine birkaç metre yüksekliğinde olacak, buhar gücüyle çalışacak ve en dikkat çekici özelliği olarak delikli kartlarla kontrol edilecekti.

Delikli kart fikri, Fransız mucit Joseph-Marie Jacquard’a aitti. Kartlardaki “delik var ya da yok” bilgisi, hangi ipliklerin kaldırılacağını belirliyordu. Babbage, Jacquard’ın fikrini Analytical Engine’e uyarladı.
Babbage, 1840 yılında Torino’daki bir bilim kongresinde Analytical Engine’in konseptini anlattı. Dinleyiciler arasında bulunan İtalyan matematikçi, mühendis ve ileride başbakan olacak Federico Menabrea (1809–1896), 1842’de Babbage’ın sunumuna dayanarak bu makine hakkında yirmi sayfalık bir makale yayımladı.
Makale Fransızca yazıldığı için, İngilizce dünyasında da okunabilmesi amacıyla Ada Lovelace onu çevirdi ve Babbage’ın önerisiyle A.A.L. takma adı altında kapsamlı notlar ekledi. Lovelace’in yedi açıklayıcı notu, metni orijinalinden üç kat daha uzun hale getirdi. Sonunda İngilizce’de Babbage’ın fikrini en ayrıntılı biçimde anlatan kaynak oldu.

Babbage, makinesinin esas faydasını sayıları hatasız çarpmakta görürken, Ada Lovelace bunun çok ötesine bakıyordu. Ona göre Analytical Engine yalnızca sayılarla değil, harfler, müzik notaları ve görsellerle de işlem yapabilirdi.
1930’larda İngiliz bilgisayar bilimci Alan Turing, bunun gerçekten de mümkün olduğunu kanıtladı. Lovelace’in öngörüsü”, 20. yüzyıldan itibaren bilgisayar bilimi olarak anılmaya başladı. Lovelace, eklediği notlarda bu tür bir algoritmanın örneğini de sundu. Analytical Engine’in, De Morgan’dan öğrendiği Bernoulli sayı dizisini hesaplayabileceğini gösterdi.
Lovelace’in Bernoulli sayılarını otomatik olarak hesaplamaya yönelik bu tasarımı, bugün tarihteki ilk bilgisayar programı olarak kabul ediliyor. Bu nedenle kendisi de modern anlamda yazılımın mucidi sayılıyor.
Ada Lovelace Ölümünün Ardından Hak Ettiği İtibarı Elde Etti
Zamanının bilgi düzeyiyle kıyaslandığında Lovelace’in fikirleri olağanüstü derecede ileri görüşlüydü. Ancak modern bilgisayar fikri, dönemin uzmanları arasında belirli bir ilgi uyandırsa da geliştirilmeden kaldı. Bunun iki temel nedeni vardı:
Babbage, başarısız sayılan Difference Engine projesinden sonra Analytical Engine’i tamamlayabilmesi için gerekli finansmanı bulamadı. Makine yalnızca bir kavram olarak kaldı, hiçbir zaman inşa edilmedi. Ayrıca Ada Lovelace, 27 Kasım 1852’de henüz 36 yaşındayken kansere yenik düştü. Aynı yaşta hayatını kaybeden ancak hiç görmediği babasının yanında gömülmek son isteği olacaktı.
1953 yılında Lovelace’in notları ilk kez yayımlandı ve bu, onun modern anlamda “bilgisayar biliminin öncülerinden biri” olarak tanınmasını sağladı. Ayrıca 1970’lerde Fransız bilgisayar bilimci Jean Ichbiah, geliştirdiği önemli bir programlama diline onun adını verdi. Bu programlama dilinin adı ADA idi.
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Ada Lovelace’s skills with language, music and needlepoint contributed to her pioneering work in computin. Yayınlanma tarihi: 8 Aralık 2022; Bağlantı: https://theconversation.com
Matematiksel