Sinirbilim

Yüzleri Tanımada Ne Kadar Başarılısınız? Yüz Körlüğü Nedir?

Yüz ifadeleri, diğer insanların zihinlerine açılan dış pencerelerdir. Bir yüze saniyenin çok küçük bir anında bakarak ilk duygusal izlenimleri oluşturabiliriz. Yüzleri hızlı bir şekilde tanıma yeteneği, birinin akraba, arkadaş veya yabancı olup olmadığına anında karar vermemizi sağlar. Neyle ilgilendiklerini anlamak için insanların gözlerine bakarız. Bu sayede de “Beni mi izliyor? Bilmem gereken bir şeye mi yoksa, yaklaşan bir tehdide mi bakıyor?” gibisinden soruların cevaplarına erişmeye çalışırız.

İnsanlar için yüzler çok önemlidir. Bir kişinin yüzüne bakarak yaşını, cinsiyetini, duygularını, kişiliğini ve tanıyıp tanımadığımızı anlamaya çalışırız. Evrimsel tarihimiz göz önüne alındığında bu mantıklıdır. Sonuçta atalarımız milyonlarca yıl boyunca aile üyelerini yabancılardan ve yırtıcıları avlardan ayırmak için büyük ölçüde görsel yeteneklerine güvenmişlerdir. Bu nedenle insanlar yüzleri görmek için optimize edilmiştir ve aslında var olmadıkları yerlerde bile yüzleri göreceklerdir. Ancak yüz tanıma yeteneğimiz aslında düşündüğünüzden çok daha fazla değişiklik gösteriyor. Spektrumun bir ucunda yüz körlüğü, diğer ucunda da süper tanıyıcılar yer alır.

Hepimizin yaşadığı bir deneyimdir. Kalabalık bir ortamda birinin yüzünü tanırız ancak nerede gördüğümüzü ve kim olduğunu tam olarak hatırlayamayız. Bu durum aslında beyin gücünüz ile alakalı değildir. İnsanların, yüzleri esrarengiz bir şekilde tanıma yeteneği vardır. Aslında, beynimizde şaşırtıcı derecede eksiksiz bir yüz hafızası kataloğumuz bulunur. Hatta  2018’de Science dergisinde yayınlanan bir araştırma, ortalama bir kişinin 5.000 yüzü tanıyabildiğini belirtiyor. Bu elbette etkileyici bir sayı ama çok da şaşırtıcı değil. Ancak bir yüzü hatırlamamızı etkileyen bir çok başka faktör de var.

Yüz Körlüğü ( Prosopagnozi) Nedir?

İnsan beyninde fusiform adı verilen ve yüzleri tanımaya ayrılmış bir bölüm bulunur. Bunu kısmen biliyoruz çünkü bu bölgeye verilen hasar, kişinin tanıdık yüzleri, hatta kendi yüzünü tanıma yeteneğini bozar. Bu duruma prosopagnozi yani yüz körlüğü denir. Yüz körlüğünün en yaygın belirtisi, yüzleri tanıyamama veya ayırt edememedir. Yüz körlüğü olan kişilerin, alışık olduklarından farklı bir ortamda karşılarına çıkan bir kişiyi tanımlaması son derece zordur. Bu durum bir görme bozukluğu veya hafıza ile ilgili bir sorun değildir. Yüzleri tanıma ile ilgili özel bir problemdir.

Düşük düzeyde prosopagnozisi olan insanlar, yabancıların veya iyi tanımadıkları kişilerin yüzlerini ayırt etmede zorlanır. Orta derecede yüz körlüğü olanlar, aile üyeleri ve yakın arkadaşlar da dahil olmak üzere düzenli olarak gördükleri kişilerin yüzlerini tanımakta sıkıntı çeker. Yüksek düzeyde yüz körlüğü olan kişiler ise kendi yüzlerini bile tanımayabilirler.

Bazı durumlarda, insanlar doğuştan bir bozukluk olarak yüz körlüğü ile doğarlar. Ancak Prosopagnozi inme, beyin hasarı veya bazı nörodejeneratif hastalıklardan da kaynaklanabilir. Bu durumun genel nüfusun yaklaşık yüzde 2’yi etkilediği tahmin edilmektedir.

Ölçeğin Diğer Ucunda Süper Yüz Tanıyıcıları

Bazı insanlar ise yüz tanıma konusunda konusunda daha büyük bir yatkınlığa sahip olur. Beyinlerinin bu kısmı özellikle iyi gelişmiştir. Bu kişiler süper tanıyıcılar olarak bilinir. Süper tanıyıcılar bir yüzü asla unutmazlar. Yıllar sonra karşılaşsalar ve bazen gözler gibi tek bir özelliği görseler bile, onu tekrar tanımak için sadece bir kez odaklanmaları gerekir. Spektrumun diğer ucunda yer alan bu kişiler de toplumun yaklaşık yüzde 2’sini oluşturmaktadır. Uzmanlar, olağandışı yeteneklerinin ardındaki bilim hakkında daha fazla bilgi edinmek için süper tanıyıcıları incelemektedir. Araştırmalar, henüz genetik bir bileşen bulamasa da bunun kalıtsal olduğu düşünülüyor.

Avustralya’daki New South Wales Üniversitesi’ndeki (UNSW) araştırmacılar, yüz tanımada size gösterge verebilecek bir test üzerine araştırma yayınladılar. Bu test yaklaşık 15 dakika uzunluğunda ve son derece zor bir test. Test, iki bölümde size birden fazla yüz resmini gösteriyor ve sizden hangilerinin aynı kişiler olduğunu bulmanızı istiyor.

Yüz Tanıma Testleri özellikle “Süper Tanıyıcıları” tanılamak için oldukça zor hazırlanmaktadır. Belirli bir yüz size ilk kez gösterildiğinde, nötr bir ifadeye sahip ve oldukça ayrıntılı bir portre olarak görünmektedir. Bir dahaki sefere aynı bu derece net göremeyeceksiniz. Değişen bir yüz ifadesiyle son derece farklı bir açıdan çekilmiş, makyajlı, genellikle bulanık veya pikselli bir görüntü önünüze gelecektir. İki görüntüyü eşleştirmek ise sizin görevinizdir.

Araştırmacılara göre çoğu insan bu testten yüzde 50 ila 60 arasında puan alır. Süper yüz tanıyıcılar yüzde 70 ve üzeri puan alan kişilerdir. Teste giren 31.000 kişiden hiç kimse henüz yüzde 100 puan almayı başaramadı, bu nedenle ekip, zorluğun amaçlandığı gibi çalıştığından oldukça emin.

Yüz Tanıma Yeteneği Gelişebilir mi?

Günümüzde yüz tanıma sistemleri dijital güvenliğin bir parçası haline gelmeye başladı. Fakat yüz tanıma yazılımları bazen insanları hatalı eşleştirme sorununu da içeriyor. O yüzden bu yetiye sahip insanlar emniyet güçleri için bir velinimet. Yüz tanıma yetisini geliştirmek için kısa kurs programları bulunuyor. Fakat araştırmalara göre bu kurslar yetiyi geliştirmede etkili olamıyor. Örneğin tüm gün yüzlerle eşleşen işlere sahip olanların (pasaport memurları gibi) zamanın yüzde 20’sinde hata yaptığını ve zaman içinde bu durumda bir iyileşme gözlemlenmediğini ortaya koymuştur.

Sonuç olarak yüzleri tanımada herkesin aynı olduğu ve herkesin dünyayı aynı şekilde gördüğü varsayımı konusunda yanlış düşünüyoruz. İki ayrı uçta yer alan yüz körlüğü ne kadar ıstırap vericiyse yüz tanıma yetisinin yüksek olması o kadar güzel bir yetenek. Ve bu yetenek güvenliğimizin sağlanması için bilhassa önem taşıyor.



Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Dip Not:

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konularda ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Nil Gürel

Engin bilgi okyanusunun içerisinde dolaşmak ve bu gizemli dünyada keşfettiklerimi insanlıkla paylaşmak benim için hayatta en mutluluk verici şey. Sürekli araştırmak, okumak, öğrenmek, öğretmek, sorgulamak ve analiz etmek benim hayat felsefimi tanımlar. Hastanede Eğitim ve İdari İşler Görevlisi olarak çalışırken Bağımsız Araştırmacı ve Akademik Çalışmacı kimliğimle insanlığa ışık tutmaya devam ediyorum. Sosyal Bilimler Enstitüsü Tezli Yüksek Lisans mezunuyum. Akademik faaliyetlerime devam ediyorum. Psikoloji, Sosyoloji, Sosyal Psikoloji, Sağlık Sosyolojisi, Sağlık İletişimi, Sağlık Yönetimi, Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi ve Kadın Çalışmaları, Medya ve Kültür, İletişim Bilimleri başlıca akademik çalışma alanlarım. Ayrıca Bilim Tarihinin bilgi yüklü sayfalarında dolaşmayı da seviyorum. Çeşitli yabancı dilleri öğrenmek, klasik müzik dinlemek, farklı kültürleri tanımak ve farklı bilgi keşifleri yapmaktan haz alıyorum. En önemlisi de Matematiksel.org hayranlıkla takip ettiğim ve sizlerle birlikte bilgi okyanusunda dolaşabileceğim harika bir tılsım görevi görüyor. Yazmak benim için vazgeçilmez bir tutku ve sizlerle Matematiksel.org’da buluşmak harika bir duygu.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu