Tarih

Kölelik, Kadın Hakları ve Grimké Kardeşler

Köleliğin kaldırılmasına yönelik duruşları, kadın haklarına yönelik çağrıları ile kamusal alanda aktif rol alarak tarihin en önemli kadın figürlerinden olan Grimké kardeşlerin öyküsü hem tarihsel hem de felsefi yönden incelenmelidir. Öncelikle kendilerini biraz tanıtalım.

Grimké Kardeşler: Sarah ve Angelina

Sarah, 1792’de, Angelina ise 1805 ABD’nin Güney Carolina eyaletine bağlı Charleston şehrinde kölelerin yoğun olarak çalıştırıldığı bir evde dünyaya gelirler. Babaları Güney Carolina Yüksek Mahkemesi’nin baş yargıcıdır. Aile erkek çocuklarına iyi bir eğitim alma hakkı tanır fakat kız çocuklarına aynı imkanı tanımaz. Sarah avukat olmayı ve babasının izinden gitmeyi ister fakat babası bunu reddeder.

Yine de Sarah pes etmez ve kendini geliştirmek için erkek kardeşlerinin eğitim materyallerinden faydalanır. Angelina doğduğunda Sarah 13 yaşındadır. Sarah 26 yaşındayken Quaker hareketine (kölelik başta olmak üzere pek çok yaygın Hristiyan inancına karşı çıkan bir mezhep) katılır. Angelina ise 1829 yılında ablası Sarah’ın yanına gider. Kölelik karşıtı Theodore Weld ile 1838 yılında evlenir.

Quaker hareketine tam inanç sağlamasına rağmen Angelina 1839, 1841 ve 1844 yıllarında doğan üç çocuğuna annelik yapmak ve eş olarak vazifelerini yerine getirmek için sosyal alanda ablası kadar aktif hareket edemez.

Zorlu ekonomik koşullar aktivist yaşamlarını sürdürmeleri önündeki en büyük engeldir. Yoksulluk ile mücadele eden kardeşler geçimlerini sağlamak için öğretmenlik yaparlar. Yine de bu süre boyunca yerel gazetelere kölelik ve kadın hakları konusunda yazı dizisi hazırlarlar.

Köleliğin kaldırılması ve kadın haklarının ilerlemesi konusunda topluma öncü olmak için savaşırlar. Sarah 1873, Angelina ise 1879 yılında hayata gözlerini yumar.

Kölelik ve Sömürgeciliğe Karşı Grimké Kardeşler

Onların liderliği konusunda çarpıcı olan şey, yaşadıkları zamanın toplumsal ve dinsel kısıtlamalarının ötesine geçmiş olmalarıdır. Dönemlerinin siyasetçileri ve kendi aile fertleri dahil din adamlarının argümanlarını reddederler.

Bu alanda halka açık konuşmalar yaparak ABD’nin öncü kadınlarından olurlar. Angelina 1836 yılında “An Appeal to the Christian Women of the South – Güneydeki Hıristiyan Kadınlara İtiraz” adlı makalesini yazar. Yazısında beyaz güneyli kadınları köleliğe karşı çıkmaya çağırır:

“Size, arkadaşlarıma, anne olarak hitap ediyorum; Çocuklarınızı köleleştirmeye istekli misiniz? Böyle bir soruya korku ve öfke ile bakıyorsunuz. Ama neden kölelik yanlış mı? Eğer sıkça söylendiği gibi, köleler, kendilerini ve ailelerini sağlama aldıkları için umutlu ve efendilerinden daha mutlularsa neden çocuklarınızı, kendileri için sıkıntı yaşamasınlar diye köleleştirmiyorsunuz?

… Yasaları yapmadığınızı biliyorum, ama aynı zamanda sizin yapanların eşleri, anneleri, kız kardeşleri ve kızları olduğunuzu da biliyorum; eğer gerçekten köleliği devirmek için hiçbir şey yapamayacağınızı varsayıyorsanız, büyük ölçüde yanılıyorsunuz. ”

1836 yılının Kasım ayında Amerikan Kölelik Karşıtı Sözleşmesinin çalıştayına kadın olarak katılan yalnızca onlardır. Yaptıkları analize göre ırkçılık ve önyargılar, köleliği meşrulaştıran ana sebeplerdendir. Çalıştaydan sonra aktif olarak kamusal alanlarda kölelik düzeninin kaldırılması konusunda konuşmalar yaparlar.

Kadınlar tarafından hazırlanan New York Kölelik Karşıtı Sözleşmesi’nin düzenlenmesine yardımcı olurlar. 1837’de Kuzey şehirlerini gezmeye başlarlar ve geniş kitlelerle görüşmeler yaparlar. Çalışmaları çok başarılı olur.

Pek çok dernekle kölelik karşıtı dilekçeler oluşturarak binlerce imza toplarlar. Massachusetts Eyalet Yasama Meclisine hitap eden ilk kadınlar onlardır. Köleliği sona erdirmek isteyen 20.000 kadının imzaladığı bu dilekçeyi meclise sunarlar.

Kadın Hakları ve Grimké Kardeşler

Kardeşlerin kamusal alanda konuşma yapması ve siyasi alana katılımı, toplumun önünde konuşmak için kadının yeri olduğuna inanmayan dini liderlerin ve gelenekçilerin kınamasına neden olur. Bu sebeple Grimké kardeşler mücadelelerini siyahilerin ve kadınların sesi olmak üzere sürdürürler.

Kadın olarak kamusal alanda konuşma yapmalarından rahatsızlık duyan maalesef ki sadece dini lider ve erkekler değildir.

Angelina’nın bir zamanlar birlikte çalışmayı umduğu Catherine Beecher, özellikle Angelina Grimké’ye hitaben, bu konuya ait yaklaşımlarının bir eleştirisini yayınlar. Makalesinde Beecher, kölelikten hemen kurtuluş yerine kademeli geçişi savunur. Ayrıca kadınları toplumdaki birincil rollerini hatırlamaya çağırır. Angelina 1837 yılının yazında Catherine Beecher’e mektuplar yayınlayarak, kölelerin derhal kurtulması gerektiğini söyler. Ek olarak kadınların toplumlarına vatandaş olarak katılma hakları ve sorumlulukları olduğunu savunur.

Aynı dönemde Sarah da “Cinsiyet Eşitliği Üzerine Mektuplar” yazmaya başlar. Sonucunda kadın hakları ve köleliğe verdikleri mücadeleler döneminde pek çok kadına ilham kaynağı olur. Aktif olarak katılamasalar bile 1850 yılında Kadın Hakları Sözleşmesinin Merkez Komitesi üyeliğini seçilirler.

Grimké kardeşler gelecekteki kadın hakları sözleşmesine ve kadın hareketine, çoğunlukla mektuplar ve diğer yazılar aracılığıyla katılmaya devam ederler. 1870’e kadar her ikisi de Massachusetts Kadın Suffrage Derneği başkan yardımcısıdır. Aynı zamanda yerel bir seçimde sembolik olarak oy kullanırlar.

Oysaki kölelik karşıtı liderler Quaker John Whittier ve Theodore Weld bile onlara kadın haklarından konuşmaları yerine kölelik karşıtı konuşmalarına devam etmeleri gerektiğini söylerler. Grimké kardeşler ise kadınlara; eğitim hakkı, -tam- insan hakları, ekonomik bağımsızlık ve bir kadının ne zaman anne olacağına karar vermesi gibi haklara sahip olması konusunda çağrıda bulunurlar.

Felsefi Yönlerine Bir Bakış

Eğitim hayatlarının kısıtlanmasına rağmen Sarah, aydınlanma düşünürlerinden Locke, Jefferson ve diğerlerini yorumlayarak söylemlerinde ve yazılarında kullanır. Kölelerin de ‘insan’ olduklarını, insana ait devredilemez haklara sahip olduklarını ve bu sistemin devam etmesinin Tanrı’nın buyruğuna karşı gelmek olduğunu belirterek Kantçı bir anlayışa yönelir.

Angelina ise Beecher’e verdiği yanıtlarda Rousseau tarafından da öngörülen erkek hegomanyasının var oluş sebeplerini ahlaki yönden parçalar. Tıpkı köle haklarını savunmak gibi kadınların da haklarını savunmanın ahlaki yasalardan doğan zorunluluk olduğunu belirtir.

Angelina, insan haklarından başka bir hak tanımadığını belirtir. Dini otoriteler tarafından sürekli baskı altına alınan ve dinsizlikle suçlanan Grimké kardeşler söylemlerinde hep İncil’den örnekler verirler. Onlara göre İncil’de yer alan “Kocana tabi olacaksın, seni o yönetecek.” cümlesi yanlış tercüme edilmiştir. Irk baskısını kadın baskısına bağlayan ilk aktivistler de onlardır. Ayrıca kölelerin ve kadınların baskı altında tutulmasının eğitim eksikliğinden kaynaklandığını savunurlar.

Onların bu alandaki tutkulu direnişleri pek çok kadın aktivistin yolunu açarak günümüze kadar ışık tutar. Sarah Grimke’ nin sözleriyle bitirelim: “Kadın, erkeğe eşit olarak görülmek yerine, mutsuzluğunun ölçüsünü doldurmak amacıyla, sadece bir armağan olarak, yani erkeğin aşağısı olarak görüldü. Oysaki kadın da onun gibi Tanrı’nın imgesi olarak yaratıldı, şan ve şerefle taçlandırıldı…”

**Bu yazımı manevi kızlarım Berfin ve Buket’e ithaf ediyorum. Ayrıca göz atmak isterseniz: Kadının Sesi: Marie Olympe de Gouges


Kaynakça:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Olgun Duran

Ömür boyu öğrencilik felsefesini benimsemiş amatör tiyatro oyuncusu ve TEGV gönüllüsü; kitaplarından, doğaya hayranlığından, yeni yerleri görmekten, gittiği yerlerin kültürünü keşfetmekten ve bunların uğruna çabalamaktan vazgeç(e)meyen kişi...  

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu