Toplum ve Yaşam

Kiki Bouba Etkisi: Geometrik Şekiller Düşüncelerimizi Nasıl Etkiler?

İnternette çeşitli testler çözmekten hoşlanıyorsanız işte size küçük bir test. Aşağıdaki görsele dikkatle bakın. Sizce bunlardan hangisi bouba, hangisi kiki? Bu arada bu iki kelimenin anlamını bilmenize gerek. Aslında zaten herhangi bir anlamları da yok. Yapmanız gereken sadece şeklin sivri ya da yuvarlak köşeli olması ile bouba ve kiki kelimelerini eşleştirmek.

Kiki Bouba Etkisi:
Bu görsel insanların nesnelere rastgele isim vermediğini göstermek amacıyla yapılan deneyde kullanıldı. Sizce hangisi kiki, hangisi bouba?

İnsan beyni farklı geometrik şekillere farklı soyut anlamlar yükler. Bir dairenin zihinde uyandırdığı etki, bir üçgenin uyandırdığı etkiye kıyasla çoğu zaman farklıdır. Bir çocuktan bir canavar çizmesini isteseniz size muhtemelen keskin sivri dişleri olan bir karakter yaratırdı. Bu keskin dişler de üçgen biçiminde olurdu. Mevcut animasyonlardaki kötü adam karakterlerine baktığınız zaman bunun ustalıkla aktarıldığını siz de görebilirsiniz.

Kiki Bouba Etkisi:
‘Ponyo’ (2008)

Oysa ki tehdit edici olmayan, doğal ve anaç olan şeyleri ise genellikle daire ile temsil ederiz. Bu bize masumiyeti, mutluluğu ve samimiyeti hatırlatır. Peki bunun yukarıdaki şekiller ile ilgisi nedir?

Kiki Bouba Etkisi Nedir?

Aslında her şey 1929’da Alman psikolog Wolfgang Köhler’in Kanarya Adaları’nın en büyüğü olan Tenerife’te yaptığı bir çalışma ile başladı. Araştırmada adada yaşayan insanlara biri sivri diğeri yuvarlak hatlı iki şekil gösterdi. Bunlardan hangisinin “takete” hangisinin “baluba” olduğunu söylemelerini istedi.

Gestalt psikolojisine katkısı ve şempanzeler üzerinde yapmış olduğu deneyler ile tanınan Wolfgang Köhler

Bu iki sözcük, aynı yukarıdaki gibi, herhangi bir anlamı olmayan, Kohler’in uydurduğu sözcüklerdi. Ancak adada yaşayanların çok büyük bir çoğunluğu sivri hatlı şeklin “takete”, yuvarlak hatlı olanın ise “baluba” olduğunu söyleyecekti. Ne var ki Kohler’in 1929 yılında yayımladığı araştırmanın sonuçları hak ettiği ilgiyi görmedi. İnsanların aynı eğilimi göstermesinin nedeni açıklanamadı.

Bir neden bulunabilmesi için arada uzun zaman geçmesi gerekecekti. 2001 yılında Kaliforniya Üniversitesi’nde görev yapan iki araştırmacı Vilayanur S. Ramachandran ile Edward Hubbard temelinde sinestezi ile ilgili araştırmalar yapıyorlardı. Bu süreçte Kohler’in çalışmasından da yararlanmaya karar verdiler.

Ramachandran ve Hubbard sözcükleri “kiki” ve “bouba” olarak değiştirip Kohler’in kullandığına benzer şekiller kullanarak deneyi tekrarladılar. Test hem sinestezik olduğu bilinen hem de böyle bir özelliğe sahip olmayan kişilere uygulandı. Sonuç araştırmacıların Kohler’in elde ettiği sonuca benzer çıkmıştı. Katılımcıların %95’i kiki için soldaki sivri şekli ve bouba için sağdaki yuvarlak şekli seçti.

Sonuç olarak sesleri nesneler ile ilişkilendirme eğimine sahip olduğumuz anlaşılacaktı. Ramachandran ve Hubbard bunun beynin duyusal ve motor alanları arasında var olan bağlantıların doğasından kaynaklanabileceğini öne sürdü.

Vilayanur Subramanian Ramachandran, Hintli-Amerikalı bir sinirbilimcidir. Ayna kutusunun icadı da dahil olmak üzere davranışsal nörolojideki geniş kapsamlı deneyleri ve teorileriyle tanınır. Ramachandran, Beyin ve Biliş Merkezi’nin direktörü olduğu UCSD’nin Psikoloji Bölümü’nde seçkin bir profesördür.

Kesin bir açıklama getirmese de Ramachandran ve Hubbard’ın bu araştırması bu alanda önemli bir yere sahipti. Devamında gerçekleşen çalışmalarla birlikte bir sözcüğü oluşturan seslerin, o sözcüğün anlamıyla ilişkili olabileceği görüşü destek bulmuştur. Literatüre Bouba-Kiki etkisi olarak geçen bu durum böylece ses sembolizmi fikrini gündeme getirmiştir. İlerleyen süreçte dünyanın 7.000’den fazla diline daha yakından bakan dilbilimciler, ses sembolizminin nadir bir durum olmadığını, birçok şekil ve biçimde ortaya çıktığını keşfettiler. 

Farklı Geometrik Şekiller Neden Farklı Duyguları Çağrıştırıyor?

Ağaç kelimesi bir çok dilde fraklı seslerle ifade edilmektedir. Örneğin Fransızca’da ‘arbe’ ve Almanca’da ‘baum’ biçimindedir. İnsanlar farklı diller konuşsalar bile belli fiziksel özellikleri -yuvarlaklık, sivrilik gibi-, duyguları benzer seslerle ilişkilendirecektir.

Araştırmacılar konuyla ilgili olarak şekilleri adlandırma sırasında dudaklarımızın aldığı biçimin etkili olabileceği yönünde bir tahminde bulunmuştu. Sonucunda “bouba” demek için dudaklarımızın da yuvarlak bir biçim alması gerekecektir.

Bouba-Kiki etkisi nesnelerin adlandırılmasının tamamıyla rastlantısal olmadığını gösteriyor. Pek çok insanın ve hatta küçük çocukların, sivri uçlu bir nesneye sürekli olarak keskin bir kelime atama eğiliminde olmasını da, bunun bir başka kanıtı gibi düşünebilirsiniz.

Film endüstrisi geometrik şekilleri duyguları tetiklemek ve stereotipleri yeniden üretmek için başarıyla kullanır.

Herhangi bir filmi izleyin ve gördüğünüz şekillere çok dikkat edin. Kötücül karakterlerin kiki gibi genellikle keskin yüz hatları, sivri burunları, sevimli karakterlerin ise bouba gibi çoğu zaman yuvarlak ve yumuşak hatları vardır. Bir sinematograf (görüntü yönetmeni) filmlerine görsel hikâyeler katarken hangi geometrik şeklin hangi duyguyu tetikleyeceğini bilir.

Kiki Bouba Etkisi Nedeniyle Adınız ile Yüzünüz Eşleşebilir mi?

Az öncede dediğimiz gibi Kiki kelimesini söylediğimiz zaman ağzımız gülümseme benzeri bir biçim alır. Ancak Bouba dediğimi zaman yuvarlak bir form alacaktır. Bu yüzler için de işe yarar mı? Yuvarlak yüzler için yuvarlak isimler ve köşeli yüzler için sivri köşeli isimler eşleşir mi? Bu soru, David Barton ve Jamin Halberstadt tarafından Psychonomic Bulletin and Review dergisinde 2018 yılında yayınlanan bir makalede ele alındı.

Kiki Bouba Etkisi:
İnsanların yüzleri bizde bazı isimleri çağrıştırabilir. Yeni tanıştığımız birine inatla gerçek adından başka bir adla seslenmemizin nedeni belki de budur.

Çalışmada, katılımcılara yuvarlak ya da köşeli olarak seçilen bazı gerçek ve çizim yüzler gösterilecekti. Daha sonra onlara bu yüzlere uygun isim listesi verildi. Bu isimlerden bazıları, onları söylemek için ağzın yuvarlanmasını gerektiriyordu (Bob – Orhan gibi). Diğer isimlerin söylenmesi için ise daha fazla gülümseme gerekiyordu (Kirk – Ayşe gibi).

Katılımcılar, isimleri yüzlerle eşleştirdiler. Tahmin ettiğiniz gibi ağzı yuvarlayarak söylemek zorunda kaldığımız isimler, yuvarlak yüzlerle eşleşti. Aynı durum diğer grup isimler ve yüzler için de geçerliydi.

Sonuç olarak Kiki Bouba etkisi gerçektir. İnsanları sadece yüzlerine bakarak belli isimler ile eşleştirebiliyorsak, aynı sonucu daha sıkıntılı genellemeler için de kullanabiliriz. Aklınızda bulunsun. Ayrıca bu yazımıza da göz atmak isteyebilirsiniz: Ayşe’den Alya’ya: Popüler Bebek İsimleri Neden Sürekli Değişiyor?


Kaynaklar ve İleri okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu