Tarih

Dünyanın İlk Tapınağı Göbekli Tepe Gizemli Bir Geometrik Yapıya Sahip

Dünyanın ilk tapınağı olarak bilinen Göbekli Tepe’yi inşa eden avcı toplayıcılar şaşırtıcı geometri becerilerine sahiptiler.

göbekli tepe

Göbekli Tepe, dünyanın bilinen en eski tapınağıdır. Şanlıurfa’nın kuzeydoğusundaki Örencik köyü yakınlarında bulunan bölge aynı zamanda dünyanın en çok araştırma konusu olan kazı alanlarından biridir. Göbekli Tepe mevcut haliyle arkeologların incelemekte olduğu Neolitik alanlar arasında en ilgi çekici olanlarından birisidir.

Bu alanın insanların en erken din pratiklerine, yerleşik hayata geçtiği ve hayvan ve bitkileri evcilleştirmeye başladığı döneme ışık tutacağı neredeyse kesindir. Bir çok şeyin yanı sıra burayı inşa eden ilk insanları geometri becerileri de araştırmacıları büyülemektedir.

Göbekli Tepe Nasıl Keşfedildi?

Bölge ile ilgili farkındalık 1963 yılında İstanbul Üniversitesi ve Chicago Üniversitesinin ortak bir çalışması olan ve Halet Çambel ile Robert Braidwood’un öncülüğünde, “Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarih Öncesi Araştırmaları” (Prehistoric Research in Southwestern Anatolia) adı altında bir proje sonucunda gerçeklemiştir.

Göbeklitepe ilk kez bu araştırma projesinde incelenmiş ve Amerikalı arkeolog Peter Benedict’in yazdığı raporla bilimsel olarak kayıtlara geçmiştir. Bu yapılan çalışma ancak 1980 yılında İstanbul Üniversitesi tarafından yayınlanabilmişti. Benedict burayı özel bir yer olarak tanımlamamış hatta burada bir arkeolojik çalışmanın gereksiz olduğunu yazmıştı

Dünyanın İlk Tapınağı Göbekli Tepe Gizemli Bir Geometrik Yapıya Sahip
Alman Arkeolog Klaus Schmidt (1953-2014). Kendisi 1996-2014 yılları arasında Göbekli Tepe kazı ve araştırma çalışmalarını yürütmüştür. Devamında burası UNESCO Dünya Mirası listesine dahil oldu.

Bu nedenle bölge ile ilgili araştırmalar 1993 yılında Alman bir arkeolog olan Klaus Schmidt’in bölgeden haberi olması ile başlamıştır. Schmidt’in işleri yoluna koyması on yıl kadar sürdüğü için de alandaki kazılar 2007 yılına dek başlayamamıştır.

Kısa süre sonra Göbekli Tepe’nin MÖ 9600’lü yıllara tarihlenen ve daha önce rastlanmamış dini inanç kanıtları sunan en eski alanlardan birisi olduğu ortaya çıkmıştır. Neolitik Dönem ya da Yeni Taş Çağı yaklaşık on iki bin yıl önce, MÖ 10.000’li yıllara denk gelmektedir.

Göbekli Tepe Neden Önemlidir?

Bu dönemde hem taştan yapılmış araç gereçlerin değişime uğradığını hem de Bereketli Hilal adı verilen bölgede buğday, arpa, koyun, keçinin de dahil olduğu bitki ve hayvanların evcilleştirildiğini görürüz.Tarım ile bitki ve hayvanların evcilleştirme sürecinin neden Neolitik dönemde bu bölgede başladığına ilişkin çok sayıda teori ortaya koyulmuştur. Bunların arasında aşırı nüfus artışı, insanları vahalara yerleşmeye zorlayan iklim değişikliği gibi şeyler vardır.

Dünyanın İlk Tapınağı Göbekli Tepe Gizemli Bir Geometrik Yapıya Sahip

Ancak gerçek sebep ne olursa olsun Göbekli Tepe anıtsal mimarinin bilinen ilk örneklerinin görüldüğü alandır. Bu nedenle de burası UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Günümüze dek kazı çalışmalarının çok az kısmı tamamlansa da, arkeologlar birisi yirmi metre çapında olmak üzere farklı boyutlarda beşten fazla çemberi gün yüzüne çıkarmıştır.

Bu çemberler oldukça etkileyicidir. Yapılan araştırmalar bu çemberlerin birbiri ile ilişkili biçimde yapıldığını göstermektedir. Duvarlar ve sütunların birbirine bağlantılı olacak biçimde planlandığı ve aynı anda inşa edildiği düşünülmektedir. Araştırmacılar, yapılar arasında hiyerarşik bir düzenin olabileceğini ileri sürmektedir.

Dünyanın İlk Tapınağı Göbekli Tepe Gizemli Bir Geometrik Yapıya Sahip
Arkeologlar tarafından T sütunları olarak adlandırılan bu sütunların boyları 3 metreden 6 metreye kadar değişiyor. Her biri 16 ton kadar. Sütunlar, çapı 10 metreye kadar olan daireler halinde düzenlenmiştir.

Dikili taşların büyük bölümü hayvan betimleri de dahil olmak üzere figür ve sahnelerle bezelidir. Bu şekillerin ne olduğu hakkında pek çok teori olsa da araştırmacılar bu çizimlerden bazılarının piktograf yani hikâye anlatan görseller olduğunu düşünmektedir. Günümüze dek kazılan her bir çemberin içinde çok sayıda dikili taş vardır. Bu dikili taşlardan büyükçe olan ikisi ortada yer almaktadır ve T şeklindedir. Küçük taşlar ise bu taşların çevresine dizilmiştir. Büyük taşlar yaklaşık beş beş buçuk metre uzunluğundadır.

Göbekli Tepe’nin Ardındaki Geometri

Araştırmacıları en çok şaşırtan şeylerden birisi çember yapının geometrik olarak tasarlanmasıdır. gösteriyor. Araştırmacılar bunun tesadüf eseri olması ihtimalinin çok düşük olduğunu düşünüyorlar. Yazının icadından binlerce yıl önce böyle bir ön planlama ile bir yapının yapılması da sitenin mimarlarının ve inşaatçılarının önceden bilinenden çok daha ileri olduğunu göstermektedir.

Göbekli tepede var olduğu anlaşılan üçgen düzenleme

Uzun süre boyunca insanların yerleşik hayata geçmesinin hayvan ve bitkileri evcilleştirmeleriyle mümkün olduğuna inanılmıştı. Ancak Göbekli Tepe bize aksini söyledi. Bu tür bir alanda çok sayıda insanın toplanması, geometrik kurallara göre taş çemberler inşa etmeleri, dikili taşları işlemeleri ve benzeri faaliyetlerde bulunmaları için geleneksel avcılık ve de toplayıcılık yönteminin yeterli gelmemesi nedeniyle, beslenmek için başka yollar aramaya başlamış olabilirler. Bu nedenle Göbekli Tepe çok önemli bir alandır, ancak arkeolojik çalışmalar oldukça erken bir safhadadır. Toprağın altında onları keşfetmememizi bekleyen başka yapıların da olduğu kesin. Sonucunda bize de sadece beklemek kalıyor gibi gözüküyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Ceren Demir

Kendini, insanları, dünyayı tanıma ve anlama çabasında, belki de kaosta olan; filmin oyuncularından, dünya üzerindeki küçücük noktalardan biriyim.. Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Ekonomi bölümünde yüksek lisansa devam ediyorum ve İstanbul Gelişim Üniversitesi'nde akademik görevimi sürdürüyorum. Spora, sanata (özellikle resim sanatı), müziğe, doğaya, doğa sporlarına, felsefeye, psikolojiye, kitaplara, filmlere düşkünüm.. Okumayı, yazmayı, öğrenmeye çabalamayı çok seviyorum. Amaçlı ve amaçsız yaşamanın çeşitli noktalardan artı ve eksileri olduğunu düşünsem dünyadaki her şeyin gelip geçici olduğuna inanıyorum. Yine de -her şeye rağmen- ben uzun süredir amacı olanlardanım.. Buradan enerji sağlayabiliyorum.. Çoğunlukla enerjik, dışa dönük olsam da yeri geldikçe oldukça içe kapanmaya ve yalnızlığa susayabiliyorum. İkisi de keyifli ve öğretici.. Matematiksel sitesinin öncelikle hayranı olan bir okuruyum sonra Matematiksel’e katkı sağlamaya çalışan enfes ekibin bir parçasıyım.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu