
Başka birinin hissettiği her şeyi hissedebildiğinizi hayal edin. Ya da aksini gösteren tüm kanıtlara rağmen, öldüğüne ikna olduğunuzu. Bunlar, yıllar boyunca bir grup insanı rahatsız eden ender rastlanan beyin bozukluklarından sadece birkaçı. Oliver Sacks’in klasikleşen kitabı Karısını Şapka Sanan Adam, bizi insanların muzdarip olduğu en tuhaf beyin bozukluklarından bazılarıyla tanıştırmıştı. Ancak aslında bunlar buzdağının görünen kısmıydı. Size en tuhaflarından bazı örnekler verelim.
Cotard sendromu: İnsanların öldüklerine inanması

Cotard sendromu kişinin öldüğüne, yaşamsal iç organlarının olmadığına ya da vücutlarının içinde çürüdüğüne inandığı, nadir görülen tuhaf beyin bozukluklarından biridir. Bu nedenle yürüyen ceset sendromu olarak da anılan, Cotard sendromu genellikle şiddetli depresyon ve bazı psikotik bozukluklarla ortaya çıkar. Şizofreni ya da başka nörolojik ve ruhsal sorunları olanlarda çok daha yüksek oranda Cotard sendromu belirtileri görülür.
Bu sendroma sahip olan kişiler ağrı veya acı hissetmezler. Vücutlarının ya da vücut parçalarının varlığını kabul edemeyen bu kişiler aynı zamanda kendilerinin değersiz ve işe yaramaz olduğunu düşünürler. Gerçeklik hissinden tamamen uzaklaşan Cotard sendromlu kişiler aynı zamanda sosyal çevreden de uzaklaşır. Nadir görülen bir hastalık olduğu için bu konuda yapılan araştırma sayısı da hayli sınırlı durumda. Bu nedenle de sendromun görülme sıklığı hakkında yeterince bilgi bulunmamaktadır.
Prosopagnozi: Yüzlerini hatırlayamama durumu

İnsan beyninde fusiform adı verilen ve yüzleri tanımaya ayrılmış bir bölüm bulunur. Bunu kısmen biliyoruz çünkü bu bölgeye verilen hasar, kişinin tanıdık yüzleri, hatta kendi yüzünü tanıma yeteneğini bozar. Bu duruma prosopagnozi yani yüz körlüğü denir. Yüz körlüğünün en yaygın belirtisi, yüzleri tanıyamama veya ayırt edememedir. Yüz körlüğü olan kişilerin, alışık olduklarından farklı bir ortamda karşılarına çıkan bir kişiyi tanımlaması son derece zordur. Bu durum bir görme bozukluğu veya hafıza ile ilgili bir sorun değildir. Yüzleri tanıma ile ilgili özel bir problemdir.
Durumun ciddiyetine bağlı olarak, kişi sadece tanıdık yüzleri tanımakta, yabancıların yüzlerini birbirinden ayırmakta ve hatta bir yüzü bir nesneden ayırmakta zorlanabilir. Bazı durumlarda, insanlar doğuştan bir bozukluk olarak yüz körlüğü ile doğarlar. Ancak Prosopagnozi inme, beyin hasarı veya bazı nörodejeneratif hastalıklardan kaynaklı da olabilmektedir. Bu durumun genel nüfusun yaklaşık yüzde 2’yi etkilediği tahmin edilmektedir.
Capgras yanılsaması: Sevilen birinin yerini bir sahtekarın alması

Etrafınızdaki tanıdık şeylerin bir anda gözünüze garip bir biçimde görünmeye başladığını düşünün. 1923’te, Fransız psikiyatrist Joseph Capgras, Matmazel M olarak bilinen bir vakadan bizlere bahsetti. Bu kadın aile üyelerine benzeyen sahtekarların onların yerini aldığını ve kendisine zarar vermeyi planladığını düşünüyordu. Ayrıca, doğumda bir başkası ile karıştırıldığına ve kendisinin büyük bir servetin varisi olduğuna ikna olmuştu. Bu vaka günümüzde Joseph Capgras’ın adıyla Capgras Sendromu ya da Capgras sanrısı olarak bilinmektedir.
Capgras sendromu, sanrısal yanlış tanıma bozukluğu içinde tanımlanan bir bozukluktur. Hasta, yakın bir akrabasının bazen de kendisinin tıpatıp benzerleri ile değiştirildiğine inanmaktadır. Genellikle paranoid şizofreni hastalarında rastlanır. Ancak beyin hasarı veya demansı olan hastalarda da görülmüştür. Ayrıca kadınlarda erkeklerden daha yaygındır (3:2 oranında).
Yabancı El Sendromu: Ellerinin kendilerine ait olmamasına inanma

Düşünün ki sağ elinizle sol eliniz birbirinden farklı hareket ediyor, bir elinizle gömleğinizin düğmelerini iliklemeye çalışıyorsunuz ama öteki eliniz sizin iliklediklerinizi çözüyor. İşte bilim insanları bu duruma “alien hand syndrome” yani yabancı el sendromu adını veriyorlar. Beynin vücudumuzu kontrol eden işlevleri sağ ve sol loblara bölünmüş durumda. Her iki bölüm birbiriyle bağlantılı olduğu olduğu için, bu özellikler bir yardımlaşma içinde birbirini bütünlüyor. Bu iki bölümü bir araya getiren ve karşılıklı iletişimde olmasını sağlayan bölümeyse corpus collosum adı veriliyor. Aradaki bağlantı zayıflayınca farklı özellikler de birbirinden kopuyor. Hatta bazen ellerden biri tamamen kontrolden çıkıyor. İradeyle hükmedilemez hale geliyor.
Bu hastalık üzerine bilinen ilk araştırmalar yaklaşık yüz yıl önce başlamıştı. Almanya’da bir kadın, gece uyurken sol eli tarafından boğulmaya çalışıldığını söyleyerek Nörolog Kurt Goldstein’a başvurdu. Kadın elin kendisini öldürmeye çalıştığını ve şeytanlar tarafından yönetildiğini düşünüyordu. 1950’li yıllarda yaptığı çalışmalarla Roger Spray bu bölgenin beynin iki yarım küresi arasındaki bağlantıyı sağladığını kanıtladı.
Ayna Dokunuşu Sinestezisi: Diğer insanların ne hissettiklerini hissedebilme

Her gün başka birçok insanla temasa geçiyoruz, ancak gerçekte ne kadar derinden bağlantı kuruyoruz? Çoğu zaman yapmak kolay değildir. Bununla birlikte, ayna dokunuşu sinestezisi olan insanlar için bağlantı kurmak bir yaşam tarzıdır. Bu nörolojik rahatsızlığa sahip kişiler, çevreleriyle bir çeşit duyu ortaklığı kurarlar. Öyle ki, kendileri ile öteki arasındaki sınır giderek bulanıklaşır. Örneğin bir filmdeki dövüş sahnesini izlediklerinde hırpalandıklarını, çocuğunu kucaklayan bir anne gördüklerinde ise sıcak kollar tarafından sarmalandıklarını hissederler. Yapılan araştırmalara göre bu sinestezi türünde, beynin normalde dokunma duyusunu algıladığında gönderdiği sinyalle; başkasına dokunulduğu görüldüğünde gönderdiği “ayna sistemi” sinyali birbirine karışmaktadır. Bu durumun ilk vakası 2005 yılında rapor edildi ve o zamandan beri sadece bir avuç başka rapor geldi.
Patlayan Kafa Sendromu: Kafada patlamalar duyma sorunu

Beyinde uyku sırasında oluşan algı yanılmalarına parasomni adı veriliyor. Uyurgezerlik, uykuyla uyanıklık arasında hayaller görmek en bilinen parasomniler arasında. Patlayan Kafa adı verilen sendrom da bu kategoride değerlendiriliyor. Kişi uykusu sırasında kendisini uyandıracak denli güçlü bir patlama işitiyor. Sesin türü ya da şiddeti kişiden kişiye değişse de, asıl önemli özelliği böyle bir sesin gerçekte var olmaması. Bu ses yalnızca kişinin kendi zihninde “patlıyor”. Doktorlar uykunun birinci ya da ikinci saatinde, bazen de uyanmaya yakın duyulan bu sesin fiziksel olarak bir zararı olmadığını söylüyorlar. Uzmanlar buna neyin sebep olduğunu bilmiyorlar, ancak stres ve yorgunluk bir rol oynuyor gibi görünüyor. Bu bozukluğun ne kadar yaygın olduğu bilinmiyor, ancak bazı araştırmalar üniversite öğrencilerinde yaygın olabileceğini öne sürüyor.
Yabancı Aksan Sendromu

Yabancı aksan sendromu, bugüne kadar yalnızca 62 kişide görülmüş oldukça nadir bir hastalık. Hastalar beyinlerindeki konuşma bölgesinin hasar görmesinin ardından, normal konuşma aksanlarını kaybeder ve farklı bir aksanla konuşmaya başlar. Sözgelimi İstanbullu birinin Kayseri ya da Karadeniz ağzıyla konuşmaya başlaması buna örnek olarak olabilir. Bu beyin bozukluğu konuşurken kullandığımız kasları yöneten bölgenin hasar alması sonucunda meydana geliyor. Dudak, dil, çene, ses telleri gibi bir çok organın ince ayarlanmasıyla ortaya çıkardığımız sesler, bu hasarlar sonucunda bir nevi ayarın bozulmasıyla farklı bir şekilde çıkmaya başlıyor.
Aphantasia: Hayal Kuramama Durumu

Bir kişinin kafasındaki görüntüleri görselleştirememesi afantazya (İng: Aphantasia) olarak bilinir. Bu kelime bir olumsuzluk takısı olan “A” ile Yunanca hayal gücü anlamına gelen “phantasia” kelimesinin birleşimidir. Aphantasia bir hastalık değil, beyni etkileyen nörolojik bir kusurdur. Aphantasia’nın nüfusun yüzde iki ila üçünü etkilediği düşünülmektedir. Genellikle, bu rahatsızlığı olan kişiler duruma sahip olduklarının farkına varmaz veya yaşamın ilerleyen dönemlerinde farkına varabilir.
İhmal Sendromu: Dünyanın yarısını görmemek

Bir başka ilginç beyin bozukluğu da ihmal sendromudur. ( Hemispatial neglect). İhmal sendromu genellikle beynin yan lobunun (parietal lop) hasar görmesi sonucunda ortaya çıkar. Beynimizin sağ tarafı vücudumuzun sol tarafını, beynimizin sol tarafı ise vücudumuzun sağ tarafını kontrol eder. Bu nedenle ihmal sendromunda beynin bir tarafındaki hasar vücudun bu yönün zıttı olan tarafının ihmal edilmesine neden olur. Bu sendrom sonucunda kişi, vücudun veya çevrenin o tarafından (genellikle beyin hasarının karşı tarafından) alınan bilgileri artık göremez veya işleyemez.
Bunlar bir kaç örnek. daha adını bile duymadığımız onlarcası var. Aklımız, sahip olduğumuz en değerli hazinemiz. Dünyayı algılayışımızı, nasıl bir insan olduğumuzu aklımız belirliyor. Aklımıza dikkat edelim…
Göz atmak isterseniz
Kaynaklarlar ve ileri okumalar için:
- 10 most interesting, strangest mental disorders; http://www.pravdareport.com/
- 10 Weird Brain Disorders That Totally Mess With Your Perception of Reality; Yayınlanma tarihi: 12 Şubat 2016; Bağlantı: https://www.sciencealert.com/
Matematiksel