Psikoloji

Doğum Sırası Gerçekten Kişiliği ve Zekayı Etkiler mi?

İlk, orta ya da son çocuk. Doğum sıranızın kişiliğiniz ve hatta zekanız üzerinde bir etkisi olmuş olabilir mi?

Doğum Sırası Gerçekten Kişiliği ve Zekayı Etkiler mi?

Günlük hayatımızda çocukların, ailedeki çocukların kaçıncısı olduklarına göre, farklı davranışlar sergilediklerine sık sık şahit oluruz. Aynı genleri ve aynı çevreyi paylaşmalarına rağmen kardeşlerin de davranışları çoğu zaman birbirine pek benzemez. Peki bu farkın kaynağı nedir?

Aslına bakarsanız psikologlar doğum sırasının önemini Sigmund Freud’un zamanından beri tartışıyor. Doğum sırasının kişiliğin oluşumunda önemli bir rolü olduğunu savunanlar, örneğin ortanca çocukların en büyük ve en küçük kardeşlerinden daha sosyal olduğunu çünkü ebeveynlerinden en az ilgiyi gördüklerini ve dolayısıyla aile dışında arkadaşlıklar geliştirmek zorunda kaldıklarını söylüyorlar.

Her Şey Nasıl Başladı?

19. ve 20. yüzyılın başlarında Avusturyalı psikoterapist ve bireysel psikolojinin kurucusu Alfred Adler, doğum sırasının kardeşler arasında farklılıklara yol açtığından şüpheleniyordu. Adler doğum sırası teorisi ile bir ailede kaçıncı çocuk olduğunuz ile düşünce ve davranışların şekillenmesi açısından bir ilişki olduğunu öne sürdü.

Adler bir çocuğun kişiliğini şekillendirmede aile, topluluk ve sosyal yönlerin önemli bir rol oynadığını iddia etti. Bu nedenle günümüzde birçok psikolog, bir ailede kaçıncı çocuk olduğunu ile, kişilik gelişiminiz arasında bir bağlantı olduğunu kabul etmektedir.

Adler’in ilk kuramlarından biri kendi kişisel deneyimlerinden kaynaklanmıştır. Çok zayıf bir çocuk olan Adler, 5 yaşındayken geçirdiği zatürre nedeniyle ölümden dönmüştür. Ölümle bu kadar erken yaşta yüz yüze gelmesi, kişiliğin, insanın fiziksel zayıflıklarının üstesinden gelmeye çalışmasıyla gelişeceğini öne sürmesine neden olmuştur.

Alfred Adler, kişinin psikolojisinin aynı zamanda mevcut ve bilinçli güçlerden de etkilendiğini, sosyal dünya ve çevrenin eşit derecede önem taşıdığını ileri sürerek psikolojik kuramı Freud’çu bakış açısının ötesine taşıyan ilk psikanalist olmuştur. Adler, kendi yaklaşımını, yani bireysel psikolojiyi, bu fikirler üzerine kurmuştur. ( Adler’in bir başka çalışma alanı da aşağılık ve üstünlük kompleksleridir. İncelemek isterseniz: Aşağılık Ve Üstünlük Kompleksi Sanıldığından Çok Daha Bağlantılıdır)

Adler Doğum Sırası Etkilerini Nasıl Tanımlar?

Doğum sırası karmaşık bir konudur. Her aile için geçerli tek bir reçete yoktur. Aile dinamiklerini farklı faktörler etkiler ve sonuçlar çocuktan çocuğa ve aileden aileye farklılık gösterir. Ancak Adler tarafından doğum sırasının karakterize edilmesi aşağıdaki gibi gerçekleşir.

doğum sırası

En Büyük Çocuk

İlk doğan çocuksanız, bir süre için anne ve babanız tamamen size ait olacaktır. Ebeveynlerinizin ilk deneyimi olduğu için tüm dikkatleri size odaklanmış durumdadır. En büyük çocuklar tüm bu ilgiden yararlanır. Ancak ilerleyen yıllarda bu durum en büyük çocuğunu aleyhine döner. Ebeveynlerin özellikle de kardeşler doğduktan sonra beklentileri artacaktır. Bunun sonucunda da ebeveynler daha katı olmaya başlayacaktır. Ayrıca sizden küçük kardeşlerinize örnek olmanızı ve sorumluluk göstermenizi bekleyecektir.

İkinci veya Ortanca Çocuk

İkinci çocuk her zaman bir yarıştaymış gibi davranır. İlk çocuktan baskın çıkmak için kendini eğitir. Büyük kardeşinin başarısız olduğu konularda başarılı olmak için çalışır. Bu doğum sırasına sahip olanlar, ilk çocuğun genellikle tam tersi özelliklere sahip olacaktır.

Ortanca bir çocuk ise en büyük ya da en genç olma unvanına sahip olmadığı için çoğu zaman ailede kendine bir yer açma çabası içinde olacaktır. Kendisini sıkışmış hissedecektir. Sorunlu çocuk olma ihtimali vardır. Ancak aynı zamanda bazı ailelerde arabulucu rolünü de üstlenecektir. Ayrıca dördüncü bir çocuk varsa ikinci çocuk kendini ortanca gibi hissedecektir. Bunun sonucunda, üçüncü çocuk daha sosyal olur. Bu sayede de ilk çocukla aynı ilgiyi görür..

Yeni kardeşler doğduğunda ebeveynlerin ilgisini üstlerine çekiyor, buna karşılık
ilk doğanlar kendilerini rekabet etmek zorunda hissediyorlar ve işbirliği yapmak istemiyorlar

En Küçük Çocuk

Ailenin her zaman bebeğidir ve en çok şımartılan çocuktur. Büyük kardeşlerin sahip olmadığı bazı özgürlüklere sahip olur. Anne babanın kuralları zamanla daha gevşek hale geldiği için ebeveynleri ile daha çok temas halinde olacaktır. Genellikle ailedeki yerinden emindir ve daha yaratıcı, asi ve dışa dönük olma eğilimindedir.

Tek Çocuk

Tek çocukların doğduğunuzdan beri etrafında yetişkinler bulunacaktır. Bunun sonucunda bu çocuk, anaokulu, oyun alanı veya okul aracılığıyla diğer çocuklarla sosyalleşse bile evde kaldığı süre boyunca, ebeveynlerin ve diğer yetişkinlerin davranışlarını taklit ederek gelişeceği için “küçük insanlar” olma eğilimi gösterecektir.

Doğum Sırası İle İlgili Söylemler Ne Kadar Doğru?

“İlk doğanlar en zekidir” kardeşler hakkında sıklıkla tekrarlanan bir iddiadır ve bilimsel araştırmalara göre bu iddia doğru olabilir. 2007 yılında bir araştırma ilk doğanların IQ’sunun ikinci doğanlara göre ortalama 2,3 puan daha yüksek olduğunu gösterdi. Araştırma aynı zamanda ilk doğan ölürse ikinci doğan çocuğun da ilk doğan kadar yüksek bir IQ’ya sahip olacağını ortaya çıkardı.

Araştırma sonucunda bilim insanları, kardeşler arasındaki IQ farkının doğuştan olmadığı, daha ziyade ailedeki “sosyal statüleri” ve öğrenme avantajlarından kaynaklandığı sonucuna vardı. Başka bir araştırma da bu bulguyu doğruladı. Bu araştırma sonucunda da aradaki farkın, ilk doğanların ortalama olarak ebeveynleriyle daha fazla bire bir vakit geçirmeleri ve dolayısıyla hem oyun oynarken hem de ev ödevlerinde yardım isterken yetişkinlere daha kolay erişebilmeleri olduğu belirlendi.

Ayrıca ilk doğanlar genellikle küçük kardeşlerine bakar ve bir dereceye kadar onları büyütür ve eğitir. Bu onların aile içindeki sosyal konumlarını güçlendirir ve beyinlerini geliştirir. Bu da daha yüksek IQ anlamına gelecektir.

Tek Çocuklar Daha mı Bencil Olur?

Yazının sonunda son bir konuya daha değinelim. Kardeşi olmayan çocuklar, ebeveynlerinden daha fazla ilgi görür ve bu nedenle şımarık ve bencil olur söylemini hepimiz biliriz. Bilim insanları bu hipotezi da birkaç kez test etti.1986 yılında yapılan bir meta-analizde tek çocuklarla ilgili 200 araştırma karşılaştırıldı. Sonucunda bu söylemin doğru olmadığına karar verildi.

Yakın zamanda beyin taramaları ile elde edilen sonuçlar farklı bir gerçeği ortaya koydu. Sonuçlar tek çocukların beyninin sosyal anlayıştan sorumlu olan ön kısmında ortalama daha az aktif sinir hücresi olduğunu gösterdi. Normal durumda bu kısım iki kişi iletişim halinde olduğu zamanlarda etkinleşmektedir. Sonuçlar tek çocukların bencil olmasa bile iletişim kurmada ve empati de bazı farklılıkları olduğunu ortaya koyuyor.


Kaynaklar ve İleri Okumalar:

  • What to Know About Birth Order; yayınlanma tarihi: 28 Ocak 2021; Bağlantı: https://www.webmd.com/
  • Does Birth Order Really Determine Personality? Here’s What the Research Says; Yaınlanma tarihi: 13 Nisan 2021; Bağlantı: https://time.com/
  • Zajonc, R. & Markus, Gregory. (1975). Birth Order and Intellectual Development. Psychological Review. 82. 74-88. 10.1037/h0076229.
  • Kristensen, Petter & Bjerkedal, Tor. (2007). Explaining the Relation Between Birth Order and Intelligence. Science (New York, N.Y.). 316. 1717. 10.1126/science.1141493.
  • Gilmore JH, Knickmeyer RC, Gao W. Imaging structural and functional brain development in early childhood. Nat Rev Neurosci. 2018 Feb 16;19(3):123-137. doi: 10.1038/nrn.2018.1. PMID: 29449712; PMCID: PMC5987539.

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu