Biyoloji ve Coğrafya

Neden Dünya Üzerinde İki İnsan Birbirinin Aynısı Olamaz?

İki insan birbirine ne kadar benzerse benzesin, aslında birbirlerinden farklıdır. İnsan biyolojisinin derinliklerine indiğimizde, herkesin pek çok açıdan benzersiz olduğunu görürüz. Nedir bizi biricik yapan biyolojik özellikler derseniz kısaca tanıtalım.

Bizi Birbirimizden Ayıran Bazı Biyolojik Özellikler

DNA

dna

Her insandan tek bir tane olmasının temelinde sahip oldukları DNA’ları yatar. 2001 yılında tamamlanan İnsan Genomu Projesi, tüm insanlardaki DNA’ların % 99.9’unun ortak olduğunu ortaya çıkarttı. Böylece farklılığımızı geriye kalan yalnızca % 0.1’lik bölümün yarattığı anlaşıldı. Devamında bu oran % 0.5 olarak düzeltildi. Yine de genomun bütünü göz önüne alındığında bu çok küçük bir orandır.

İnsan genomu yaklaşık 3.2 milyar DNA kod harflerinden oluşur. Bunun % 0.5’i yaklaşık 16 milyon harf eder. Kod 4 harften oluştuğuna göre olası kombinasyon sayısı 4 üzeri 16 milyondur. Bu da muazzam çeşitliliktir. Sonuç olarak bizimle aynı genoma sahip başka bir kişinin bulunma olasılığı 0’dır.

Bu tek yumurta ikizleri için de geçerlidir. Gebeliğin başlangıcında ikizler genetik açıdan % 100 aynı olmakla birlikte, o andan itibaren genomlar farklılaşmaya başlar ve büyüdükçe farklılaşma da artar. Bu farklılıkların kaynağı, DNA’nın her kopyalanışında ortaya çıkan küçük değişikliklerdir. Bu süreç, kodun tek bir harfinin değişmesiyle oluşan tek nükleotid polimorfizm (SNP) ile sonuçlanır.

PARMAK İZİ

Parmak izinin topolojisi

Herkes parmak izlerinin kişiye özel olduğunu bilir. Dolayısıyla parmak izinin şeklinin ve boyutunun genler tarafından belirlenmiş olduğunu da söyleyebiliriz. Ancak gelişmekte olan fetüsün parmak izi, rahim duvarının basıncı, amniyotik sıvının akışkanlığı gibi çok ufak değişikliklerden de etkilenir. Bu da tek yumurta ikizlerinin parmak izlerinin birbirine benzemekle birlikte, birbirinden ayırt edilebilecek kadar belirgin farklılıklar içerdiği anlamına gelir.

Adli tıbbın en önemli bilgi kaynağı olmasının dışında, kimse parmak izlerinin ne işe yaradığını bilmiyor. Son yapılan bir çalışmaya göre, yaygın görüşün aksine bunlar eldeki cismi daha sıkı kavramaya yaramaz. Çünkü sürtünmeyi arttırmak yerine azaltır.

YÜZ

yüz


Dünyayı 7 milyardan fazla insan dolduruyor ve her birinin benzersiz bir yüzü var, bu da düşündüğünüzde oldukça şaşırtıcı. İnsan yüzleri neden bu kadar büyük çeşitliliğe sahip? Bu çeşitlilik için beynimize ve gelişmiş sosyal yapımıza teşekkür edebiliriz çünkü beynimizdeki önemli bir evrimsel özellik, insanlarda daha çeşitli, karmaşık ve benzersiz yüzler oluşturmada rol oynadı.

Yüzümüzün farklılaşması sayesinde bir bakışta birini tanıyabiliyoruz ve tanınabiliyoruz. Böylece kim dost, kim düşman ayırt etmek daha kolay. Yapılan çalışmalar sonucunda elde edildiği gibi yüz özelliklerimizi kontrol eden genomik bölgelerin, diğer alanlarından daha fazla çeşitlilik göstermesinin nedeni budur.

YÜRÜYÜŞ ŞEKLİ

Bir ayağımızı diğerinin önüne koymak basit bir hareket gibi görünse de, her birimizin bunu kendine özgü yapma biçimi vardır. Yürüyüş tarzı çocukluk evresinde sürekli değişim geçirir, ama büyüme sona erdiğinde yerleşik bir hale gelir. İnsanın kendine özgü yürüyüşü, bacaklarının uzunluğu, kalçalarının genişliği gibi vücut yapısına bağlı olduğu gibi, spor yaparak bacak kaslarını geliştirip geliştirmediği gibi çevresel koşullara da bağlıdır.

İnsanların farklı bir yürüyüş şekline sahip olduğunu kolayca anlarız ama bu farkı tanımlamakta zorlanırız. İnsanlar bu farkı sözcüklerle anlatamazlar, ancak bilgisayarlar bu işi daha iyi yapar. Bunun için bilgisayar bacakların izlediği yolu belirler; kalça, diz ve ayak gibi noktasal hareketlerini izleyerek, aralarındaki ilişkiyi ölçümleyebilir.

KULAKLAR

İnsanlar genellikle kulak şeklinin herkeste farklı olduğunu bilmez. Oysa bir insanın iki kulağı bile birbirinden farklıdır. Dış kulaklarınızın kıkırdağının oluşturduğu karmaşık çıkıntı ve oluk desenleri, size özeldir. İnsanları kulaklarından tanımak için bazı bilim insanları çalışmalar yapıyor. Kulağın ayrıntılı bir modelini oluşturan 3B tarama teknikleri ve kulağın ayırt edici geometrik özellikleri sayesinde birini % 99,6 doğrulukla kulağının bulanık bir görüntüsünden bile tanımak mümkündür.

Kulaklarımız hamileliğin beşinci haftasında oluşmaya başlar ve bir kez şekillendiği zaman bir daha şekil değiştirmez, yalnızca insanla birlikte büyür ve yaşlanır. Ancak kulaklarımızın bireyselliği burada bitmez. İç kulağımızda bulunan ve ses dalgalarını algılayıp beynimiz için çok küçük elektrik sinyallerine dönüştüren mikroskobik tüy hücreleri de kendi zayıf seslerini üretir. Bunlar oktoakustik emisyonlar olarak bilinir ve doktorlar tarafından küçük çocukların işitmesini test etmek için zaten kullanılmaktadır.

Ancak araştırmacılar, bu sürecin her birimizde ince bir şekilde farklı olduklarını keşfetmişlerdir. Bu sayede de teknoloji üreticileri bireyleri % 99’dan daha fazla doğrulukla tanımlayabilecek dahili bir mikrofona sahip bir kulaklık geliştirmeye çalışmaktadırlar.

GÖZLER

Her bir gözdeki iris (gözbebeği çevresindeki renkli kısım) eşsizdir, eşi benzeri yoktur. İngiltere, ABD, Kanada gibi ülkeler, irisin bir kişinin kimliğinin tespitinde kullanılabileceğini kabul ediyor. Ancak aile bireylerinin pek çoğunda irisin görüntüsü birbirine benzer. O halde iris nasıl oluyor da kimlik tespitinde kullanılabiliyor?

Bunun yanıtı irisin yapısındaki karmaşada yatıyor. İris kasların, ligamentlerin, kan damarlarının ve pigment hücrelerinin iç içe geçtiği bir tabakadır. İrisin rengi ve genel dokusu genetiktir; dolayısıyla aile bireylerinin göz rengi aynı olduğu gibi, insanların sağ ve sol gözlerinin irisi aynıdır. İris tarama sistemleri, irisin rengine ve dokusuna değil, beneklerine, girinti ve çıkıntılarına bakar. Bu da ligamentlerin, kasların ve pigmentlerin tam olarak nerede bulunduğunun tespit edilmesine dayanır, çünkü bunlar anne karnında genlere bağlı olarak değil, rastlantısal çevresel koşullara bağlı olarak oluşur.

KOKU

İki insanın kokusu hiçbir zaman birbirinin aynısı değildir. Doğal olarak insanların tek bir kokusu yoktur; birden fazla kokuya sahiptir. Vücudumuzun köşe bucağında ve girintilerinde farklı tipte ve miktarlarda salgı bulunur ve farklı tipte bakteri barındırırlar. Bunlar da genelde kokusuz olan salgıları kokulu hale getirir. Geçtiğimiz yıllarda Bristol Üniversitesi’ndeki bilim insanları vücut tarafından salgılanan ve bizi çevreleyen bir “termal bulut” oluşturmak için buharlaşan 44 bileşiğin kombinasyonuna bakarak bireyleri ayırt edebildiklerini gösterdiler. Bazı bilim insanları da vücut kokumuzun sonunda biyometrik pasaportlarda bir tanımlama biçimi olarak kullanılabileceğini söylüyor.

TIRNAKLARIMIZ

Tırnaklarımızın parlak yüzeyinde gizlenmiş, benzersiz olduğu bulunan bir dizi çıkıntı ve kontur vardır. Doğru ışıkta incelendiğinde, yarı saydam keratin proteininden yapılmış tırnağın sert kısmı olan tırnak plağının yüzeyindeki desenler ortaya çıkarılabilir. Bilim insanları bireyleri güvenilir bir şekilde bu sayede tanıyabileceklerini iddia ediyorlar.

Ancak tırnakların zamanla büyümesini ve biçim değiştirmesini göz önüne alarak bazı araştırmacılar tırnağın altında yatan deri katmanlarına odaklanmaya karar verdiler. Bu hassas pembemsi doku farklı kanallara sahiptir. Bu kanalların aralıkları da hayatınız boyunca orantılı olarak aynı kalır ancak her kişide farklı desenler oluşturur. Bu nedenlerden dolayı günümüzde bazı şirketler, bir kişinin kimliğini doğrulamanın yeni bir yolu olarak Nail-ID adı verilen güvenlik sistemleri üzerinde çalışmalar yapmaktadır.

Bunlar ve bunlar gibi bir çok sebep sonucunda eşsiz olduğumuzu unutmayalım…



Kaynak: The seven ways you are totally unique; https://www.bbc.com

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir Yorum

  1. Çok teşekkür ederim.Ben de Ankara Fen Fak/ Matematik Bilim Lisans bölümünün çok eski mezunu olup,meslek hayatımı yazılımcılık yaparak geçirmiş biriyim.Bilime ne kadar düşkün olduğumu hep kızımın bir adını Bilge olarak verdiğimle açıklarım.Özellikle kadınların bilimle ilgileniyor olması beni çok mutlu ediyor.Bilime olan katkınızdan dolayı çok teşekkürler,yolunuz çok doğru,açık olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu