Curriculum Vitae: Bir CV Sizi Ne Kadar Tanımlayabilir?

Bugün iş arayan herkesten bir CV ya da tam adıyla “curriculum vitae” yazması isteniyor. Herkes de tüm yaratıcılığı ile yazıyor. Eğer CV’niz beklentilerin altında kalıyorsa işe kabul edilmeniz mucize. Ancak bir CV hiçbir şeyi açıklayamaz ve bir iş için doğru kişinin bulunmasına yardımcı olamaz. Eğer bunun tersini savunuyorsanız, aşağıda ilanlara gelen özgeçmişleri okuyun ve karar verin…

Olası İş ilanları ve CV Örnekleri

İlan 1: Matematikçi aranıyor!

Gelen CV şu şekilde: Matematiği çok seviyorum ama üniversiteyi bitirdikten sonra doğru düzgün bir işte hiç çalışmadım. Yani iş tecrübem yok. Akademik bir unvanım da yok. Psikolojik sorunlarım olduğu söyleniyor ama aslında bilim insanlarının para karşılığı çalıştırılmalarına dayanamıyorum. Birkaç yıldır insanlardan uzak bir kulübede yaşıyorum ve sadece matematik üzerine düşünüyorum. Bana referans olacak bir kişi bile yok. Aradığınızda ulaşacağınız bir telefon numaram da yok. İnsanlar beni deli zannediyor. Üstelik iş görüşmesine gelecek otobüs parasına da sahip değilim. Bugüne kadar hiçbir ödül de almadım.

Ne dersiniz, siz olsanız bu adamı matematikçi olarak işe alır mıydınız? Muhtemelen CV’sini yırtıp çöpe atardınız. Haksız da sayılmazsınız. Peki, işe almadığınız bu adamın kim olduğunu merak ediyor musunuz? Gelin öyleyse bu adamı yakından tanıyalım.

100 yıldır araştırılan, birçok kez çözüldüğü düşünülen ama sonunda çözümünün bulunamadığına karar verilen efsanevi Poincare problemini 36 yaşındaki bu Rus matematikçi çözmüştü. Çözümü de isimsiz olarak internette yayınlamıştı. Çözümü çalmaya kimse cesaret edememişti. Çünkü çözümü anlayabilen tek kişi bile çıkmamıştı. Uzman matematikçilerden oluşan kurulun çözümü anlaması tam dört yıl sürmüştü.

Sonunda çözümün doğru olduğu anlaşılmıştı. Matematiğin Nobeli ve 1 milyon dolar bu matematikçiye verilmişti. Ama o ne ödülü ne de parayı kabul etmişti. Küçük bir kulübedeki fakir hayatına dönüp ortalardan kaybolmuştu. Son yüzyılın en büyük matematikçisi kabul edilen bu kişi Grigori Perelman‘dan başkası değildi.

Grigori Perelman, CV

İlan 2: Psikolog aranıyor!

Gelen CV şu şekilde: Son dört yılımı Nazi kamplarında tutsak olarak geçirdim ve yeni çıktım. Oradayken ne konumla ilgili bir kitap okudum, ne de araştırma yapabildim. Çoğu zaman ölmemek için mücadele ettim. Bilimdeki gelişmelerin neler olduğunu bile bilmiyorum. Üniversitede öğrendiklerimi tamamen unuttum. Bilim dünyası saygı duysa da Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin saçmalık olduğunu düşünüyorum. Okullarda psikoloji ile ilgili öğretilenlerin de çoğunun saçmalık olduğu kanısındayım.

Ne dersiniz, dört yıldır çalışmayan birine iş verir misiniz? Üstelik bilimin önemli teorilerine karşı çıkan ve öğretilen her şeyi unutan birini?Auschwitz toplama kampında geçirdiği üç yılda annesini, babasını, kardeşini ve eşini yitirmişti. Bu kadar acı ortalama bir insanın hayatı boyunca yaşayabileceği toplam acı sınırının çok çok üstündeydi. Ama o yıkılmamış ve çevresinde olup biteni meraklı gözlerle incelemişti.

Maslow’un ihtiyaçlar piramidini iyi biliyordu ama gördükleri bu piramide pek uygun değildi. Kamptan kaçma imkanına sahipken kalıp hastalara yardım etmeyi seçen insanlar vardı. Kendisi açken yemeğini yanındakine verenler vardı. Öleceklerini bile bile gaz odalarına yanlarına en sevdikleri romanı alarak giren gençler vardı.

Bilim gözlüğüyle olup biteni dikkatle izleyip Maslow’un piramidinin doğru olmadığını anlamıştı. Ona göre piramit değil, iki çeşit insan vardı: Soylular ve soysuzlar. Aralarındaki fark ise sadece onur ve insanlıktı. Kampta yaptığı gözlemlerle geliştirdiği logoterapi (anlam merkezli terapi) ile son yüzyılın en önemli psikoloğu kabul edilen bu kişi Viktor Frankl‘ından başkası değildi.

Viktor Frankl

İlan 3: Satranççı aranıyor!

Gelen CV şu şekilde: Hayatım boyunca satranç okuluna gitmedim, özel bir hocadan ders de almadım. Çocukken çok satranç kitabı okudum, satranç bilgim buradan geliyor. Bana genelde bir satranç oyuncusu olarak saygı duyulmuyor, çünkü büyük oyuncuların hamlelerini öğrenmeye çalışmıyorum. Üstelik ülkem beni vatandaşlıktan çıkardığı gibi vatan haini de ilan etti. Yani bir kanun kaçağıyım. Düşük ücretlerle çalışmayı da red ediyorum, kardan ben de pay isterim. Unutmadan ekleyeyim, satrancın tüm kurallarına da karşıyım.

Bir satranç oyuncusu CV ile aranmaz ama eğer satranç takımına bir oyuncu arasanız herhalde tercihiniz bu adam olmazdı. Geçerli bir eğitimi olmadığı gibi uyum içinde çalışmayı da bilmiyor. Üstelik büyük satranççılara karşı da bir hazımsızlığı var. İlerleme yönünde büyük bir engel. Hem asi hem kural tanımaz. Bu adama kim iş verir?

Yaşadığı dönem boyunca satranç dünyasından fazla saygınlık görmese de bugün satranççıların saygın birer hayat yaşaması için gerekli ekonomik altyapıyı sağlayan kişiydi. 60’lı ve 70’li yıllarda satranç ustaları hak ettiklerinden çok daha az para kazanıyorlardı ve bu onun kabul edebileceği bir durum değildi. Bu yolda birçok kişi ve kurumla büyük bir savaşın içine girdi ve sonunda kazandı.

Onun sayesinde tüm dünyanın izlediği müsabakaların gelirlerinin bir kısmı, bu gelirleri yaratan satranççılara verilmeye başlandı. 1972 yılına kadar satrancın dünyada tek hakimi olan Ruslara meydan okuyan ve Boris Spassky’i yenerek bu saltanata son veren satranç dehası Bobby Fischer‘den başkası değildi.

Bobby-Fischer

İlan 4: Sosyolog aranıyor!

Gelen CV şu şekilde: Beş yaşında gözlerim kör oldu ve okula gidemedim. On beş yaşında gözlerim tekrar görmeye başladığında ise okumayı öğrendim. Hiç okula gitmedim ve gözlerim gördüğü günden beri rıhtımlarda liman işçisi olarak çalışıyorum. İşten arta kalan zamanlarımda kitap okuyorum. Tüm hayatım bu kadar.

Bir sosyolog alsanız herhalde birini almazdınız. Üstelik bırakın üniversiteyi ilkokula bile gitmemiş birini. 65 yaşında bir liman işçisi olarak emekli olduğunda bütün dünyayı şaşkına çevirmişti. “Kesin İnançlılar” ve “Aklın Muhteris Çağı” adlı kitapların yazarı olduğu ve sırf arkadaşlarından ayrılmamak için kendini sakladığını herkes o zaman öğrenmişti.

Yazdığı kitaplar tüm dünyada milyonlarca satarken ve bilim çevrelerinin en önem verdiği eserler arasında yer alırken, o sadece yük taşımayı tercih etmişti. İnsanlık tarihinin yetiştirdiği en ilham verici ve en saygıdeğer sosyolog hiç şüphesiz Eric Hoffer‘di.

Eric Hoffer

Yazar: İrrasyonel


Matematiksel

Editör

Bu yazı gönüllü yazarlarımız tarafından hazırlanmış veya sitemiz editörleri tarafından belirtilen kaynaktan aslına uygun kalınarak eklenmiştir.

Bu Yazılarımıza da Göz Atınız

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu