Kendimizi Geliştirelim

Hafıza Nasıl Çalışır? Neden Bazı İnsanlar Daha Güçlü Bir Hafızaya Sahiptir?

Kabul edelim hemen hemen hepimiz deneyimlemişizdir. Bir şey yapmak için mutfağa gideriz ancak gittikten sonra da orada neden bulunduğumuza dair hiçbir fikrimiz olmaz. Ya da yanından gülümseyerek geçtiğimiz bir arkadaşımızın ardından uzun süre “Ben onu nereden tanıyordum?” diye kendimizi sorgularken yakalarız.

Bunun gibi anlar, “kötü” bir hafızanız olduğuna veya yaşlanmaya başladığınızı düşünmenize neden olmasın. İnsan beyni karmaşık ve gizemli bir makinedir. Hafıza gücümüz ise, onun içindeki en esrarengiz unsurlardan biridir.

Bazı insanlar doğal olarak daha iyi bir hafızaya sahip gibi görünür. Bu kişiler isimleri, olayları ve tarihleri kolayca hatırlayabilirler. Ancak bu bir kişinin iyi ya da kötü hafızaya sahip olduğu anlamına gelmeyecektir. Bunun nedenini anlamak için kısaca hafızamızın nasıl çalıştığına göz atmalıyız.

Hafıza Nedir? Nasıl Çalışır?

Öğrenilen bilgilerin saklanması ve gerektiğinde geri çağrılması yetisine bellek denir. Bellek öğrenmenin ve öğrenilen şeyleri biriktirmenin ön koşuludur. Bellek sayesinde insanlık, zengin bir bilgi birikimini nesilden nesile aktarmaktadır

Her gün büyük miktarda bilgi ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle, anılar oluşturmamız, mantıklı düşünmemiz, bağlantılar kurmamız ve doğal olarak kabul ettiğimiz binlerce başka şey için verimli bir sistem gereklidir. Bu nedenle bellek oluşturma süreci üç adıma ayrılır: Kodlama, Depolama ve Geri Alma.

Kodlama

Kodlama, duyusal girdiyi aldığımızda ve onu beynin anlayacağı bir biçime dönüştürdüğümüzde gerçekleşir. Bu üç farklı biçimde olur: görsel, akustik ve anlamsal.

Örneğin, bir restoranda garsonun adını görürseniz, bu bilgileri görsel olarak saklarsınız. Daha sonra garsonla konuşurken adı yüksek sesle tekrar ederseniz, bilgiyi akustik olarak (ses olarak) kodlayabilirsiniz. Son olarak, bir öğretmen, arkadaş en sevdiğiniz ünlüyle aynı adı paylaşıyorsa, bilgileri semantik olarak (bir anlamla bağlantılı olarak) depolayabilirsiniz.

Bu kodlanmış bilgi parçaları 0-30 saniye boyunca tutulacağı kısa süreli belleğinize taşınır. Bu bilgiyi kısa süreli belleğinizde aktif olarak ne kadar uzun süre tutarsanız, o kadar kalıcı hale gelir. Kısa süreli bellekteki bilgilerle sıklıkla etkileşimde bulunursanız, uzun süreli belleğe girme şansı artar.

Beyindeki hafızadan sorumlu ana yapı hipokampüstür. Temporal lobda bulunan bu yapı ve uzun süreli hatıralarımız için çok önemlidir. Bununla birlikte, duygusal hafıza aynı zamanda amigdala ve prefrontal korteks bölgeleri ile de ilintilidir.

Depolamak

Bilgi “önemli” veya “anlamlı” kabul edilirse, o zaman uzun süreli hafızamıza kaydırılacaktır. Tekrarlama ve prova bu aşamada çok önemlidir. Hipokampus beynin hafıza merkezi olarak bilinir. Kısa süreli hafızaya alınan bilgilerin uzun süreli hafızaya aktarılmasında görev alır. Hipokampus, yaşanılan anıların olaylarla ilişkilendirilmesinde ve kişinin yön bulma duyusunu kontrol etmede de önemli bir rol oynar.

Depolamadan sonraki son aşama ise geri çağırmadır. Bilginin doğal veya kasıtlı olarak nasıl organize edildiğine bağlı olarak, geri çağırma süreci kolay veya oldukça zor olacaktır. Hatırlama süreçlerinden bazıları kontrolümüz dahilindedir, bazıları ise değildir.

Neden Unutuyoruz?

unutma eğrisi

Artık hatırlamamızı sağlayan mekanizmayı biraz anladığımıza göre, neden unuttuğumuza da bakmalıyız. Pek çok insanın kendinden şüphe duymasına ve hayatlarının geri kalanında “kötü bir hafızaya” sahip olmalarına neden olan “unutmamızın” dört ana nedeni vardır.

Geri Alma Başarısızlığı: Bilgi kısa süreli hafızamızda saklandığı esnada düzenli olarak tekrarlanmazsa nöronal yollar bozulur. Bunun sonucunda da bu bilgi uzun süreli hafızamıza asla ulaşamaz.

Bilgiyi Saklamak ile İlgili Sorunlar: Bazı bilgiler de aslında gerekli olmadığı için saklanmaz. Bu tarz bilgileri unutmamız da aslında iyi bir şeydir. Örneğin, sokağınızın başındaki binanın rengini hatırlayabilirsiniz. Sonucunda bu bilgi birine evinizi tarif etmek isterseniz işe yarayacaktır. Ancak muhtemelen bu binadaki pencere sayısını yüzlerce defa görmüş olsanız bile hatırlamazsınız.

Tek Tip Deneyimler: Benzer anılar, yerler, yüzler, isimler ve deneyimler bir arada depolandığında beynimizin bunları birbirinden ayırması zor olacaktır.

İstemli Unutma: Kimi zamanlarda da unutmak istediğimiz için unuturuz. Özellikle yaşadığımız bazı olaylar acı verici ise, unutmayı tercih ederiz.  Ancak bir şeyi unutmayı seçmek, onu hatırlamaya çalışmaktan daha fazla zihinsel çaba gerektirir. 

Bu arada hatırlatalım. Bu sistem her zaman mükemmel biçimde çalışmaz. Çünkü uzun süreli bellekten bilgiyi geri çağırmak zorunda kaldığımızda, bu bilgi sosyal dünyaya dair algılarımız, önyargılarımız, güdülerimiz ve hedeflerimiz gibi birçok faktör tarafından da şekillenir. Göz atmak isterseniz:  Sahte Anı Ve Mandela Etkisi: Hatırladıklarınıza Fazla Güvenmeyin!

Ya Hafıza Şampiyonları Ne Olacak?

Kim Peek

Bu noktada hatırlama yeteneği ile dikkat çeken istisnai insanlar elbette vardır. Örneğin Teddy Roosevelt sanki önünde oturuyormuş gibi bütün gazete sayfalarını ezbere okuyabiliyordu. Kim Peek okuduğu 9000 kitabın her kitabın her kelimesini ezbere biliyordu.

Arturo Toscanini, görme yeteneği notaları okuyamayacak kadar zayıfladıktan sonra ezberden operalar yönetti. Çin’den Lu Chao’da ezberleme tekniklerini kullanarak pi’nin ilk 67.890 hanesini okudu. Ancak aslında bu olağanüstü zihinlerin arka planında biraz genetik, biraz da eğitim yoluyla edinilmiş olağanüstü ezberleme becerisi bulunmaktadır.

Lu Chao gibi insanlar, bilgileri kaydetmelerine yardımcı olmak için anımsatıcı teknikler kullanırlar. Doğru sırayla 67.000 rakamı hatırlasa da, Chao bir dahi değildir. Lu’nun büyük miktarda bilgiyi kodlama konusunda doğuştan bir yeteneği yoktur.

Yine de telafi etmek için iyi bir numara bilmektedir. Binlerce basamağı hatırlamak için Lu, lokus adı verilen bir hafıza tekniği kullanmıştır. Hafıza sarayı yöntemi olarak da bilinen yöntem, öğrenmeye ve hafızaya yardımcı olmak için uzamsal veya çevresel ipuçları kullanır. Detaylar için: Hafıza Sarayı (Loci Metodu) Belleğinizi Nasıl Geliştirebilir?

Hafıza Gelişimi Mümkün mü?

Bir kişinin bir başka kişiden daha iyi bir hafızaya sahip olması tek başına ele alındığında anlamlı değildir.

Gördüğünüz gibi, hatırlama süreçlerinden bazıları bizim kontrolümüz dahilindedir, bazıları değildir. Benzer şekilde, bir kişinin daha güçlü bir hafızaya sahip olmasına yol açabilecek bazı doğal faktörler de vardır. Sonucunda çocukluk deneyimleri eğitim, bilişsel gelişim bunlardan bir kaçıdır.

Ancak yine de beyninizi ve dolayısıyla hafızanızı keskin tutacak birçok teknik ve yaşam tarzı değişikliği vardır. Yeni aktivitelerle uğraşmak beyni yeni sinir yolları yaratmaya ve benzersiz bağlantılar kurmaya zorlar. Ancak bu aktiviteler biraz zorlayıcı olmalıdır.

Nöronlar arasındaki bağlantıların güçlenip zayıflaması ya da ağı değişikliğe uğratacak yeni bağlantıların oluşturulmasına “nö­roplastisite” denir. Nöroplastisite beynin yaşam boyu uyum sağlama ve değişme yeteneğidir.

Bu sayede yüz yaşına geldiğinizde bile beyniniz yeni bağlantılar oluşturur. Bu nedenle yüz yaşındaki bir insan da bilgisayar kullanmayı öğrenebilir. Bu belki bir çocuk kadar hızlı olmaz ancak yine de mümkündür.

Bu makalenin gösterdiği gibi, hafızanın birçok karmaşık ve birbirine bağlı yönü vardır. Bu yüzden “Hafızam kötü” demek kendinize zarar vermektir. Hafızanızı korumak için neyi farklı yapabileceğinizi anlamak, gelişmeye yönelik ilk adımdır. Ayrıca göz atmak isterseniz: Salvador Dali’nin Kısa Süreli Uyku Tekniği İle Yaratıcılığınızı Arttırın


Kaynaklar ve İleri Okumalar:


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu