Tarih

Antik Mısır’dan Günümüze Mavi Rengin Tarihçesi

Gökyüzüne ya da uçsuz bucaksız gibi gözüken bir denize baktığınız zaman mavi rengin doğada yaygın olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak bu bir yanılgıdır. Mavi renk doğada nadiren karşımıza çıkar. Bunun bir sonucu olarak da mavi rengin tarihi nispeten yenidir. Mavi renge tarih öncesi döneme ait mağara resimlerinde rastlamazsınız. Antik Yunan döneminde bile mavi için bir kelime yoktur. Gelin bu yazıda mavi rengin tarihine göz atalım.

Sentetik olarak üretilen ilk renk pigmenti olarak kabul edilen Mısır mavisi M.Ö. 2.200 civarında Mısırlılar tarafından üretilecekti. Mısır mavisine rengini veren madde kalsiyum bakır silikattı. Mısırlılar bu renk tonuna büyük değer verdi ve onu seramikleri, heykelleri boyamak ve hatta firavunların mezarlarını süslemek için kullandı.

Mısır Mavisi
MÖ 1750–1640 (Fotoğraf: Met Muzesi, Rogers Fund ve Edward S. Harkness Gift, 1922. (CC0 1.0))

Renk, Roma İmparatorluğu boyunca da popülerliğini korudu. Yeni renk üretimi yöntemlerinin gelişmeye başladığı Greko-Romen döneminin (MÖ 332 – MS 395) sonuna kadar kullanıldı.

Deniz Mavisi (Ultramarine)

Bu canlı, koyu mavi taş, alacakaranlıktaki gökyüzünün ya da okyanusun derinliklerinin rengini taşır. Bazen küçük yıldızlar gibi parıldayan pirit parçacıkları ile de süslenmiştir. Antikçağ insanlarının bu damarcıkları altın sanmaları bu taşın saygınlığını ve fiyatını artırmaktadır.

Lapis lazuli ismi Latince taş anlamına gelen lapis ve Farsça mavi anlamına gelen lazhuward kelimesinden gelmektedir. Lapis lazuli genellikle koyu mavi-lacivert rengindedir. Bu nedenle de dilimizde lacivert taşı olarak da adlandırılmaktadır. Ultramarin mavisi bu taşın ezilmesi sonucunda elde edilmektedir.

MÖ 7. binyıl gibi erken bir tarihte, lapis lazuli, Shortugai’deki Sar-i Sang madenlerinde ve günümüz Afganistan’ın kuzeydoğusundaki Badakhshan eyaletindeki diğer madenlerde çıkarılıyordu. İndus Vadisi uygarlığı halkının lapis lazuli’yi bileziklerine ve ok uçlarına dahil ettikleri bilinmektedir.

“Kutsal Bakire ve Çocuğu Azizelerle Birlikte” by Gérard David, 1500. (Fotoğraf: Wikimedia Commons)
“Kutsal Bakire ve Çocuğu Azizelerle Birlikte” by Gérard David, 1500. (Fotoğraf: Wikimedia Commons)

Elbette insanların lapis lazuli’yi resimde de kullanmaya başlaması çok uzun sürmedi. Lapis lazuli, dini figürlerin cüppelerini boyamak için kullanıldığı Orta Çağ ve Rönesans döneminde özellikle popüler hale geldi. Avrupalı ​​ressamlar pigmente, piyasadaki diğer mavi tonlarından daha güçlü ve derin olan rengi nedeniyle değer verdiler. 1826’da sentetik bir ultramarin icat edilene kadar da bu mavi son derece pahalı bir pigment olarak kaldı.

Kobalt mavisi (Cobalt blue)

Çini mavisi
“Sandal (La Yole)” by Pierre-Auguste Renoir, 1875. (Fotoğraf: Wikimedia Commons {{PD-US}})

Kobalt Mavisi, kobalt yatakları açısından zengin bir bölge olan Babil’de de M.Ö. 6. yüzyılın başlarında mavi sırlı taş ürünler üretmek için kullanıldı. Ancak bugün bildiğimiz pigment, 19. yüzyılın başlarında Fransız kimyager Louis Jacques Thénard tarafından geliştirilecekti. Aslında bu mavi, ultramarin mavisi yerine geçecek daha ucuz bir pigmentin arayışı sonucunda doğmuştur.

Tam olarak aynı renk olmasa da elde edilen kobalt mavisi hızla popülerlik kazanacak ve dünya çapındaki sanatçıların renk paletlerini değiştirecekti. Pierre-Auguste Renoir, Claude Monet ve Vincent van Gogh gibi ünlü sanatçılar bu renkten büyülenmişlerdi.

Van Gogh’un “Yıldızlı Gece” isimli tablosu kobalt mavisini yoğun olarak kullandığı ikonik resimlerden birisidir. Yıllar geçtikçe kobalt mavisinin çekiciliği azalmadı. Canlı renk tonu, eserlerine derinlik ve yoğunluk katmak isteyen sanatçılara ilham vermeye devam ediyor.

Çivit Mavisi (Indigo)

Mavinin resimde kullanılması maddi açıdan külfetli olsa da kumaş boyamaktan çok daha ucuza gelmekteydi. Lapis lazuli taşının nadiren bulunmasının aksine “çivit mavisi/indigo mavisi” olarak anılan bu yeni mavi boyanın dünya çapındaki üretimi indigo ağacından (Indigofera tinctoria) sağlanmaktaydı. Bu nedenle maliyeti çok daha ucuzdu. Bu durum da tekstilde yaygınlaşmasını sağladı. Bu rengin ithali, 16. yüzyılda Avrupa tekstil ticaretini oldukça canlandıracaktı.

Çivit Mavisi
Çivit mavisi kumaş boyama (İngiltere), 1790lar (Fotoğraf: Matt Flynn, Wikimedia Commons aracılığıyla{{CC-US}}))

1880 yılında yapay çivit mavisi bulunduğunda doğal çivit mavisinin yerini aldı. Bu toz boya şimdilerde ise kot pantolonları boyamakta kullanılıyor.

Lacivert (Navy blue)

Üniformalı deniz kuvvetleri öğrencileri , 1877. (Fotoğraf: Wikimedia Commons {{PD-US}})

Resmi olarak deniz mavisi adıyla bilinen mavinin en koyu tonu lacivert olarak da adlandırılmaktadır. Bu renk İngiliz Kraliyet Donanması üniformalarına uyarlanmış olup 1748’den itibaren memurlar ve denizciler tarafından giyilmiştir. Şimdiki deniz kuvvetleri, solmayı önlemek amacıyla üniformalarının rengini siyaha yakın olacak şekilde iyice koyulaştırmışlardır. Ayrıca 18. yüzyıldan beri çivit mavisi tarihi lacivertin temelini oluşturmuştur.

Prusya Mavisi (Prussian blue)

Prusya Mavisi
“Kanagawa’nın Büyük Dalgası”  Katsushika Hokusai, 1831. (Fotoğraf: Wikimedia Commons {{PD-US}})

Berlin mavisi olarak da bilinen Prusya Mavisi, Alman boya imalatçısı Johan Jacob Diesbach tarafından tesadüfen bulunmuştur. Aslında Diesbach yeni bir kırmızı oluşturmak üzere çalışırken malzemelerinden bir tanesi olan kalya taşı hayvan kanına bulaştı. Ancak sonuç daha kırmızı değil tam terine ikilinin kimyasal etkileşime girmesi sonucunda parlak bir maviye dönüştü. Ve bu da bizim yeni bir mavi tonu daha kazanmamıza neden oldu.

Prusya Mavisi
Prusya mavisi toz boya (Fotoğraf: Wikimedia Commons (CC 1.0))

Pablo Picasso, kendi “Mavi Döneminde” bu rengi sık olarak kullanmıştır. Japon ahşap-baskı sanatçısı Katsushika Hokusai ünlü eseri “ Kanagawa’nın Büyük Dalgası” (The Great Wave off Kanagawa)  adlı eserinde yine Prusya mavisini kullanmıştır. Ancak Prusya mavisi sadece başyapıtları ortaya çıkarmak için kullanılmamıştır.

1842’de İngiliz astronom Sir John Herschel, Prusya mavisinin ışığa karşı olan eşsiz hassasiyetini ve muhteşem tonunu keşfedecekti. Sonrasında bu keşif, şimdilerde “ozalit” olarak bilinen mimarların planlarının ve tasarımlarının paha biçilemez  kopyalarını yapmalarını sağlamıştır. Günümüzde Prusya mavisi, metal zehirlenmesine çare olan bir ilaçta kullanılmaktadır.

Uluslararası Klein Mavisi

Klein Mavisi
“L’accord bleu (RE 10)”, 1960, Yves Klein. (Fotoğraf: Wikimedia Commons (CC BY-CT 3.0))

Renklere aşık olan Fransız ressam Yves Klein, 1960’ta deniz mavisi renginin mat versiyonunu geliştirmiş, International Klein Blue (IKB) ismiyle patentini almıştır. 1957’de Milano’da sergilediği 11 adet çerçevesiz IKB monokrom eseriyle adını duyuruyor. Klein, IKB mavisine buladığı her tür nesneden oluşan eserlerini Mavi Devrim olarak adlandırıyordu.

En ilginç gösterilerinden birini de 1960’ta Paris’te düzenlediği ‘Mavi Çağda Antropometriler’ adlı sergisinin açılışında yaptı. Takım elbisesiyle meydana çıkan Klein, 20 dakika boyunca tek bir notanın çalınması ardından 20 dakika sessizlik içeren Monoton Sessizlik Senfonisi eşliğinde, “canlı fırçalar” olarak adlandırdığı ve vücutları mavi renkte boyanmış üç çıplak modeli beyaz tuvallere yönlendirerek vücut baskılarını yapmıştı.

Keşiflerin Sonuncusu: YInMn

 YInMn Mavisi
YInMn Mavisi (Fotoğraf: Wikimedia Commons (CC BY-SA 4.0))

Oregan Devlet Üniversitesinden Profesor Mas Subramanian ve öğrencisi Andrew E. Smith tarafından 2009 yılında mavinin yeni bir tonu tesadüfen bulundu. İkili, elektronik cihaz üretiminde yeni materyaller bulmak için çalışırken, bu parlak maviyi elde ettiler. Yitrium, indiyum ve manganez kimyasal bileşiminden oluştuğu içinde adı YInMn Mavisi olarak belirlendi. Sonrasında da Haziran 2006 yılından itibaren bu mavi ticari kullanıma açıldı.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

The History of the Color Blue: From Ancient Egypt to the Latest Scientific Discoveries. Yayınlanma tarihi: Kaynak site: My modern net. Bağlantı: The History of the Color Blue: From Ancient Egypt to the Latest Scientific Discoveries/

Matematiksel

Nisa Yılmaz

Merhaba! Ben Nisa Yılmaz. İngilizce öğretmenliği üçüncü sınıf öğrencisiyim. İlkokuldan itibaren yabancı dil öğrenmeye karşı olan ilgim meslek seçimimi de oldukça etkiledi. Bununla beraber ilgim olan çeşitli konularda çeviriler yapmaya başladım. Doğaya, sanata, bilime, mitolojiye olan merakımı, bir diğer ilgi alanım olan çeviri ile harmanlayarak yazdığım yazıları sizlerle buluşturabildiğim için çok mutluyum. Bilimle kalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu