
Hem stres hem de kaygı duygusal tepkilerdir, ancak stres tipik olarak harici bir tetikleyiciden kaynaklanır ve kısa vadeli olma eğimlidir. Örneğin yaklaşan bir sınav tarihi, teslim gününe yetişmesi gereken bir iş sizde stres yaratacaktır. Stres altındaki kişiler, sinirlilik, öfke, yorgunluk, kas ağrısı, sindirim sorunları, uykusuzluk ve baş ağrısı gibi zihinsel ve fiziksel belirtiler yaşarlar.
Anksiyete ise kalıcı, aşırı endişe olarak tanımlanır. Onu tetikleyen şeyin yokluğunda bile endişe durumu devam eder. Yukarıda listelediğimiz semptomların aynısına neden olur. Bu yüzden stres ve kaygı sıklıkla birbirine karıştırılırlar.
Hepimiz dönem dönem kaygı duyarız ancak neyse ki günlük kaygılarımızın çoğu uzun sürmez. Ancak bazen kaygılar kontrolden çıkarak aşırı ve uygunsuz hale gelir. Bu durum ise anksiyete (Kaygı) bozukluğu olarak tanımlanır. Bu durumda kaygılar tipik olarak aylarca sürer. Bu da sonucunda kişinin günlük yaşamını olumsuz anlamda etkiler.
Yaygın Gözlenen Anksiyete Bozukluğu Türleri
Yaygın Anksiyete Bozukluğu

Ortada herhangi bir neden olmadığı halde, kişinin hissettiği sürekli kaygı, abartılı endişe ve gerginlik durumu ile karakterizedir. Bu kişiler her durumda olası en kötü sonucu düşünürler. Her şey kendi denetimlerinin dışındadır, iyi bir olasılık ya da geriye dönüş mümkün değildir. Aşırı endişe, kişinin günlük yaşamını olumsuz yönde etkiler ve yaşla birlikte artar.
Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Tekrarlayan, istenmeyen düşünceler (veya obsesyonlar) ve/veya tekrarlayan davranışlar ile karakterizedir. Tipik endişelerin aksine, takıntılar günlük stres faktörlerine karşı tepkiler değildir. Çabalamasına rağmen Obsesif kompulsif bozukluğu olan kişiler takıntıları ile başa çıkamazlar.
Bu kişilerin yaygın gözlemlenen ritüelleri; kapı kilitlerini, pencereleri, elektronik aletleri tekrar tekrar kontrol etmek, görevleri belirli bir sırada ve şekilde yerine getirmek, nesneleri düzenleme ve simetri takıntısı, tekrar tekrar, gereksiz yere yıkama ve temizleme gibi davranışlardır.
Panik Bozukluğu

Panik bozukluğu ya da daha çok bildiğimiz ifade biçimi ile panik atak; göğüs ağrısı, kalp çarpıntısı, nefes darlığı, baş dönmesi ve/veya karın ağrısı gibi fiziksel semptomların eşlik ettiği beklenmedik ve tekrarlayan yoğun korku atakları ile karakterizedir. Panik ataklar tipik olarak 10 dakika içinde zirveye ulaşır ve ortalama 10-30 dakika kadar sürer. Başlangıçta panik atak geçiren birçok hasta kalp krizi geçirdiğini düşünür.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travmatik ve hayatı tehdit eden bir olaydan sonra meydana gelen bir kaygı bozukluğudur. Bu durumu tetikleyebilecek travmatik olaylar, kişisel saldırılar, doğal ve/veya insan kaynaklı afetler, kazalar veya askeri çatışmalar gibi şeyleri içerir. Bu bozukluğun görüldüğü kişiler sürekli olarak tetiktedir ve bu durum onların.
kolayca ürkmesine ve uykuyla ilgili sorunlar yaşamasına neden otur. Ayrıca kabuslar ya da gündüzleri akıllarına takılan davetsiz düşüncelerde bu travmaları tekrar tekrar yaşar ve duygusal açıdan kopuk hale gelip, günlük faaliyetlere olan ilgilerini kaybedebilirler.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu – Sosyal Fobi

Günlük sosyal durumlarda aşırı kaygı ve aşırı öz bilinç ile karakterizedir. Sosyal fobi kişilerin sosyal ortamlarda, ortamda bulunan diğer insanlar tarafından tuhaf, gülünç veya utanç verici bulunmasından kaygı duyması hatta bu durumlardan büyük korku duymasıdır.
Kaygı Bozuklukları Önemli Bir Sorundur
Amerika’da yapılan bir araştırmada,3-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 7,1’ine (yaklaşık 4,4 milyon) anksiyete teşhisi konduğu görülmüştür. Bu yaş grubundaki her on çocuktan altısı da (yüzde 59,3) anksiyete tedavisi görmüştür. Bu ve bunun gibi araştırmalar da bizlere bu durumun çocuklukta da yaygın olarak gözlendiğini kanıtlamaktadır.
Bazı araştırmacılara göre kaygı genetik olabilir ancak çevresel faktörlerden de etkilenmektedir. Ayrıca bazı kişilerde kaygıyı daha yaygın hale getiren genetik bileşenlerin olduğu tahmin edilmektedir. Araştırmalar , genetik ve kaygı arasında bir miktar bağlantı olduğunu gösterse de bu alanda çok daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Kaygının daha az bilinen bir yan etkisi ise öfkedir. Kaygı kabul edilmediğinde veya ifade edilmediğinde, hayal kırıklığına dönüşebilir ve bu da kolayca öfkeye yol açar. Ayrıca stres, kaygı veya depresyonun genellikle unutkanlığa, kafa karışıklığına ve konsantrasyon güçlüğüne de neden olduğu bilinmektedir.
Hafif kaygılar uzman tedavisi gerektirmez. Bu durumu yaşayan kişilerin hayatlarındaki stresi azaltmaları genellikle olumlu sonuçlar verir. Ancak kaygılarınız hayatınızda ciddi sorunlar yaratmaya başlarlarsa, o zaman profesyonel bir terapisti ziyaret etmeniz gerekecektir. Kaygılarınız hayatınızı yaşamanıza engel oluyorsa, bu konuda bir şeyler yapmanızı şiddetle salık veriyoruz. Kaygılarınızla ilgili bir sorunun hayatınızı ele geçirmesine izin vermeyin. Göz atmak isterseniz: Matematik Neden Kaygı Yaratır? Matematik Fobisi Nasıl Giderilir?
Kaynaklar ve ileri okumalar:
- Is Anxiety Genetic?; https://discoverymood.com/
- 10 things you may not know about anxiety; Yayınlanma tarihi:19 Ocak 2021; Bağlantı: https://bigthink.com/
- Memory loss: When to seek help; Bağlantı: https://www.mayoclinic.org/
Size Bir Mesajımız Var!
Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.
Matematiksel