Biyoloji ve Coğrafya

Görünüşten Kişiliğe; 10 Bin Yıl Sonra İnsan Neye Benzeyecek?

Gelecekte insan neye benzeyecek? İnsanlar 10 bin yıl sonra nasıl görünecek? Torunlarımızın torunları, bilim kurgu romanından çıkmış bir şey gibi mi olacaklar? Ya da gelecekte daha küçük, daha uzun, daha ince, daha şişman ve hatta farklı yüz özellikleri ve ten rengine sahip mi olacağız?

Elbette bu soruların cevaplarını bilmiyoruz. Sonucunda geleceği tahmin etmek zordur. Dünya muhtemelen hayal bile edemeyeceğimiz şekillerde değişecek. Ama yine de “insan neye benzeyecek” sorusu hakkında mantıklı tahminlerde bulunabiliriz.

Paradoksal olarak, geleceği tahmin etmenin en iyi yolu muhtemelen geçmişe bakmak ve geçmiş eğilimlerin ileriye doğru devam edeceğini varsaymaktır. Şimdi gelin bunu yapmaya çalışalım.

Gelecekte İnsanlar Fiziksel Olarak Değişecek mi?

Gelecekte İnsan Neye Benzeyecek?

Bu sorunun cevabı evet gibi gözüküyor. Bunun neden evet olduğunu anlamak isterseniz aslında geçmişten günümüze nasıl değiştiğimizi düşünmeniz yeterli olacaktır. Tarımsal yaşam ve beraberinde daha bol yiyecek, bilimsel gelişmeler ve beraberinde sağlık sorunlarımıza ürettiğimiz çözümler bizlere daha uzun bir yaşam imkanı tanıdı. Buna ek olarak insanlar dış görünüş açısından da önemli ölçüde değişti.

Yazının devamını okumayacak olanlar için baştan söyleyelim. Muhtemelen daha uzun yaşayacağız, daha uzun olacağız ve daha hafif yapılı olacağız. Muhtemelen daha az agresif ve daha uyumlu olacağız ama daha küçük beyinlerimiz olacak. İnsan neye benzeyecek sorusunun kısa özeti bu. Ancak biraz daha fazla fikir edinmek istiyorsanız arka plandaki biyolojiye de bakmanız gerekecek.

Doğal Seçilimin Sonu Geldi mi?

Doğal seleksiyon ya da seçilim, biyolojinin temel kavramlarından biridir. Bu kavram İngiliz biyolog Charles Darwin tarafından geliştirilmiştir. Doğal seçilim, canlıların fenotiplerindeki farklılıklardan ötürü hayatta kalma ve üremelerinin değişkenlik göstermesidir. Günümüzde ise bazı bilim insanları, medeniyetin yükselişinin doğal seçilimi sonlandırdığını savunmaktadır.

Sonuçta geçmişte hayatta kalmak zordu. Yırtıcı hayvanlar, hastalıklar, açlık sonucunda sadece güçlü olanlar türlerini devam ettirdi. Günümüzde artık karanlıkta bizi avlamak için bekleyen aslanlar yok. Ancak yarattığımız doğal olmayan çevre – kültür, teknoloji, şehirler – buzul çağında karşılaştığımızdan çok farklı yeni seçici baskılar üretiyor.

Beslenme şekillerimiz tahılları ve süt ürünlerini içerecek şekilde değiştikçe, nişasta ve sütü sindirmemize yardımcı olacak genler geliştirdik. Kimi hastalıklar ile başa çıkmayı öğrensek de yaşadığımız kalabalık şehirlere mikroplarda uyum sağladı ve mutasyonlar geçirmeye başladı. Ve beyinlerimiz küçüldü. Sonucunda doğal olmayan ortamlar doğal olmayan seçilimler yaratır. ( Ek okumalar: Laktoz İntoleransı Nedir? Neden Süt İçmek Bazı Kişilere Rahatsızlık Verir?)

Artık dünyanın her yerinden insanlardan alınan genomların genetik örneklerine sahibiz. İnsan genomunun değişmeye devam ettiğine dair kanıtlar var. İşin zor yanı, devam eden bu genetik değişikliklerin ne gibi bir etkiye sahip olacağı henüz net değil.

Gelecekte İnsanlar Neye Benzeyecek?

Gelecekte İnsanlar Neye Benzeyecek?

Bazı Hollywood filmlerindeki uzaylılar gibi dev gözlerimiz, yumrulu kafalarımız ve minik burunlarımız ve ağızlarımız olacağını düşünmek için hiçbir nedenimiz yok. Ancak bilim insanları, dünyada her yıl insan genomundaki 3,5 milyar baz çiftinin her biri için kabaca iki yeni mutasyon olduğunu söylüyor. Bu da bir gelecekte aynı görünmemizi imkansız kılıyor.

Örneğin bilim insanları gelecekte kentsel ve kırsal alanlarda yaşayan insanların birbirinden farklılaşacağını öngörüyorlar. Göç nedeniyle şehirlerde genetik çeşitlilikte artıyor ve kırsal alanlarda ise azalıyor. Aynı şey bazı bölgeler için de geçerli. 

Örneğin Afrika’daki popülasyon diğer bölgelere göre daha hızlı genişliyor. Bu nedenle bu genler küresel nüfus düzeyinde daha yüksek bir sıklıkta artıyor. Açık ten rengi alanlar daha düşük oranlarda çoğalıyorlar. Bu nedenle bilim insanları küresel bir bakış açısıyla ten renginin giderek koyulaşacağını tahmin ediyor.

Ayrıca insanların neredeyse kesin bir biçimde daha uzun yaşayacağı öngörülüyor. Sonucunda bir zamanlar ortalama yaşam beklentisi sadece 35 yıldı. Uygarlığın yükselişinden sonra bile, vebalar ve kıtlıklar nedeniyle ortalama yaşam süresi 30 yıla indi. Ardından, son iki yüzyılda, daha iyi beslenme, ilaç ve hijyen, çoğu gelişmiş ülkede genç ölüm oranlarını %1’in altına düşürdü.

Yaşam beklentisi dünya çapında 70 yıla ve gelişmiş ülkelerde 80 yıla yükseldi. Gittikçe daha fazla insanın 100, hatta 110 yıla kadar yaşadığı göz önüne alındığında ortalama bir insan rutin olarak 100 yıl veya daha fazla yaşayana kadar genlerimizin evrimleşebileceğini düşünmek için sebepler var.

Gelecekte Daha Uzun Boylu Ancak Daha Çelimsiz Olacağız

İnsanlar günümüzde geçmişten çok daha uzun boylu. Uzama konusunda en çok yol alan ulus ise Hollandalılar oldu. Bugün bu ülkede ortalama boy erkeklerde 188, kadınlarda ise 170 cm. Yani 150 yıl öncesine göre 20 cm’lik bir boy uzaması söz konusu. Diğer ülkelerde ise ortalama 10 cm.’lik bir uzama gözüküyor.

18 yaşındaki insanların boy ortalamasının coğrafi dağılımı. 

Neden uzadığımız sorusunun cevabı uzun bir süredir daha iyi beslenme koşulları ve gelişmiş tıbbi bakım olarak verildi. Daha sonrasında da arka plandaki mekanizmanın MC3R adı verilen bir reseptör ile bağlantılı olduğu anlaşıldı. Detaylar için: Günümüzde İnsanların Boyunun Daha Uzun Olmasının Nedenini Biliyoruz

Boyumuz uzadıkça daha çelimsiz olduk. Kaba kuvvete daha az, alet ve silahlara daha çok güvendiğimiz için iskeletlerimiz daha hafif hale geldi. Tarım bizi yerleşik yaşama zorladıkça, yaşamlarımız daha hareketsizleşti. Dolayısıyla kemik yoğunluğumuz da azaldı.

Masaların, klavyelerin ve direksiyonların arkasında daha fazla zaman geçirdiğimiz için bu trendler muhtemelen devam edecek. Fiziksel güç daha az gerekli hale geldikçe, kaslarımız da küçülecek. Çenelerimiz ve dişlerimiz de küçüldü.

Sonucunda modern işlenmiş yiyecekler ve fast food beslenme daha da az çiğnemeye ihtiyaç duyar. Bu nedenle çeneler küçülmeye devam edecek ve muhtemelen yirmi yaş dişlerimizi kaybedeceğiz.

Gelecekte İnsanın Zeka Ve Kişiliği Nasıl Değişecek?

Gelecekte İnsanlar Neye Benzeyecek?
Beynimiz – ve diğer birçok hayvanınki – küçülüyor.

Başta da dediğimiz gibi beyin büyüklüğü 10.000-20.000 yıl yani biz çiftçiliği icat etmeden hemen önce zirveye ulaştı. Sonra beyinler küçülmeye başladı. Modern insanların beyni, eski atalarımızdan, hatta ortaçağ insanlarından daha küçük. Neden olduğu belli değil.

Büyük bir uzmanlar topluluğunda yaşamak, bir kabilede yaşamaktan daha az beyin gücü gerektirir. Taş Devri insanları birçok beceride ustalaşmak zorundaydı. Avcılık, iz sürme, bitki arama, bitkisel ilaçlar ve zehirler yapma, alet yapma vb gibi konularda ustalaşmak önemli bir beyin potansiyeli gerektirir.

Ancak modern insanlar, geniş sosyal ağların bir parçası olarak, işbölümünü sömürerek daha az, daha özel roller üstlenirler. Bir medeniyette, bir ticarette uzmanlaşırız, sonra diğer her şey için başkalarına güveniriz. Bunun için de fazladan beyin gücüne ihtiyacınız olmayacaktır.

Bununla birlikte, beyin büyüklüğü her şey değildir. Sonucunda Einstein’ın beyni ortalamadan daha küçüktü. Yani beyin kütlesi kaybının genel zekayı ne kadar etkilediği belirsizdir. Daha az, daha küçük nöronlara sahip olarak işlem gücünü korumamız mümkündür.

Bu arada evcil hayvanlarında beyinlerinde küçülme oldu. Koyun evcilleştirmeden sonra beyin kütlesinin %24’ünü kaybetti; inekler için %26; köpekler, %30. Bu, rahatsız edici bir olasılığı gündeme getiriyor. Belki de pasif bir şekilde uyum göstermek ve daha az düşünmek onlarda olduğu gibi bizde de gelişti.

Gelecekte İnsanlar Neye Benzeyecek?

Sonuçta bir zamanlar insanlar daha savaşçıydı. Hayatta kalmak için buna mecburdu. Savaşlar tamamen ortadan kalkmasa bile biçim değiştirdi. Artık saldırganlık uyumsuz bir özellik olarak kabul ediliyor, diğer bir deyişle uysallaşıyoruz.

Değişen sosyal kalıplar aynı zamanda kişilikleri de değiştirecektir. Geçmişte ilişkilerimiz ister istemez azdı ve çoğu zaman ömür boyu sürerdi. Şimdi, sık sık iş için hareket eden ve bu süreçte, çoğu geçici ve giderek sanal olan binlerce ilişki oluşturan insan denizlerinde yaşıyoruz. Bu dünya bizi daha dışa dönük, açık ve hoşgörülü olmaya zorlayacak. 

Ancak herkes psikolojik olarak bu varoluşa iyi uyum sağlamıyor. İçgüdülerimiz, arzularımız ve korkularımız büyük ölçüde, aileleri için avlanma ve yiyecek arama, komşularıyla savaşma zorunda kalan taş devri atalarının içgüdüleridir.

Gelecekte İnsan Neye Benzeyecek Sorusunun Cevabı Teknoloji İle de İlgilidir

Modern toplum, maddi ihtiyaçlarımızı iyi karşılar, ancak ilkel mağara insanı beyinlerimizin psikolojik ihtiyaçlarını daha az karşılayabilir. Belki de bu nedenle, artan sayıda insan yalnızlık, kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlardan muzdariptir.

Kederli Yaşlı Adam, Vincent Van Gogh.

Kendimizi ve embriyoları genetik hastalıklar için günümüzde tarayabiliyoruz. Ekinlerde yaptığımız gibi, arzu edilen genler için potansiyel olarak embriyoları seçebiliyoruz. Günümüzde artık bir insan embriyosunun DNA’sının doğrudan düzenlenmesi mümkün. Bu da bebeklerimizi tasarlayabileceğimiz anlamına geliyor. ( Gen Düzenleme Nedir Ve Yaşam Kodunu Değiştirmek İçin Nasıl Kullanılır?)

İnsan evrimi tartışmaları, sanki en büyük zaferler ve zorluklar uzak geçmişteymiş gibi, genellikle geriye dönüktür. Ancak teknoloji ve kültür, hızlanan bir değişim dönemine girerken genlerimiz de girecek. Muhtemelen, evrimin en ilginç kısımları hayatın kökenleri, dinozorlar veya Neandertaller değil, şu anda olup bitenler, şimdimiz ve geleceğimizdir.


Kaynaklar ve ileri okumalar:

  • What will humans look like in a million years?; Yayınlandığı Yer: BBC Bağlantı: https://www.bbcearth.com/
  • Future evolution: from looks to brains and personality, how will humans change in the next 10,000 years? Yayınlanma tarihi: 1 Mart 2022; Bağlantı: https://theconversation.com/

Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Sibel Çağlar

Merhabalar. Matematik öğretmeni olarak başladığım hayatıma 2016 yılında kurduğum matematiksel.org web sitesinde içerikler üreterek devam ediyorum. Matematiğin aydınlık yüzünü paylaşıyorum. Amacım matematiğin hayattan kopuk olmadığını kanıtlamaktı. Devamında ekip arkadaşlarımın da dahil olması ile kocaman bir aile olduk. Amacımıza da kısmen ulaştık. Yolumuz daha uzun ama kesinlikle çok keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu