Fizik

Zamanda Yolculuk İçin Gerekli Denklemleri Biliyoruz, Peki Ama Neden Yapamıyoruz?

Hiç geri almayı dilediğiniz bir hata yaptınız mı? Geçmişteki hataları düzeltmek, zamanda yolculuk kavramını bu kadar büyüleyici bulmamızın nedenlerinden biridir. Bilim kurguda sık sık tasvir edildiği gibi, bir zaman makinesi yapmayı başarırsak, hiçbir şey kalıcı olmaz. Sonucunda her zaman geri dönüp kafanıza takılan sorun neyse onu değiştirebilirsiniz. Ama evrenimizde zamanda yolculuk gerçekten mümkün mü, yoksa sadece bilim kurgu mu?

H. G. Wells, 1895’te Zaman Makinesi isimli kitabı ile zamanda yolculuk yapma fikrine dair hayal gücümüzü harekete geçirmişti. Ancak yine de 20. yüzyıla kadar bilim camiası zamanda yolculuğun bilimsel olarak imkansız olduğuna inandı. Geleneksel olarak zaman, tanımlı bir başlangıç ​​veya bitiş noktası olmayan çift yönlü bir çizgi olarak kabul edildi. Bu çizgide şimdi ortadadır. Diğer iki zıt taraf ise geçmişi ve geleceği temsil eder. Bu düşünce biçimi sonucunda da zamanda sadece ileriye doğru gidebileceğimiz sonucu çıkar.

Zaman Neden Sadece Tek Yönde Hareket Eder? Zaman Oku Nedir?

Zamanı algılama biçimimiz

Modern zaman ve nedensellik anlayışımız  genel görelilikten gelir. Teorik fizikçi Albert Einstein’ın teorisi, uzay ve zamanı tek bir varlıkta – “uzay-zaman” – birleştirir. Bunun sonucunda da her ikisinin de nasıl çalıştığına dair, karmaşık bir açıklama sağlar. Bu teori 100 yıldan fazla bir süredir var ve deneysel olarak son derece yüksek bir hassasiyetle doğrulandı. Bu nedenle fizikçiler onun evrenimizin nedensel yapısının doğru bir tanımını sağladığından oldukça eminler.

On yıllardır fizikçiler  zamanda yolculuğun mümkün olup olmadığını anlamak için genel göreliliği kullanmaya çalışıyorlar. Zaman yolculuğunu tanımlayan ve görelilik ile tamamen uyumlu ve tutarlı denklemler yazabileceğimiz ortaya çıktı. Ancak fizik matematik değildir ve gerçekte hiçbir şeye karşılık gelmiyorsa denklemler anlamsızdır.

Zamanda Yolculuk Yapmamızın Karşısındaki Engeller Nelerdir?

zamanda yolculuk

Eylül 2015’te  Rus kozmonot Gennady Padalka, 6 görev için toplam 879 gün ile uzayda en uzun süre kalma rekorunu kırdı. Gezegenin yörüngesinde yüksek hızlarda hareket ile geçen bu 2,5 yıl sonucunda Padalka aynı zamanda, Einstein’ın genel görelilik teorisini deneyimleyen bir zaman yolcusu oldu. Dünyaya geri döndüğünde, dünyanın 1/44 saniye ötesine gitmişti. Yani ortada yaşanmamış 1/44 saniye vardı. Geleceğe 1/44 saniyelik geçiş yapmak için bulunduğu araç saatte sadece 4 345 km yol alıyordu.

Mesela ışık hızının yüzde 99,995’ine erişen bir uzay gemisi yaptık. Diyelim ki bir insanı böyle bir gemiye bindirdik ve 500 ışıkyılı uzaktaki bir gezegene gönderdik. (Mesela, Kepler 186f). Bu aracımız neredeyse ışık hızında yolculuk yaptığı için bu kişinin oraya erişmesi yaklaşık 500 yıl sürecektir. Aynı biçimde dönüşleri de 500 yıl süreceği için bizim için geçen zaman toplam 1000 yıl demektir.

Takvim artık 3022’i göstermektedir. Ancak bu süre sadece bizim için geçerlidir. Sonucunda gemi neredeyse ışık hızında hareket ettiği için zaman orada 1/100 oranında daha yavaş geçecektir. Ve gemidekiler dünyaya indiklerinde sadece 10 yaş yaşlanmış olacaklardır. Ancak zaman yolculuğu sadece teoride mümkün. Bunu gerçekleştirmemiz için önümüzde aşmamız gereken önemli engeller var.

Bir Zaman Makinesi Neden Yapamıyoruz?

İlk mesele pratik bir mesele: Bir zaman makinesi inşa etmek, negatif enerjili egzotik bir madde gerektiriyor gibi görünüyor. Günlük hayatımızda gördüğümüz tüm maddeler pozitif enerjiye sahiptir. Doğal olarak çevremizde böyle bir madde bulmamız mümkün değildir.

Ancak kuantum mekaniğinden, böyle bir maddenin teorik olarak  çok küçük miktarlarda ve çok kısa süreliğine yaratılabileceğini biliyoruz. Yani temelinde imkansız değildir. Ayrıca, egzotik madde gerektirmeden zamanda yolculuğa izin veren başka denklemler de keşfedilebilir. Bu nedenle, bu sorun mevcut teknolojimizin veya kuantum mekaniği anlayışımızın bir sınırlamasıdır.

Diğer bir sorun daha önemli. Zaman yolculuğunun yol açacağı bazı paradokslar var. Bu paradokslar geçmişi değiştirmeye yol açan belirli bir olay olduğunda ortaya çıkar, ancak değişimin kendisi bu olayın gerçekleşmesini en başta engeller.

Örneğin, zaman makinesi yaptığımızı, onu kullanarak zamanda beş dakika geriye gittiğimi ve geçmişe gider gitmez makineyi yok ettiğimizi düşünün. Artık zaman makinesini yok ettiğimize göre, onu beş dakika sonra kullanamayız. Zaman makinesini kullanamazsak, zamanda geriye gidip onu yok edemeyiz.

Biraz düşünürseniz ortaya çıkan paradoksu kolaylıkla fark edeceksiniz. Ancak fizikte, bir paradoks gerçekten olabilecek bir olay değildir. Temelinde teorinin kendisindeki bir tutarsızlığa işaret eden bir kavramdır. Esasen zaman yolculuğu paradokslarını çözmeye dair fizikçilerin bazı önerileri de mevcuttur.

Fizikçilerin Zamanda Yolculuk Yapabileceğimize Dair İnançları Devam Ediyor

zamanda yolculuk
Bir Solucan Deliği canlandırması

Zaman yolculuğu paradokslarını çözmek için bir öneri, zaman makinesinden çıktığımızda farklı bir zaman çizgisinde olacağımıza işaret ediyor. O zaman çizgisinde, geldiğimiz orijinal zaman çizgisindeki hiçbir şeyi değiştirmeden, zaman makinesini yok etmek dahil, istediğimiz her şeyi yapabiliriz. Zaman makinesini orijinal zaman çizelgesinde yok etmediğimiz için, paradoks ortadan kalkacaktır.

Fizikçi Barak Shoshany ve ekibi yaptığı çalışmalar sonucunda zamanda yolculuk fikrinin mümkün olduğuna giderek daha fazla ikna olanlardan birisi. Öğrencileri ve kendisi şu anda genel görelilik ile tamamen uyumlu, çoklu geçmişlere sahip somut bir zaman yolculuğu teorisi bulmaya çalışıyor. Elbette böyle bir teori bulmayı başarmaları, zamanda yolculuğun mümkün olduğunu kanıtlamak için yeterli olmayacak. Ama en azından zaman yolculuğu ile ilgili paradoksları ortadan kaldıracak.

Genel görelilik ve kuantum mekaniği bize zamanda yolculuğun mümkün olabileceğini söylüyor. Bu durumda çoklu geçmişlerin de olması mümkündür. Ayrıca bir zaman makinesi inşa etmenin mümkün olduğunu da biliyoruz. İşte bu gerçekler geceleri fizikçileri uyanık tutmaya yetiyor.


Kaynaklar ve ileri okumalar:


Dip Not

Matematiksel, 2015 yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım

Matematiksel

Muhammed İşci

Taş Mektebin 120. Yıl mezunlarından olup aynı yıl kazandığım Erciyes Üniversitesi Mekatronik Mühendisliği bölümünden bölüm ikinciliği ile mezun olduktan sonra öğrenimime yine aynı bölümde yüksek lisans programı kapsamında devam etmekteyim. Aynı zamanda yine aynı Üniversite adı altında Çift Anadal Programı kapsamında Matematik bölümünden onur öğrencisi olarak mezun olmuş bulunmaktayım. Bunların yanı sıra özel sektörde Ar-Ge uzman yardımcısı olarak çalışmaktayım. Matematiğin bir dil olduğunu kabul edip , bu dili iyi bilmemizin hayatla irtibata geçebilmemizi kolaylaştıracağı öngörüsünde bulunan bir düşünürüm. Sayılarla dans etmek en büyük zevklerim arasındadır. 2015 yılı Türkiye Pi Sayısı Ezberleme rekortmeni olup , o yıldan itibaren Pi World Ranking List te yer almaktayım. Hafıza tekniklerine ve Pragmatizme karşı bir kişiyim. Arşimet, Fermat ve John Forbes Nash en çok saygı duyduğum bilim insanlarıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu